Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

2 Aralık 2016 Cuma

Nereye ne kadar gidebilecek bu ülke.. Karanlıklar içinde yol arayışı


Cumhuriyet’ten 10 arkadaşımızı 27 gündür demirparmaklıklar ardında tutmakla aldıkları hazzın türünü merak ediyordum... Biliyorum, doymak bilmez bir intikam duygularına sahipler, tıpkı dünya nimetlerine olan doymak bilmez arzuları, mutlak bir iktidara olan bitmez tükenmez tutkuları gibi.
Şüphesiz ki, Cumhuriyet’i hangi duygu ve düşüncelerle tutuklamaya giriştilerse, Aslı Erdoğan’ı, Necmiye Alpay’ı ve diğer pek çoğunu, şüphesiz ki HDP milletvekillerini ve pek çok belediye başkanını da benzer düşüncelerle içeri attılar.
 Fırsat bu fırsat kapattıkları FETÖ dışındaki dernek ve vakıfları, devlet ve kurumlarından attıkları insanları da. Binlercesi ne yapacağını şaşırmış, hayatları altüst olmuş, mesleklerini icra etmeleri bile yasaklanmış... Perişan olmuş inanılmaz büyük bir kitle.. Ve bin bir masumiyet öyküsü! Hangisini yazacağımızı şaşırmış durumdayız.

Hangisi vicdansız?

Bunu ancak acımasızlıkla, duyarsızlıkla açıklayabiliriz. Adalet duygusu, insan sevgisi, vicdan.. bütün bunların eksik olduğu bir iktidar yapısından ne bekleyebiliriz! İsterse çoğunluk destekleri olsun..
Ne diyeceğiz, çoğunluk desteğinin de vicdansız ve adaletsiz olduğunu mu!?
Hayır, bin kez hayır! Hala önemli bir siyasal desteğe sahip olmaları, bir iktidar yapısının hukuksuzluklarını, vicdansızlıklarını aklileştirecek bir gösterge olabilir mi? Velev ki çoğunluk da böyle düşünüyor olsa bile! Diyelim ki dünyada olmayan bir şey oldu ve halkın gözünü kan bürüdü, bir iktidar böyle bir tavrın peşinde, toplumsal çöküşe rehberlik mi etmeli?
Bunlar biraz toplumsal-felsefi- ahlaki düşünceler.
Bunların çağrıştırdığı veya bütün bunlara temel olan çok önemli sonuç var: Siyasal iktidar! Demokrasiyi sindirememiş, içselleştirememiş, hukuku demokrasinin bile üzerinde tutmanın önemini kavrayamamış, önemsememiş bir siyasal kültürün adeta esirleriyiz. Ve böyle bir toplumsal yapı, bu çok özel kısa tarihi süreç içinde bu iktidar yapısını doğurdu.

“Ara dönem” ne kadar sürer?

Bu şüphesiz ki bir ara dönemdir.. Ama ne kadar sürebileceği konusunda bir kestirimde bulunmak zordur.
Bunu belirleyecek olan bu partinin iktidar tutkusunun derecesidir. Ne yazık ki bugüne kadar bu tek adam liderliğinin pratiği, bu derecenin çok yüksek olduğunu gösteriyor. Yani iktidarı her koşulda bırakmamak için, sahiplerin bir sürü şeyi, belki de her şeyi göze alabileceğine ilişkin gözlemler giderek artıyor.
Bu ülkenin durumunu çok zorlaştırabilir.
Sapla samanı ayıramayan ve herkesi düşman bellemiş, CHP’nin bile defterini dürmek gerektiğini söyleyen bir iktidar, bu ülkeye ancak karanlık bir gelecek sunabilir!
15 yılı har vurup harman savurdular ve uluslararası konjonktür değiştiği andan itibaren, ekonomi aşağı gitmeye başladı. Ekonomiyi uluslararası konjonktür yükseltmişti! Ekonomi çöküşe doğru yol alıyor.
Şimdi çok yönlü alarm veriyorlar!

“Gerçekçi ol imkansızı iste!”

Ama bir yandan da Suriye’deler! Cumhurbaşkanı Suriye’ye neden girdiklerini açıklıyor: Esad’ı devirmek için! Liderin bu kadar tepe yapmış yüksek güveni ile partisinin ve hükümetin güveni çelişiyor! Realiteyle uyumsuzluk ve iletişimsizlik had safhada!
Post-gerçeklik bu olsa gerek! Fakat unutmayalım ki, politikada post gerçeklik, veya politikada uluslar ilişkilerde gerçeküstücülük, ancak onu fiiliyata dökebilecek güçlülerin bir süre için başarabileceği bir iştir.
Esad’ı devirmek! Bu gençliğimizin “gerçekçi ol imkansızı iste”siyle kıyaslayacağım, ama hedefler açısından ikisi arasında gerçekçi bir bağ kurmakta son derece zorlanıyorum.
Acaba, bu gerçekleşemeyecek, adeta çevresince dolduruluşa getirilmiş izlenimi veren politikanın ardında Esat düşmanı Araplar var mı? Eğer varsa, bunun sonuçlarını, ülkeye girecek ve Merkez Bankası’nın, kaynağı belirlenemeyen döviz girdileri kaleminde, muhtemel büyük artışlardan izleme olanağı olabilir.

Cemaat yurtlarında cinayet

Toplumsal çöküşün çok önemli bir sonucunu daha acıyla yaşadık ve iktidarın halkı, çocuklarımızı nasıl tarikatların cemaatlerin kucaklarında savunmasız bıraktığını gördük.
Toplumsal geriliği, yoksulluğu ve devletin umarsızlığını istismar eden, yaratılan boşlukları örümcek ağı gibi ören ilkellik abidelerine, çocuk istismarından tutun, şimdi de yurtlarında kız öğrencilerin yanarak ölmesine varacak kadar göz yumulmasını izliyoruz.
İktidar yapısı, onların bir parçası!

Nereye ne kadar gidecek bu ülke?
1 Aralık 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder