Kriz derinleşiyor. Bazı iktidar
aklıevvelleri ekranlarda yeni görev üstlendi: “Doların artışı Amerikanın sorunu!” Yüzüne bakıyorum, gerisi boş mu
boş.
“Artış
sizi etkiler mi” soruma, “etkilemez
mi, zam olarak bize yansıyacak, sözün bittiği yerdeyiz..”, diyen taksi
sürücüsünü (*) bu boş adamların karşısına ekrana çıkarmalı!
İktidar sözcüsü manşet atmış “faiz çetesi Türkiye’ye operasyon çekiyor”.
Sağlam hiç bir ekonomide “operasyonla” faizleri arttıramazsınız. “Ülke
siyasi-ekonomik riski” diye bir şey var. Sermaye üretemeyecek, borçlarınızı
karşılayamayacak bir istikrarsızlık varsa, bunun bedelini ödersiniz. Bedel ödemek
istemiyor musunuz? O zaman dışarıdan para beklemeyeceksiniz. Kimse sizi buna
zorlamıyor.
Krizin
güncel 3 olayı
Dolar 3.60’ı nasıl gördü? Üst üste iki
büyük olay yaşadık:
1)
Rejim değişikliği. Bahçeli bu yolu
açtı. Düne kadar, başkanlık sistemine şiddetle karşı çıkıyordu. “Oturmuş, teamülleri
yerleşmiş parlamenter sistemi yıkmak ve başkanlık
kılıfıyla diktatörlüğe geçmek yenilikse, bırakın eskiden bakalım” diyordu (30.1 2015).
Ve “Başkanlık Sistemi
tartışması yeniden gündeme geliyor. Alttan alta işlenen, servis edilen,
medyayla güçlendirilen, sistemin etkilendiği, tıkandığı söylemleridir. Bunların
tutar ve kayda değer bir yanı yoktur. Mesele Erdoğan'ı güvence altına almaktır” (8.12.2015) sözleri ona aitti.
Ve sonunda
kendisi bu koroya katıldı ve “sistemin
tıkandığını” söyledi! Bahçeli MHP’yi AKP’ye yamarken, “Başkan yardımcısı” beklentisi ile, bitmenin eşiğinden dönen siyasi
hayatını uzatıyor ve kendi sözleriyle “diktatoryal
yönetimde” şan ve şöhret unvanı (!) kapısını aralıyor!
Siyasi kriz var:–zaten eksik– demokrasi,
insan hak ve basın özgürlükleri üzerindeki hukuki-yasal teminatların; adalet ve
hukukun tamamen tek adam sultası altına sokulması serüveninde adeta son nokta
göründü. Türkiye’nin girdiği “Beni tüm diktatörlüğümle kabul et” dayatmasını
AB nedene evet desin! Liderin, bugüne kadarki söylemleri, yarın da
yapacaklarının teminatı olabilir ancak!
Mecbur olduğun dış “Sermaye” kendisini
güvende hissetmiyorsa, şirketlere “el koy-batır-peşkeş çek” yaygın politikasını
görüyorsa, ya yüksek bir garanti ister ya da çeker gider. Tek adam rejimine
hızlanma, riski büyüttü ve dolar tavan yaptı.
2) “Suriye’ye
Esad’ı devirmek için girdik” diyen bir Cumhurbaşkanı, resmen itiraf
etti. Putin’in tepkisi üzerine bu kez yan çizdi “tek hedefimiz terör örgütleri” dedi. Yapamayacağı bir işi
dillendirip sonra geri çekilmek, lider güvenirliğini dibe vuran
olaylar dizisine eklendi. Esad’ı yıkmaya kalkışmak, Suriye’ye emperyalist
saldırının bir parçası olabilir ancak.
Ye-iç,
harca-tüket ekonomisi
3) Fakat 400
milyar dolardan fazla ülke borcu olduğun Batı’ya karşı bu söylemler ekonomik
krizi durduramayacak. Ülkeye akan trilyonlarca doları tüketim ekonomisinde har
vurup harman savuran iktidar, para suyunu çekip gitmeye başlayınca, şirketler,
tüketiciler, ülke borçlarla yüz yüze kaldı. AVM’ler, köprüler, havaalanları,
yollarla bakışıp dururuz artık.
Bunlar “para üreten”, kaynak üreten,
evrensel geçerli ekonomik değer üreten, hiç bir şey yapmadılar. Bugün
küfrettikleri “yabancı” “üst akıl”, “faiz lobi”lerinin paralarını ülke içinde
tükete tükete denizin dibini bulunca panik.
Yüz
karası tartışma
“Cumhurbaşkanı
partili olmalıdır; parti genel başkanı başkası olursa Cumhurbaşkanı ile
aralarında anlaşmazlık çıkar ve siyasi krize yol açar..”
Cumhurbaşkanı “Güçler ayrılığı değil,
güçler uyumu” peşinde. Parlamenter demokraside yargı, parlamento, hükümet ve
cumhurbaşkanlığı arasındaki “güçler ayrılığı”, iktidarın kötüye kullanımını önünü
kesmek ve yetki ve sorumlulukların hukuki bir çerçevede uyum içinde yürütülmesi
içindir. Ama ne yapıyoruz, bunun kapısın sonuna kadar açıyoruz. Durul şu:
“Yargı Başkanlığa bağlanmalı, yoksa
aralarında uyumsuzluk ve siyasi kriz çıkar”..
“Hükümet Başkanlığa bağlanmalı, oksa iki
kurum arasında kriz çıkar.”
“Emniyet, MİT, Ordu Başkanlığa bağlanmalı,
yoksa siyasi kriz çıkar..”
“Basın, Başkanlığa uyumlu olmalı, yoksa
siyasi kriz çıkar..”
“İş dünyası Başkanlığa bağlanmalı, yoksa
siyasi kriz çıkar..”
“Dolar altın TL, MB, Başkanlığa
bağlanmalı, yoksa siyasi kriz çıkar.. Vb
***
Özetle: Başkanlık
uygulaması ve isteği, yani RTE, siyasi krizin taaa kaynağı olarak beliriyor.
(*)
Sürücü şunu da dedi: “Abi faizi düşürün
diye bastırıyor, pahalılık-enflasyon artıyor, bankadaki tasarrufları da sıfıra
indirecek...”
4 Aralık Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder