Referandum sonucu AKP’yi
sallandırdı derken, esas sallanan CHP oldu. Baykal’ın çıkışı, İnce’nin
olağanüstü kongre çağrısı, Fikri Sağlar’ın eleştirileri, derken Sayek’in
istifası, Kılıçdaroğlu’nun Sağlar’ın partiden atılması için mekanizmayı
harekete geçirmesi ve dünkü olağanüstü toplantıda disipline sevki.
Kılıçdaroğlu “demir siyasi
disiplin” aşamasına geçti adeta.
Fikri Sağlar, parti içinde
genellikle eleştirel tanınır. Kurultaylarda yönetim listesinde seçilemeyecek
sıralara konur., muhalif listesinde yer alır, ama delege hep onu Parti
Meclis’ine sokar. Bu açıdan bakıldığında, Parti’nin bizzat kendisi, Sağlar’ı,
parti tabanının yönetimlere eleştirel sesi olarak üstte organda tutar.
Eleştirel duruşlara karşı
tasfiye mekanizmasını çalıştırmak hiç hoş değil. Çünkü Sağlar’ın eleştirilerine
katılan parti içinde ve dışında yüzbinlerce kişinin var olduğu söylenebilir.
Bunun ötesinde, CHP bundan
sonraki seçimlere bir ittifaklar penceresinden bakacak olursak, Fikri Sağlar’ın
düşünceleri, Parti dışında referandumda hayır diyenler arasında da yüzbinlerce
var.
Bizimle
nasıl ittifak yapacak
O zaman şu soruyu yöneltileceklerdir:
CHP liderliği, kendi adamıyla, kırk yılın
CHP’lisiyle bir ittifak yapamıyor ve farklı düşüncelere tahammül edemiyorsa,
aynı düşünceleri paylaşan bizlerle nasıl ittifak yapacak?
Sağlar atılırsa, onu oraya seçen
parti tabanındaki büyük güç de hiçe sayılmış olacaktır. Yani eğer delege bir iradeyi temsil ediyorsa tabii..
Bu köşede CHP’nin iç
çatışmalarına girmem genellikle, politikalarına bakarım. Fakat, yeni girilen
dönemde birden bu iç çatışmalar önem kazanıyor, çünkü CHP yüzde 25’lik oy
oranıyla, sahip olduğu örgütlülük, siyasal ve toplumsal konumuyla, Türkiye’nin
sürüklendiği girdaptan çıkışında önemli bir rol üstlenmiş durumda. Bu görevini
layıkıyla yerine getirebilecek mi..
CHP keskin politika ve
sloganlarla AKP’nın kamplaştırma politikasının ve iktidarda kalmasının aleti
olması şüphesiz yanlıştır. Pek çok kimse CHP’nin kılıç elde meydanlarda olmasını
ve saldırmasını istiyor. Toplumsal tatmin meselesi..
Barikat
partisi değil, ama hak mücadelesi nerede?
CHP barikat savaşlarına
girişecek bir “devrimci” sosyalist parti değildir. Bir büyük kitle partisidir.
Ama içinde yaşadığımız
yasasızlık, keyfi yönetim döneminde, hele hele YSK gibi bir kurumun yasa
tanımaz tutumu ile seçimleri vicdanlarda iflas ettirmesi, iktidarın düşmemek
neler yapabileceğinin önemli en ciddi işaretidir.
Başbakan’ın da deyimiyle seçim
sonucunu bütün bu yasa dışılığıyla kabul eder ve “önümüze bakalım, parlamento
içindeki rolümüze devam edelim” der ve boyun eğerse, Türkiye’nin ve kendisinin
başına gelecekleri baştan kabul etmiş ve kurbanlık koyun gibi başını uzatmış
sayılır.
Gerektiği zaman hakkını büyük
kitlelerle aramamak, bu anlama gelir. O zaman bu ülkede kimse hak aramasın.
Referandum sonuçlarının gelecek
için büyük umut vaat ettiğini burada vurgulamama herkes katılmıyor. Mesela bir
kaçını özetle paylaşıyorum:
Tabandan
3 ses
N.A.: 14 senedir önümüzdeki havucu yakalamaya çalışıyoruz. Şimdi de sıra
önümüzdeki seçimde. Çoğunluk seçmende yılgınlık oluştu, ben dahil. Bir lider
çıkaramadık. Daha tam dibe vurmadık deniyor . Tam dip neresi acaba?
C.M: Birisi saldıracak diye demokratik
hakkını kullanamayanların ülkesini mi bize layık görmektedir Kemal bey?
Ç.A: Ecevit'in "hali hazırdaki
yönetici ve üyelerinden" bıkıp, "bunlarla bu iş olmayacak" deyip
CHP'yi bırakıp gittiği gibi, partiye kayıtlı olmayan milyonlarca CHP'ye oy
veren seçmeni bıktırıp ya oy verdirmeyecek, ya da başka partilere
kaydıracaklar.
N.A.: Parti yönetimi referandum gecesi
"Açıkça hile yaptılar. Biz bu referandum sonuçlarını tanımıyoruz. Ben
şimdi YSK'nın önüne gidiyorum ve herkesi şimdi evlerinden çıkıp bulundukları
illerde YSK'nın önünde protesto gösterisi yapmaya çağırıyorum." Diyemedi. Eğer
sıcağı sıcağına böyle bir çağrıda bulunsaydı, sadece Ankara’da, İstanbul'da ve
İzmir’de bile 10 milyona yakın insan sokaklara dökülür, her şeyi bir anda
değiştirirdi. Eğer halk sokağa dökülürse kan dökülürmüş, bir palavradır. Belki
münferit saldırılar olacaktı ama asla evet oyu verenler sokağa filan
dökülmeyecekti. Onlarda böyle bir kültür, bilinç, cesaret ve ideolojik bağlılık
yoktur.
***
Tabanda çok güçlü ve yüzbinlerin paylaştığı bu
düşüncelerle şüphesiz ki Parti liderliği tanışıyordur.
Acaba yanıtı Fikri Sağlar’ı
kapının önüne koymak mı olacak?
8 Mayıs 2017 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder