Bu başlığı
okuyunca bir çoğunuzun “zaten değil ki,
ne demek istiyorsun..” diye soracağını biliyorum.. Olsun, beğenmesek de,
bize ve ülkeye yakışmıyor olduğunu düşünseniz de, Türkiye’nin seçilmiş
Cumhurbaşkanı.. Ayrıca demedi mi ki “ben
herkesin Cumhurbakanıyım..”, dedi, üstelik bir kaç kez..
Ama bi dakka..
bizzat kendisi gerçekten herkesin Cumhurbaşkanı olduğuna inanıyor mu? Hayır,
inanmıyor.. Yani kendisini, yani “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” olduğunu
inkar eden bir politikacı ile karşı karşıyayız..
Biliyorsunuz
Cumartesi günü medyayı topladı, “basına kapalı” yemekli bir basın toplantısı,
veya basınlı toplantı yaptı..
Gizli! Kimden
gizli? Aslında “medya”dan gizli..
Çünkü RTE kendi
adamlarını toplamış.. Hepsini bilgilendirmiş.. Ağızlarından kerpetenle tek laf
alamıyorsunuz.. Yahu ne dedi söylesenize!? Önceki gece Habertürk’te Ece’nin Enine Boyuna programında, mesela RTE’nin
en yakınlarından, politikalarından zerre şaşmayan, RTE’ye hayran ve kurban,
benim “eski yoldaşlarımdan” Ethem Sancak’ın
Akşam gazetesinin Gn. Yay. Md. Mehmet
Ocaktan’ı sıkıştırıp durdum.
I.. ıhhh! Çok iyi tembihli! Bir şeyler dese kulakları çekilecek sanki!
Ama, girdiği
konulardan anlaşıldı ki, özellikle IŞİD meselesinde görüş ve politikalarını
açıklamış RTE.. Kendi medyasını nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda
bilgilendirmiş. Bir de Yeni Anayasa
konusu..
RTE şöyle
düşünüyor: Biz ABD’ye gelin şu Esad
meselesini halledelim, yan çizdiler. Böylece orada IŞİD doğdu.. Esad iktidarda
olduğu sürece IŞİD meselesi çözülmez. Gelin topyekün çözelim bu konuyu..
Yazdığım gibi,
Esad RTE’nin kafasından hiç çıkmayacak! Oysa ABD’nin önümüzdeki aylarda,
IŞİD’in yayılmasını durdurmak için Esad ile ittifaka gitme olasılığı çok
yüksek.. PKK-Peşmerge güçleri ancak kendi sınırlarına yakın bölgelerde
“savunmacı” olarak savaşabilir.. Bağdat ordusu, başlarına Amerikalılar geldi
diye, yelyepelek kaçtıkları bölgelere ne kadar geri dönüp savaşacaklar göreceğiz..
Derinlerdeki güç ise Esad ve ordusu..
ANA MEDYAYI
DIŞLARSAN...
Neyse
dağıtmayalım konuyu; Cumhurbaşkanı, ser verip sır vermeyecek medyasıyla, patron
ve genel yayın müdürleri gibi en sıkılarıyla toplantı yapıp, Türkiye’yi
bilgilendiren ana medyayı dışladığına göre, kimin Cumhurbaşkanı olduğunu da
böylece ilan etmiş oluyor..
Bunu zaten
biliyorduk da, RTE’nin bizzat bu durumu kayıtlara geçirmesi iyi oldu.. Bu
bölücülüğünü, tarafgirliğini sonuna kadar sürdürür..
Sadece o mu? Ya Başbakan’a ne demeli? Davutoğlu da
bir kısım medyayı bilgilendirdi. Neyseki orada Hürriyet, Milliyet de vardı.. Ama Cumhuriyet ve diğerleri yoktu. Neden? Davutoğlu RTE için o partilerüstü bir kimliğe sahip, o makam
tartışma konusu yapılmasın demiş.. Yaaaaaaa!
RTE’nin medyaya karşı ayrıştırıcı tutumu Davutoğlu’na bir şeyler söyüyor mu!?
Şunu da demiş, CHP ve muhalefet bölücülük
yapıyor! Vay canına!
***
Bakan, hükümet
hallerinden gidiyoruz bugün:
Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik,
kazaları önlemede değil, ama kaza zamanlarında top ateşine tutulduğunda, o da,
işverenlere veryansın ediyor..
Bakın ne demiş: “Kefenin cebi yok. Ya insanı önceleyecek ya da piyasadan çekileceksiniz, çağdaş köleleştirme...”
Şimdi bunları duyunca Aferin Bakana!
demez misiniz, işte tam da emek dostu..
Ama hiç
de öyle değil.. Örneğin Soma’da 302 insanımız öldü, dava
yürümüyor, ididaname yazılamıyor çünkü ortada bilirkişi raporu yok.. Üstelik,
Soma’ya denetlemeye gidip de çay kahve içen, maden için olumlu rapor veren
müfettişlerine ve bakanlık yetkililerine soruşturma izni vermiyor.. Korumasına
almış hepsini.. Türk Tabibler Birliği ve Mimarlar ve Mühendis odalarına da
madende inceleme izni vermemiş...
RTE DE AYNI
SÖZÜ SÖYLEMİŞTİ
Dün yazmıştım, Davutoğlu: “.. inşallah bu ülkede bir daha hiç bir başbakan, herhangi bir mahkeme
karşısında hesap verme zorunluğunda kalmayacak. Hesap vereceği makam, onu, o
iktidara getiren milletin tam kendisidir ve Allah’ın huzurudur..” diyor..
RTE’nin
sözlerine rastlayınca dün yeniden konuya dönüyorum. Şu 17 Aralık 2013 Rüşvet ve
Yolsuzluk Operasyonunu, tam o gün, RTE bir yandan fısır fısır oğlu Bilal’e “evi sıfırlama” konusunda talimatlar
verirken, gittiği Konya’daki demişti: “hiç bir tehdide boyun eğmeyeceğim, Türkiye’de artık
söz milletindir, karar milletindir..”
Yani, mahkeme,
rüşvet, yolsuzluk falan hiç takmam kardeşim.. Gideriz sandığa, mahkeme de irade
de orasıdır, verdi mi oyu tamam..
Davutoğlu, kendisi hoca, ama siyasette hocası RTE. “Başbakanların hesap
vereceği makam, onu, o iktidara getiren milletin tam kendisidir ve Allah’ın
huzurudur.”
Dünyada hiç bir
seçilmiş atanmış lider kimseye böyle bir söz etmez.. Çünkü yasa ve hukuk
akrşısında sorumlu olduğunu ve gerektiğinde hesap vereceğini bilir.. Dün
demiştim ki: “Aman yanılmayın, bu
dünyanın hesapları ile öbür dünyanın hesaplarını karıştırmayın..”
Umarım
Davutoğlu bu konuya bir daha girmez..
-- 16 Eylül 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder