Evde bir dizi film ekranda dönüyor.
Uzaktan dinlemek zorunda kalıyorum. Tabii ki kadın, aile, erkek, boşanma, şiddet,
cinsel istismar, çocuk üzerine. Bu ilişkiler içine parayı, hırsı, intikamı,
dalavere ve dolapları da katmazsanız, dizi film yapamazsınız.
Anneannelere soruyorum, en az iki saat
sürüyor, 24.00 gibi biter... Bir kepaze ilişkiler ağı, toplumun en alt
düzeyinde bir yaşam.. aşağılanan kadın.. sürekli istismar edilen bir çocuk..
tabii ki rezil ve cinayet işlemeye hazır erkek veya erkekler.
Bağırış çağırışlar, çığlıklar, öldüreceğim seni diye kadının üzerine
çöken alt insan sınıfındakiler.. Bir şiddet sarmalı ki sormayın.
Çalışma arkadaşlarım özellikle kadınlar
arasında çok izlenen bir dizi olduğunu söylüyor. Oyuncular çok iyiymiş falan.
Keşke oyuncular da kötü olsaydı, iyi oyuncular bir rezil ilişkiler filmini
aklar mı?
Tabii ki savunacaklar: Topluma ayna tutuyor, bu ilişkiler yaşanmıyor
mu yaşanıyor, eee nesine karşı çıkıyorsun!
Tümüne! Bu ilişkilere de ve bu
ilişkilerin ekrana böylesine gaddarca ve alçakça yansıtılmasına da!
Kazancını
kadın mücadelesiyle paylaş
Ne kadar acımasız olursa kadına ve çocuğa
karşı, ne kadar alçaklığı sergilersen o kadar reyting alıyormuş. Reytingin
batsın! Kazanacağın para batsın, alacağın reklam da... kanalın da batsın!
Toplumsal şiddet üzerine böyle kazandığının para zehir zıkkım olsun!
Bu tür filmleri yasaklayamayacağına göre,
kazancının yarısı kadınların
eşitlik, şiddete karşı ve özgürlük mücadelesinde kullanılmak üzere yasal bir
fona aktarılmalıdır! Bu fonu da kadınlar yönetmeli!
Soru: Bu
tür filmler kadınlara şiddeti ve kadın cinayetlerini özendiriyor mu yoksa
engelleyici rol mu oynuyor?
“Demek
hayat böyle, ne yapalım?
Yanıtım: Azdırıyor.. Demek hayat böyle yapacak bir şey yok kader bu yargısını
pekiştiriyor. Şiddeti yükseltiyor, üstelik bu işin nasıl yapılması gerektiğine
de yol yordam gösteriyor.
Umut
Vakfı’nın
verilerine göz gezdiriyorum:
Türkiye’de
her iki kadından biri eşinden veya birlikte yaşadığı erkekten şiddet görüyor. TÜİK’e
göre 10 kadından dördü erkek şiddetine uğruyor. Kadınlar her tür yasal korumaya
karşı kendilerini “çıkmaz yolda” görüyor, haklılar, polis gözetiminde
daha geçen ay 4 kadın öldürüldü, erkek yaratıklarca. 14 milyon kadın
maalesef ülkemizde şiddete uğruyor… Hem de her yaşta, hamile bile olsa…
2016
Küresel Cinsiyet Uçurumu raporuna göre “cinsiyet
eşitliğinde” 130’uncu ülke olarak resmen uçurumdayız. Türkiye’de kadınlar
eğitimde de, 144 ülke arasında 109’a gerilemiş. Cinsiyet eşitliğinde 130’uncu
sıradayız, kadınlar düşük ücret ve üzerine angarya da üsteniyor. 2015’te 413,
2016’da 397 kadın cinayete kurban gitmiş.
15 yıldır kadınlar için ne yaptınız?
Türkiye’de
bu iktidar altında kadınların hangi durumu iyileşti, lütfen bir rakam, sayı,
bilgi, istatistik… 15 yıldır!
Bu
iktidardan önceki dönemlerde kadınlar ne
kazandılarsa onun hızı ve rüzgarı ile yaşıyorlar. Bu rüzgar varsa hâlâ ve
kesilmediyse eğer!
Kadınların toplumsal saygınlıkları ve
kendilerini varetme koşulları açısından üst düzeyde en önemli kaçış alanı
üniversiteler.. Akademik kariyer.. Ve çok başarılılar!
Mesela iş
hayatına bakalım. Şirket ve kurumlarda kadınların yönetim kademelerinde varlığı
arttı mı, sanırım arttı. Yerleşik şirketlerin bilinçli pozitif ayrımcılığı
burada etken oluyor. Yerleşik şirketler diyorum! Bunların
hepsi 15 yıl öncesinin kurumsallaşmış şirketleri! Okuduğum bir rapordaki
bilgiyi paylaşıyorum:
Şirketlerinizde kadınlar ne durumda?
AROMSA ÖRNEĞİ
“Aromsa’da tüm
çalışanlar arasında kadın erkek oranı 50/50. Beyaz yakalılarda ise bu oran
nerede ise 70/30 kadınlar; direktörler ve müdürler arasında da bu oran 60/ 40
kadınlar lehine. Bu, şirketimizin bugünlere gelmesinde çok önemli bir rol
oynadı. Kadınların duygusal zekaları, problemlere yaklaşımları ve çözüm
üretmeleri bazı durumlarda erkeklere göre daha gelişmiş oluyor. İşe alımlarda
adayları birey olarak görüyoruz ve işe alım şartları olarak objektif kriterler
uyguluyoruz.”
Soruyorum: Bu
iktidar zamanında ve bu iktidarın desteği altında kurulan ve gelişen
şirketlerde kadın çalışan ve yönetici oranı nedir?
Evet, kadınlar
için 15 yıldır ne yaptınız (Türban serbestliği dışında)? Kadınlara şiddeti mi
azalttınız? Toplumsal konumlarını mı yükselttiniz? Onlara iş alanlarını mı
açtınız.. İş hayatında oralarını mı arttırdınız, eşitliği sağlayıcı önlemler mi
aldınız?
Yoksa
temel politikanız evinin kadını ol, kocana
boyun eğ, 5 çocuk doğur politikası mı oldu!
9 Mart 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder