Koç Üniversitesi’nden Ali
Çarkoğlu ve arkadaşlarının “Haziran
2015 Seçimlerine Giderken Kamuoyu Dinamikleri Araştırması”, şüphesiz bir
“seçim anketi” değil. Yanda bu araştırmanın en önemli “haberlerini” okuyun.
Sonuçlarının açıklanıp tartışıldığı toplantıya katılan biz fani gazeteciler,
yahu kardeşim yani bu araştırmanın sonuçlarından ne anlamamız gerekiyor,
partiler yüzde kaç alacak, HDP barajı geçecek mi gibi, “sıradan”, “önemsiz”
sorularla, bilim adamlarını sıkıştırıp durduk! Verdikleri yanıt biz anket değil, bilimsel çalışma yaptık
oldu! Yani “işte bütün bunlardan seçim
sonuçlarına ilişkin ne anlıyorsan, çıkartıyorsan o.”
Ham veriler ellerinde, isteseler önümüze net sayılar, oranlar koyarlar.
Ama ilke olarak bunu yapmıyorlar. Araştırmayı destekleyen Açık Toplum Vakfı’nın
ilkelerine aykırıymış. Çarkoğlu, herhalde seçimlerden sonra konuşur.. Kimbilir
belki de, “ya tutturamazsak, yanılırsak, o zaman da anket şirketlerinin
durumuna düyeriz, bilimselliğimiz zedelenir” diye de düşünmüş olabilirler.
Ama bilim insanı olarak, anket şirketlerinden çok farklı bir tutum
içinde oldukları kesin. Amaçları rakam,
oran bildirmek değil, hiç bir oran doğru çıkmaz genellikle.. Ama milletin
çeşitli konularda ne düşündüğü ve bu düşüncelerinin geçmiş araştırmalara göre
nasıl geliştiği veya evrilidği konusunda eğilimleri belirlemek, çok daha
bilimsel bir tutum..
***
Ama ben size kesin sonuçları
açıklıyorum (hadi biraz bilimsel yanılma payı olduğunu kabul edeyim!).
1) HDP’nin barajı geçip
geçmeyeceğini kimse söyleyemez! En bilinmez konu bu. Kim söylerse yanılma
oranı yüzde 50’dir! Yani geçecek veya geçmeyecek demek, yazı tura atmaya
benziyor. Bu nedenle geçer veya geçmez mavrasını bitirelim, falcılıkla işimiz
yok..
Nedenine gelince, Anketler yüzde 8-12 arasında dolaşıyor. Tüm anketlerde
yanılma payı olarak yüzde 2,5 kabul ediliyor (hele küçük partilerde). Yüzde 8
alır tahmininin gerçekleşme olasılığının alt sınırı 5,5, üst sınırı ise 10,5!
Hele hele 12 alır diyen atmasyonların üst-alt sınırları 14,5 ile 9,5 arasında
dolaşır.
2) Tam Başarı diye bir şey yok:
Aslında bu yanılma payı büyük partilerin o oranları için de geçerli.. Oh ne âlâ
Muallâ: Mesela AKP yüzde 43 alır diyorsa bir şirket, yüzde 40,5 da alsa, yüzde
45,5 da alsa “öngörü sınırları içinde” kabul ediliyor. Tabii, şirketlerin “tam
oranlarının”alt/üst sınırlarıyla ilgilenen yok. Sadece başarısız olarak
sınıflandırılıyor, ki doğru da budur! Tam rakamına ne kadar yakın çıkarsa
sonuçlar, o kadar başarılı yani! Anketlerin neden yapıldığına gelince: ana
eğilimleri belirlemek için! Ben de “tek kişilik yorum anketçi” olarak,
kestirimimi seçime az kala açıklayacağım!
3) AKP kesin oy kaybedecek, kayıp
yüzde 10’u bulabilir: Çarkoğlu ve diğer anketçilerin üzerinde fikirbirliği
ettikleri temel eğilim budur. Düşecek ne nereye kadar? Sıkıştırmalardan
çıkarsadığım şu: Çarkoğlu yüzde 43 gibi düşünüyor. En alttaki yüzde 38, en
üstteki yüzde 47’yi atarak mı, anket şirketlerine verdikleri “güvenirlilik
puanı”nı göz önüne alarak mı bir ortalama buluyor, yoksa kendi araştırmalarının
önlerine koyduğu tablo mu, bilmiyorum. Belki hepsinin bir ortalaması.
Unutmayın: Yüzde 43’ün alt sınırı yüzde 40,5’tir!
4) Ekonomi kötüye
gidiyor, bu oy kaybına yansıyacak. Son 2
yılda ekonominin kötüye gittiğini söyleyenlerini yüzdesi şöyle: Yüzde
24/30/bugün 48. Hızlı yükselme! Zaten RTE de krizi itiraf etti. (Başkanlığı verin, kriz olmasın’e bahane
/gerekçe olarak da olsa!) İşsizliğin yüzde 20 civarında ve üstünde olduğunu
söyleyenlerin ortalaması yüzde 23 gibi. İşsizliğin azaltılması, Irak/Suriye
politikası, Rüşvet/yolsuzluk ve yoksulluğun azaltılmasında iktidarı başarısız
bulanlar 2011 araştırmasına göre iki katı gibi artmış, yüzde 32-42 arasında.
Türkiye’nin en önemli birinci sorunu:” işsizlik, geçim sıkıntısı, yoksulluk”:
yüzde 39 (yükselme var).
5) Solda yükseliş/
seçim adaletsiz: Kendini merkezin solunda görenlerin
oranı 2011: 18,1; 2015: 23.7.. Seçimler adil olmayacak diyenlerin üç seçim
öncesindeki yüzdesi (yükseliyor) 28, 30, 43.. Oy sayımları adil olacak mı,
sorusuna, olmayacak ve pek inanmıyorum diyenlerin toplamı yüzde 46.
6) Tek başına anayasa
yapılamaz, başkanlık sistemine geçilemez: Millet,
yeni bir anayasa için iktidar ve muhalefet partilerinin anlaşması gerektiği
düşüncesinde: yüzde 66! Sadece yüzde 18’i, Meclis’te çoğunluk partisi anayasa
yapabilir görüşünde. Burada AKP’lilerin yüz 50’si de bu görüşte! Eee, o zaman
RTE yeni zorluyor? Boşa kürek çekiyor! CHP ve MHP’lilerde bu oran 81, HDP’te
bile 68. Seçmen bile RTE ve yandaşlarından çok daha aklıselim sahibi.
AKP’lilerin sadece net yüzde 43’ü başkanlık sistemini daha iyi buluyor. Tüm
seçmenlerin yüzde 65’i, ülkeyi tek kişinin yönetmesini desteklemiyor.
7) Seçimden sonra
elitlerin politikaları yürürlüğü girer. Tabi bu
anket sonuçlarından çıkmıyor, oradaki akademisyenlerin ortak görüşü. Seçimi
sürecindeki söylemler, vaadler vb, yerlerini, seçim sonrasında partilerin kendi
normal zamanlardaki ana politikalarına bırakır. Bu fikri, mesela HDP bağlamında
savunduğum için gelen karşı tepkilere baksaydınız..
8) MHP kesin
yükselecek. CHP’de yükselme beklentisi var.
Kanaatler belirtiyorum: MHP ve HDP’ye esas oy kayması AKP’den olacak.
Tartışmasız. MHP en yükseğini alacak: yüzde 5 !? CHP’nin, seçim bildirgesindeki
ana konulara seçmen çekebilmesi, bu bildirgeyi halka ulaştırma gücü ile doğru
orantılı. Çarkoğlu, şu aşamada sahada henüz etkisini göremiyor ve medyanın
(TV’ler özellikle) manipüle edildiği görüşünde. CHP beş dakika varsa, TV’ler
Davutoğlu ve RTE’ye çevriliyor uzun uzun, derhal. Adaletsizlik dizboyu. RTE’nin
Kuran ile meydana çıkması biraz etkili olabilir görüşünde. Ekonomide söyleyecek
sözü bitti.. CHP’nin salt ekonomik rakamlara odaklanmasının yanında, idelolojik alanı tamamen sıfırlamasını
pek doğru bir politika bulmuyor.
Neyse keseyim, başka kesin sonuçlar da var.
7 Mayıs 2015 / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder