Nuray Mert 3 gün önceki yazısında,
gündemdeki “aydınlar bildirisi”ne imza atıp hedef alınanlar için “kendi doğru bildiklerini hesapsız ve sadece
vicdanlarının sesini dinleyerek ifade etmekten kaçınmayan insanlar” olarak
tarif etti. İyi bir tarif kabul edilebilir (yazı da iyiydi). Gerisini
sorgulamak bizim işimiz değil. Bizde durmadan “aydınlar” bildiri yayınlar.
Aydın nedir ne değildir, tartışmanın da zamanı değil.
Ben “ama” demedim bu bildiri için. Bu bir
düşünce özgürlüğünü dile getirmektir. Bildiri ne benim için bir “iktidara karşı
büyük bir cephe kuruluşu”nun mihenk taşı” (pek çok insan öyle görüyor), ne
başka bir şey.
İktidar ve destekçileri bütün silahlarıyla
bildiricilerin üzerine yüklenirken, “ama
içinde katılmadığım şeyler de vardı” gibi içerik tartışmasına hiç girmem.
İktidara ve mahkemelerine “delil” sunmam. Bir bildiri yayınlamışlar, beni
ilgilendiren yönü sadece ifade özgürlükleridir.
Bu konuda 100 tane bildiri yayınlanabilir! Ben
de kendi adıma 101’inciyi yayınlarım!
Dersim
için ne diyordunuz?
Bakıyorum, iktidar ve yandaşları, bildiriciyerin
iktidarı ve “devlet”i katliamcı olarak suçlamasına bağırıyorlar: Bu suçtur, yargılanıp içeri atılmalılar...
Düşünce namusu diye bir şey olsa, tamam onlar da
böyle düşünüyor der geçerim.
Ama, bugün devlet güçlerinin PKK’lılara karşı
savaşıp pek çok militanı öldürmelerini ve bu arada 200 kadar sivil insanın da
savaşta kurban gitmesini, belki de yüzlerce asker ve polisin de şehit
edilmesini “devlet katliamı” olarak niteleyen bildiricilere şiddetle karşı
çıkanlar, dürüst değil.
Dersim olaylarında da bu kez onlar “devleti
katillik”le, Kürtleri, Alevileri katletmekle suçluyorlardı.
Onlar için “fikri
tutarlılık” önemli değildi.
Kendi iktidarını, liderini, parti propagandasını
savunmakta “siyasi tutarlılık”
önemliydi.
Dersim’deki
tutumlarının nedeni
Dün Dersim olaylarını gündeme getiriyorlardı,
çünkü
a) hem seçimlerde rakipleri CHP’nin “o dönemin
aynı uzantısı” olduğunu güya göstereceklerdi...
b) böylece CHP’deki Alevileri, Alevi Kürtlerinin
oylarını çekip almayı tasarlıyorlardı.
c) ayrıca ve daha büyük çerçevede Atatürk
zamanının defterini buruşturup çöpe atma operasyonlarının bir parçası olarak
görüyorlardı! Bazı insan altı tipleri
“Atatürk”ü aşağılamak için söylemediklerini bırakmıyorlardı. Dahası, Atatürk
dönemini tarihten kesip atıyor, “reklam arası” olarak nitelendiriyor ve
kendilerini Osmanlıya yapıştırıp Cumhuriyeti kendileriyle başlatıyorlardı.
Başlatmak istediklerinin, Cumhuriyet ile sıfır ilişkisi olduğunu bile bile
(Bakınız başkanlık rejimi istekleri!).
Bunun için Dersim Dersim diyorlardı!
2023 100.Yıl üzerinden Başkanlık Rejimi
kavgasının esasında bu yatıyor hâlâ!
Politik
çıkar peşinde bir kafa
Diyelim ki devlet o zaman katliam yaptı.
Öyleyse, bugünküne katliam diyenlere bu öfkeniz neden! Yoksa eskiden
savunduklarınızın gelip yakalarınıza yapıştığını mı duyumsuyorsunuz! Kürt aynı
Kürt, isyan bir benzeri, Dersim’de de “devlete silah” çekmişlerdi, şimdi de
aynı şeyi yapıyorlar! Siz iktidarda olunca yaptığınız “haklı mücadele, teröristi temizlemek, devletin ve milletin bekası,
üniter birlik” falan filan mı oluyor?
“Avrupa’da
hiç bir devlet, kendi topraklarında böyle kurtarılmış bölgeler için silahlı
mücadeleye izin verir mi” dersiniz de, Dersim’deki “katliam” başka bir
amaçla mı yapıldı sorusuna susarsınız.
Senin
öldürmelerin kötü benim öldürmelerim iyi, öyle mi!
Yalancılık, politik çıkarcılık, hepinizin
yakasından akıyor.
Tüm
öldürmeler zalimliktir
Evet, günümüzde artık tüm öldürmeler için
kullanabiliriz, vicdansızlık, zalimlik, katillik.. Her ne taraftan gelirse
gelsin.. Dünyanın hali budur, kim bu hale katkıda bulunuyorsa zalimdir..
Orta Doğu da bu zalimlerle dolu; zavallı
halklar, Irak’ta 3 milyon, Suriye’de 5 milyon yurttaş sel gibi akıp gitti
ülkelerinden, çil yavrusu gibi dünyaya dağıldı.
Herkes silahını çöpe atsın, insanca bir arada
yaşamanın olanaklarını, gerekirse sonsuza kadar tartışıp arayalım.
Başka çaremiz yok.
Kim var
diyorsa, yeni cinayetlere katliamlara çanak tutuyor demektir.
18 Ocak 2016 Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder