Cumhuriyet’ten 10 arkadaşımızı 27 gündür
demirparmaklıklar ardında tutmakla aldıkları hazzın türünü merak ediyordum...
Biliyorum, doymak bilmez bir intikam duygularına sahipler, tıpkı dünya
nimetlerine olan doymak bilmez arzuları, mutlak bir iktidara olan bitmez
tükenmez tutkuları gibi.
Şüphesiz ki, Cumhuriyet’i hangi duygu ve
düşüncelerle tutuklamaya giriştilerse, Aslı
Erdoğan’ı, Necmiye Alpay’ı ve
diğer pek çoğunu, şüphesiz ki HDP milletvekillerini ve pek çok belediye
başkanını da benzer düşüncelerle içeri attılar.
Fırsat bu fırsat kapattıkları FETÖ dışındaki
dernek ve vakıfları, devlet ve kurumlarından attıkları insanları da. Binlercesi
ne yapacağını şaşırmış, hayatları altüst olmuş, mesleklerini icra etmeleri bile
yasaklanmış... Perişan olmuş inanılmaz büyük bir kitle.. Ve bin bir masumiyet
öyküsü! Hangisini yazacağımızı şaşırmış durumdayız.
Hangisi
vicdansız?
Bunu ancak acımasızlıkla, duyarsızlıkla
açıklayabiliriz. Adalet duygusu, insan sevgisi, vicdan.. bütün bunların eksik
olduğu bir iktidar yapısından ne bekleyebiliriz! İsterse çoğunluk destekleri
olsun..
Ne diyeceğiz, çoğunluk desteğinin de
vicdansız ve adaletsiz olduğunu mu!?
Hayır, bin kez hayır! Hala önemli bir
siyasal desteğe sahip olmaları, bir iktidar yapısının hukuksuzluklarını,
vicdansızlıklarını aklileştirecek bir gösterge olabilir mi? Velev ki çoğunluk
da böyle düşünüyor olsa bile! Diyelim ki dünyada olmayan bir şey oldu ve halkın
gözünü kan bürüdü, bir iktidar böyle bir tavrın peşinde, toplumsal çöküşe
rehberlik mi etmeli?
Bunlar biraz toplumsal-felsefi- ahlaki
düşünceler.
Bunların çağrıştırdığı veya bütün bunlara
temel olan çok önemli sonuç var: Siyasal iktidar! Demokrasiyi sindirememiş,
içselleştirememiş, hukuku demokrasinin bile üzerinde tutmanın önemini
kavrayamamış, önemsememiş bir siyasal kültürün adeta esirleriyiz. Ve böyle bir
toplumsal yapı, bu çok özel kısa tarihi süreç içinde bu iktidar yapısını
doğurdu.
“Ara
dönem” ne kadar sürer?
Bu şüphesiz ki bir ara dönemdir.. Ama ne
kadar sürebileceği konusunda bir kestirimde bulunmak zordur.
Bunu belirleyecek olan bu partinin
iktidar tutkusunun derecesidir. Ne yazık ki bugüne kadar bu tek adam
liderliğinin pratiği, bu derecenin çok yüksek olduğunu gösteriyor. Yani
iktidarı her koşulda bırakmamak için, sahiplerin bir sürü şeyi, belki de her
şeyi göze alabileceğine ilişkin gözlemler giderek artıyor.
Bu ülkenin durumunu çok zorlaştırabilir.
Sapla samanı ayıramayan ve herkesi düşman
bellemiş, CHP’nin bile defterini dürmek
gerektiğini söyleyen bir iktidar, bu ülkeye ancak karanlık bir gelecek
sunabilir!
15 yılı har vurup harman savurdular ve
uluslararası konjonktür değiştiği andan itibaren, ekonomi aşağı gitmeye
başladı. Ekonomiyi uluslararası konjonktür yükseltmişti! Ekonomi çöküşe doğru
yol alıyor.
Şimdi çok yönlü alarm veriyorlar!
“Gerçekçi
ol imkansızı iste!”
Ama bir yandan da Suriye’deler! Cumhurbaşkanı
Suriye’ye neden girdiklerini açıklıyor: Esad’ı devirmek için! Liderin bu kadar
tepe yapmış yüksek güveni ile partisinin ve hükümetin güveni çelişiyor!
Realiteyle uyumsuzluk ve iletişimsizlik had safhada!
Post-gerçeklik bu olsa gerek! Fakat
unutmayalım ki, politikada post gerçeklik, veya politikada uluslar ilişkilerde
gerçeküstücülük, ancak onu fiiliyata dökebilecek güçlülerin bir süre için
başarabileceği bir iştir.
Esad’ı devirmek! Bu gençliğimizin “gerçekçi
ol imkansızı iste”siyle kıyaslayacağım, ama hedefler açısından ikisi
arasında gerçekçi bir bağ kurmakta son derece zorlanıyorum.
Acaba, bu gerçekleşemeyecek, adeta
çevresince dolduruluşa getirilmiş izlenimi veren politikanın ardında Esat
düşmanı Araplar var mı? Eğer varsa, bunun sonuçlarını, ülkeye girecek ve Merkez
Bankası’nın, kaynağı belirlenemeyen döviz girdileri kaleminde, muhtemel büyük
artışlardan izleme olanağı olabilir.
Cemaat
yurtlarında cinayet
Toplumsal çöküşün çok önemli bir sonucunu
daha acıyla yaşadık ve iktidarın halkı, çocuklarımızı nasıl tarikatların
cemaatlerin kucaklarında savunmasız bıraktığını gördük.
Toplumsal geriliği, yoksulluğu ve
devletin umarsızlığını istismar eden, yaratılan boşlukları örümcek ağı gibi
ören ilkellik abidelerine, çocuk istismarından tutun, şimdi de yurtlarında kız
öğrencilerin yanarak ölmesine varacak kadar göz yumulmasını izliyoruz.
İktidar yapısı, onların bir parçası!
Nereye ne kadar gidecek bu ülke?
1 Aralık 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder