Evet bu soruyu merak edip duruyordum uzun zamandır. Bu derin aşkının kaynağı nedir Kuzu’nun!?
Siyasi geleceğini RTE’ye bağlamış yakın çevresinin dışında, Başkanlık
Anayasası’nı televizyonlarda, kitaplarında hatta hemen her fırsatta ve yerde
savunan tek kişi Burhan Kuzu!
Partisi’nin bugün neredeyse tüm önde gelenleri, Davutoğlu, Arınç dahil, yakında “eski tüfek oldunuz” kategorisinden
siyaset dışına çıkartılacak AKP’nin tüm
“baba adamları”, Başkanlık sistemi istemiyor. Ama Kuzu, hep istiyor!
Kuzu, Başkanlık Anayasasına kesin karşıyım diyenleri “gırtlaklamak
istiyorum” diyecek kadar asabileşen -köpüren.. Ama, AKP’ye sırt çeviren
seçmenlere “bize kızgınlığınız olabilir,
ama gelin bunları kendi aramızda konuşalım” gibi twitler atacak kadar da naif bir kişi!
***
Nihayet bir fırsat çıktı ve Habertürk’te
Didem Arslan’ın Gündem programında bir araya geldik. Kuzu Anayasa profesörü, ama o
bir siyasetçi de. Anayasaları kendi siyasi görüşüne indirgiyor.
Kuzu, iki dönemdir Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı. Üç dönem
milletvekilliği yaptığı için bu yıl yasaklılar listesinde! Meclisteki anayasa
uzlaşma komisyonunda 80 küsur madde üzerinde anlaşma sağlanmışken, AKP,
parlamenter sistemin yerine başkanlık sistemi önerisini dayatınca, komisyon
dağıldı.
Kuzu 1990’lı yıllarda Başkanlık
Sistemi diktatörlüğe dönüşebilir düşüncesini savunurken, bugün sadece
Türkiye’ye değil neredeyse tüm dünyaya Başkanlık
Sistemine geçin önerisinde
bulunacak duruma geldi. Koalisyonla yönetilen ülkeleri kötülüyor.
Koalisyonları kötüleme
başladı
Kuzu, son zamanlarda başkanlık sistemini savunma yöntemi olarak,
koalisyon hükümetleri düşmanlığı geliştirdi. Bu kötüleme, AKP’nin tek başına iktidar
olamama olasılığı gündeme gelince gemi
azıya aldı!
Koalisyon hükümetleri zamanında ülkenin ne kadar kötüye gittiğini
anlatmaya çalıştı. Yüzde 2,5 bile ülkeyi büyütemediler gibi rakamlar okudu.
Baktım dersine çalışmamış. Çeşitli araştırmalar var, hemen elimin altındaki İlhan Kesici’nin sayılarını
naklediyorum:
1946-2002 ortalaması: yüzde 5.1
2003-2014 ortalaması: yüzde 4.7
AKP son 8 yıl ortalama yüzde 3.3
Bize benzer ülkeler grubuyla büyümemizi karşılaştırırsak:
2002-2006:
Türkiye 7.2;
Gelişen ve yükselen ülkeler: 6.9
Gelişen Asya ülkeleri 8.0
2007-2014 döeminde aynı sırayla büyümeleri: 3.3; 6.0; 7.0
Türkiye, borç durumu, cari açık, faiz, dış ticaret, kişi başına milli
gelirde de bize benzer ülkelerde bir iki kat kötü durumda. Yani, 13 yıldır ülke
tek liderle yönetiliyor, ama benzeri tek iktidar veya koalisyonla yönetilen
ülkelerde göre kötü mü kötü..
Kuzu, gerçek durumu, “kötü emellerine” alet ediyor!
Halka, partinize bile
kabul ettiremediniz
Kuzu’ya soruyorum: Bırakın halka, Partinize bile
başkanlık sistemini kabul ettirebilmiş değilsiniz. Çoğunluğun reddettiği bu
sistemi savunmanızın ve dayatmanızın anlamı nedir.. Kuzu diyor ki, “geleceği düşünelim”. Geleceği bu kadar derinden ve önceden
düşünmek göz yaşartıcı!
Soru: Peki 13 yıldır tek başına bir
iktidar var, yapamadığı, gerçekleştiremediği hiç bir şey yok. Durum böyleyken,
parlamenter sistemin ne zararını gördünüz ki rejimi değiştirmek istiyorsunuz..
Sadece Cumhurbaşkanı hukuksal garantiler istiyor ve tüm Türkiye’ye salt tek kişiyle
göre bir yönetim biçimi dayatıyorsunuz.. Bu mümkün mü?
Ali Çarkoğlu ve arkadaşlarının son yayınlanan “Haziran
2015 Seçimlerine Giderken Kamuoyu Dinamikleri” başlıklı araştırmasına göre,
AKP’lilerin sadece yüzde 43’ü başkanlık sistemini daha iyi buluyor. Tüm
seçmenlerin yüzde 65’i, ülkeyi tek kişinin yönetmesini desteklemiyor.
Madem bu konuyu yeni açtık, ayrıntılarına gireceğiz.
***
Ama başlıktaki sorunun yanıtını vermeliyim:
Burhan Kuzu, ne RTE’yi kıyak
olsun diye, ne çok daha iyi bir sistem olduğu için başkanlık rejimini dayatıp
duruyor. Peki ne için?
Türkiye siyaset ve
anayasa tarihine ismiyle damga vurmak istiyor. Kendi adıyla anılacak bir süreç
Kuzu’nun adıyla anılacak.
Bunun için de ülkede en güçlü destekçi siyasetçiyi, RTE’yi arkasında
buldu, yoksa RTE mi Kuzu’yu buldu amacı için, demeliyim?
-- 10 Mayıs 2015 Pazar / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder