“Derin Tarih” adındaki ucubeyi,
“post gerçeklik”, yani hayatı, tarihi, olayları bir yalan geçmiş kurmak ve buna
uygun sahte bir gelecek inşa etmek için yarattılar. Bu proje aslında iktidarın
“Yeni Türkiye” projesinin bir parçası olarak hayata geçirildi. Türkiye
Cumhuriyeti’ne reddiye, yaşananları inkar ve gerçeklerin yerine yalanı
geçirmek.
Ayyaşlar kantarın topuzunu
kaçırıp, bu kez Atatürk’e alçakça saldırı dozunu, vicdanların asla kabul
etmeyeceği bir yoğunluğa ulaştırınca kıyamet koydu. “Nasıl böyle utanmazca rezil şeyler söylersin” noktasına vardı
milletin bir kısmı.
Aslında Atatürk’ü aşağılayarak
yok etme projesi ile, Cumhuriyeti “bir reklam arası” görenlerin, “ulusal devlet bitti, biz Genç -Yeni
Osmanlıyız” anlayışlarının birbirinden farkı yoktur. Bunların hepsi, aynı
ideolojik hamur içinde yoğrulmuşlar.
Mesele, bu inkarcı ve
utanmazlardan bazılarının “Fethullahçı geçmişe” sahip olması değil. Bir zamanların
iktidar ortaklarının ortak noktaları, geçmişi kötüleyerek silip, tarihi
kendilerinden itibaren başlatmaktı.
Ne safsata! Ne zırvalık! Ne
olmayacak iş!
Tarihi yok edebileceğini sanan
ne boş beyinler!
Diyelim kağıt üzerinde sildin,
peki bu ülkenin yaşayan insanlarını ne yapacaksın?
“Onlar
Osmanlı paşasıydı”
Doğan
Kuban dün aradı ve dedi ki: “Bunlar
Kurtuluş savaşını gerçekleştirenlerin hepsinin Osmanlı paşası, subayı,
ordusunun bir parçası olduğunu bile idraktan yoksunlar, onlar Osmanlı milleti
ile birlikte bu vatanı kurtardılar ve zaten yok olan, çöken, biten, dağılan,
ülkesi parçalanan ve işgal edilen Anadolu’da Cumhuriyet kurdular..”
Bu toplumda Atatürk’e
küfretmenin, Cumhuriyeti yok saymanın, kötülemenin maddi bir karşılığı
yaratıldı: Bol para, unvan, kirli ekranlar ve kirli de olsa şan ve şöhret. Ve
bir kesimce adam yerine konup alkışlanmak.
Bunca kötülemenin müthiş bir
karşı tepkisini yarattılar: Atatürk, Cumhuriyet ve değerleri yeniden
keşfedildi, milyonlar tarafından.
Sel gibi Anıtkabir’e
akıyorlar..
Sel gibi Anıtkabir’den
akıyorlar..
Unutulan bir efsane diriltildi,
bulunup ortaya çıkartıldı.
Bu ülke kurulmasaydı, o büyük
dahi Kurucu olarak ortaya çıkmasaydı, bugünkü inkarcıların doğabilecekleri var
olabilecekleri bir yer de olmazdı.
Bunu bile kavrayabilecekleri
bir beyinleri olduğunu da sanmıyorum.
***
Beyaz
Saray’da ne konuşacaklar?
Cumhurbaşkanı’nın ziyaretinden
hemen önce, Trump’ın PKK’nın Suriye kolunu tanklarla füzelerle donatma kararı
sürpriz mi oldu. Hayır. Adamlar zatene bunu karara bağlamışlardı ve ilan
ettiler.
ABD’nin bu kararının ana nedeni
şüphesiz ki Suriye topraklarında ilk başta bir Kürt özerk bölgesi oluşturmak ve
Suriye’yi fiilen bölmektir.
Ankara’nın baştan beri, Esat
düşmanlığına ve Suriye’de etki –egemenlik bölgesi yaratmaya yönelik yanlış
politikasının vardığı noktadır bu.
Merak ettiğim şu: Beyaz
Saray’da ne konuşacaklar?
Trump ile görüşmeyi baştan beri
Ankara istiyordu.
Randevu alındı ve uçmaya az
kala, küt diye kararı açıkladı Trump.
Ne konuşacaklar, merak etmiyor
musunuz?
Belki Ankara, “anlamı kalmadı,
görüşmeyi iptal ediyorum” der..
Der mi?
“Eyyy Amerika...” nidaları
bekler misiniz?
***
“Eyyy Avrupa” zokasını yutan balıklar
Ne demiştik? Referandum geçsin,
“Eyyy Avrupa”nın yerini “Gel Avrupa kucaklaşalım” alacak. İktidar
“normale” döndü. Avrupa’ya kükremesi,
bu zokayı yutmaya hazır balıkların sandıklara akması amaçlıydı. Bu oldu. Ama
olan bu zokayı yutanlara oluyor, çifte vatandaşlıkları tartışılıyor,
gelecekleri için rahatlarını kaçıracak önlemler tartışılıyor.
Artık bulurlar
bir çözüm..
11 Mayıs 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder