Der Spiegel’i okuyorum. 2017’nin Şubat
sonu 8.sayısında yayımlanan “Tarnung İmam” , “İmamların kamuflajı” başlıklı yazıda
aynen şöyle deniyor:
“Türk hükümeti Gülen Hareketi’ni FETÖ olarak
isimlendiriliyor, yani Fethullahçı Terör Örgütü. Oysa darbenin ardında
gerçekten de Gülen’in olduğunu bugüne kadar kanıtlayamadı. Ama bu durum
iktidarı, Gülen taraftarı sanılanları avlamasını ve teşhir etmesini
engellemiyor.”
Okuyunca çüşş dedim. (Yazı, Türk MİT’inin
/ Hükümetinin Almanya’daki imamları casus olarak kullanmasıyla ilgili. Ama
konum bu değil)
Sanırım 2013’te bir Alman TV’sinden bir ekip söyleşi için geldi. O sıralarda F.G üzerine yazılar yazan ender
gazetecilerdenim. F. G. Cemaati’nin faaliyetleri üzerine sordular. Cemaatin
elindeki yargı yine sürü sepet gazeteciyi içeri tıkmıştı. Bugünkü hükümet
elemanları, bugünkü gibi o zaman da bunların gazetecilikten içeride
olmadıklarını dünyaya ve Türkiye’ye inandırma çabası içindeydi.
Gülenciler
Almanya’nın korumasında
Sonraki haberleşmemde öğrendim ki, Gülen
üzerine söylediğim eleştirel hiç bir şeye yer vermemişler.
Oysa Gülenciler Almanya’da da müthiş
faaliyet içindeydiler. Türklerin çocuklarını, ucuz yurt ve okul masraflarını
karşılayacağız diye ellerinden alıyor ve hepsini Fetöcü yetiştiriyordu.
Münih’te ve Stuttgart’da yaptığım görüşmelerde ne hikayeler dinlemiştim.
Ailelerine çocuklarını görme şansı bile tanımıyorlardı!
Alman MİT’i (BND) bunu bilmez mi,
özellikle iç istihbarat örgütü Anayasa’yı Koruma Örgütü (Bundesamt für
Verfassungsschutz) ile birlikte tüm bu faaliyetlerin âlâsını her yıl
raporlarına geçirirler.
Almanya
“Gülen Hareketi”ni bilmez mi?
Türkiye’de örgütlenmesinden... Medya
dahil her kesimdeki örgütlenmesinden.. Okulları, yargıları, devlet ve asker
içindeki varlıklarını bilmez olurlar mı? O zaman Almanlar için “topu aptal”
dememiz gerekir! Tabii ki bilirler. Spiegel’deki bu yazıyı kaleme alanlar,
dergilerinin arşivlerine bir göz atsalar, neler bulurlar neler..
Mesela, 5. 4. 2011 tarihli “Gülen-Bewegung in der Türkei- Die unheimliche Macht des Imam” (Türkiye’de
Gülen Hareketi - Korkutucu/ endişe verici / güvenilir olmayan Güç) başlıklı Jürgen Gottschlicht imzalı yazıyı okumadı
mı bu “gazeteci” salaklar! Anımsatayım:
“İslam
İmamı Fethullah Gülen Türkiye’nin en güçlü insanlarından biri sayılıyor.
Taraftarları /müritleri, ülkenin düzeni koruyan güçlerine büyük ölçüde ele
geçirmiş görünüyorlar. Güleni eleştirenler ve karşı olanlar temizleniyorlar.
Şimdi de iki gazeteci tutuklandı ve meslektaşları direniyor.” (Nedim Şener
ve Ahmet Şık haberi, İmamın Ordusu kitabını ve bilinen olayları anlatıyor)
“İktidarı
devirmek için..”
Peki, 6.1.2014 tarihli Die Rache der Brüder (kardeşlerin intikamı,
başlıklı Maximilian
Popp
imzalı haberlerini de mi okumadılar:
“İslami
İmam Fethullah Gülen hükümete meydan okuyor. (Devlet içinde) çok etkili
müritlerinin, Başbakan Erdoğan’ı devirmek için harekete geçtikleri görülüyor.”
Şöyle 10 yıllık Spiegel arşivini hallaç
pamuğu gibi atarsanız, neler bulursunuz neler. Ama darbenin arkasında Fetö olduğuna ilişkin kanıt yok demeyi
beceriyorlar. Siyaset nasıl esiyorsa, bunlar da o yönden yazıyorlar. Tıpkı
bizim iktidarın tetikçileri / yandaş kalemler gibi!
Almanya Fetöcüleri koruyor, bunu bilmeyen
yok. Fetöcü subayları, diplomatları falan koruyor. Çünkü ‘ortada kanıt yok’.
Peki
darbe kimin eseri?
Sakın bu tutumları, Almanya’nın da, Fetö
darbesinin becerilememesi karşısında hayal kırıklığına uğramasından
kaynaklanmasın? Bütün AB ve ABD gibi! Şüphem yok.
O zaman şunu yazsınlar: Bu darbeyi kim
tezgahladı? Belki de ipuçlarının bazı izleri Almanya’ya kadar uzanabilir,
korkusu mu var? Yok yok, maddi değil, manevi olarak, ah bir başarsalardı, duygusu, empatisi.. Yoksa, darbeden sonra
günlerce suskun kalmazlardı. Hayal kırıklıklarını çok geç üzerlerinden attılar
ve reel siyasete dönebildiler, darbeyi kınadılar.
Dönebildiler mi, gerçekten kınadılar mı?
Spiegel’in yazısına ve Alman yetkililerin darbecilere kol kanat germesine
bakılırsa, henüz hayır!
İktidar
Batıya gerekçe veriyor
İktidar, baskıcı tutumuyla, gazetecileri
içeri atmakla, demokratik hak ve özgürlükleri ve insan haklarını çiğnemekle,
aslında Almanya’nın ve Batının Türkiye’ye karşı düşmanlığına zemin hazırlıyor.
Türkiye düşmanlığı, şüphesiz ki
Türkiye’ye zarar veriyor. Her bakımdan, ekonomik, toplumsal, siyasal.. Ama bu
zarar RTE’nin umurunda değil. RTE, öncelikle ve özellikle medya düşmanlığı ile
iktidarını koruyabileceğini sanıyor.
Aldanıyor. Batının Türkiye’ye karşı itirazlarını
sıfırladığınız zaman, ancak yüzünüz ak olabilir ve Türkiye her bakımdan
saygınlığını kazanır.
Hey, Cumhurbaşkanına bu gerçeği
söyleyebilecek tek kişi bile mi yok, danışmanlar, koca koca bakanlar, parti
yöneticileri ve yandaşlar arasında?
Yok.. İktidarın garabeti de burada zaten.
6 Mart 2017 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder