RTE iktidarının içeride en büyük ittifakı şüphesiz ki
FETÖ iledir. Tabii o zamanlar FETÖ demiyorlardı, “alnı secdeye varan Cemaat”,
büyük yol arkadaşlarıydı. “Bilmiyorduk, kandırıldık” hikayesi, bugün yol açtığı
sonuçlar bakımından siyasi tarihimizin
en büyük yalanlarındandır.
FETÖ üzerine 1980’lerden beri onlarca kitap yazıldı.
Devlet arşivleri zengindir, 1999 yılında, o dönemin Devlet Güvenlik
Mahkemesi’nin Ankara savcısı Nuh Mete
Yüksel’in iddianamesi inanılmaz bir belgedir ve orada öngördükleri birbir
gerçekleşmiştir. Daha o dönem emniyeti avucuna alan FETÖ’cüler ilk seks kaseti
şantajını da Yüksel’e yaptılar (Çatışmanın Anatomisi’nde öyküsü var). Genel
Kurmay İstihbarat Dairesi’nin de 2002’de Gülen üzerine kapsamlı bir raporu var.
İlk
siyasal cinayeti
Yine aynı tarihlerde ve hemen sonrasında Emniyet
mensubu yöneticilerin geniş bir raporu var. MİT’te neler vardır! Yine o
tarihlerde Necip Hablemitoğlu’nun Köstebek kitabı va yazıları.. Necip bey,
evinin önünde vurularak öldürüldü. Bu cinayetin FETÖ’nün belki de ilk siyaseti cinayeti olduğunu
varsayabiliriz. Ya güçlü oldukları Emniyet’ten bir müritlerine işlettiler, ya
da Ordu’daki askerlerine… MİT’de o sırada adamları var mıydı? Herhalde!
Hamlemitoğlu cinayeti aydınlatılmalı.. Bakın neler
çıkar.
O tarihlerde devlet tüm cemaatçi güçleriyle, FETÖ’nün
devlet içindeki karanlık yüzünü deşifre eden herkese, Türkan Saylan dahil, alçakça saldırdı..
“İkimizin de başı secdeyle eriyor”
AKP iktidara gelince, hazır bir müttefiki elinin
altında bulmuştu.
Bakmayın siz “devlette
kadroları yoktu, mecburen Gülen kadrolarını kullandı” gibi, söylemlere!
AKP, devleti zaman içinde tamamen dönüştürecekti ve
kısa vadede operasyonel güç olarak FETÖ güçlüydü. Bu bir salt FETÖ’yü
“kullanma” amaçlı politika mıydı yoksa Cumhurbaşkanı’nın belirttiği gibi, o da müslüman biz de müslüman, ikimizin de
başı secdeye eriyor, ikimiz de Kemalist devletin yerine İslami devleti geçirmek
istiyoruz, inancı mı?
Peki 2014’te yapılan Milli Güvenlik Kurulu
toplantısında kabul edilen ve Fethullahçı örgütlenmeyi tehlikeli gören belgenin
altında imzaları olmasını nasıl açıklayacağız? Asker kanadını sakinleştirmek, bakın biz onlardan değiliz, o gerçekten
tehlikeli, mesajını vermek için mi?
FETÖ en
güçlü müttefiki
Fakat biliyoruz ki, AKP “bu tehlikeli örgüt”e karşı
hiç bir şey yapmayacak, tam tersine “ne istediler de vermedik”
deyişlerinde dile geldiği gibi tüm kurumları adım adım FETÖ’ye teslim edecekti.
Neden?
FETÖ
örgütlü ve güçlü. Ancak FETÖ ile beraber biz bu devleti ve toplumu
dönüştürebiliriz siyaseti ön plana
çıkacaktı. İçeride, hiç bir destek, sandık dahil, FETÖ ile ittifaktan daha
önemli ve üst yapıyı dönüştürmek için daha güçlü değildi.
Bu ittifak şüphesiz ki daha sonra ortaya çıkacak
olaylarda gördüğümüz gibi ucu darbeye kadar uzanan bir “suç ortaklığı”na dönüşecekti.
FETÖ
olmasaydı, AKP ayakta kalabilir miydi?
Bu tartışılması gereken temel sorudur. Tüm Silivri
davaları süreci ortaklık halinde gelişti. AKP bunu FETÖ’süz gerçekleştiremezdi.
Çünkü FETÖ demek aynı zamanda kaanaatsizlikten kırılan liboş takımın da yoğun
desteği demekti.. AKP ve FETÖ, sahip oldukları tüm parasal vitrinsel olanakları
bunlara sundular ve hepsini tepe tepe kullandılar. Bir dönüştürme ve darbeye
hazırlık aracı olarak..
Bu süreç çok ilginçtir, AKP kadroları da kısmen
FETÖ’leşti. Arınçlar, Çelikler ve daha niceleri FETÖ’nün gücünden etkilenen siyasetçilerdi.
FETÖ’cülüğün AKP içinde her kademede bu kadar yaygın
olmasının temel üç nedeni olabilir.
a)
Gerçekten,
kalpten FETÖ’cüler.
b)
Büyük
ittifakın yarattığı koruma kollama siyaseti..
c)
RTE
altında ezilip dışlananların büyük bir iktidar güç odağı ve seçeneği olarak
Fethullahçılığa sığınmış olmaları.. Umud orada filizlendi!
Ayrışmanın
nedeni?
FETÖ ile RTE ve dar ekibi arasında patlayan ve somut
kökeni 2011’e ulaşan savaş, şüphesiz ki bir iktidar-RTE’nin koltuğunu F.G.’ye
kaptırmama savaşıdır.
Gülen, ver iktidara bana dedi, RTE vermem dedi. İşin
özünde ve dibinde şüphesiz ki bu var. Bir koltuğa iki örgüt -iki lider
sığamazdı, oraya kim oturacak savaş patladı. Fakat bu saptama “bize ne, iki İslamcı’nın savaşı”
noktasına götürürse siyasetten uzaklaşırız.
Yarın devam.
22 Ağustos 2016 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder