SAYFALAR

19 Eylül 2014 Cuma

Demek ki Bizim Cumhurbaşkanımız Değil

Bu başlığı okuyunca bir çoğunuzun “zaten değil ki, ne demek istiyorsun..” diye soracağını biliyorum.. Olsun, beğenmesek de, bize ve ülkeye yakışmıyor olduğunu düşünseniz de, Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı.. Ayrıca demedi mi ki “ben herkesin Cumhurbakanıyım..”, dedi, üstelik bir kaç kez..
Ama bi dakka.. bizzat kendisi gerçekten herkesin Cumhurbaşkanı olduğuna inanıyor mu? Hayır, inanmıyor.. Yani kendisini, yani “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” olduğunu inkar eden bir politikacı ile karşı karşıyayız..
Biliyorsunuz Cumartesi günü medyayı topladı, “basına kapalı” yemekli bir basın toplantısı, veya basınlı toplantı yaptı..
Gizli! Kimden gizli? Aslında “medya”dan gizli..
Çünkü RTE kendi adamlarını toplamış.. Hepsini bilgilendirmiş.. Ağızlarından kerpetenle tek laf alamıyorsunuz.. Yahu ne dedi söylesenize!? Önceki gece Habertürk’te Ece’nin Enine Boyuna programında, mesela RTE’nin en yakınlarından, politikalarından zerre şaşmayan, RTE’ye hayran ve kurban, benim “eski yoldaşlarımdan” Ethem Sancak’ın Akşam gazetesinin Gn. Yay. Md. Mehmet Ocaktan’ı sıkıştırıp durdum.  I.. ıhhh! Çok iyi tembihli! Bir şeyler dese kulakları çekilecek sanki!
Ama, girdiği konulardan anlaşıldı ki, özellikle IŞİD meselesinde görüş ve politikalarını açıklamış RTE.. Kendi medyasını nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda bilgilendirmiş. Bir de Yeni Anayasa konusu..
RTE şöyle düşünüyor: Biz ABD’ye gelin şu Esad meselesini halledelim, yan çizdiler. Böylece orada IŞİD doğdu.. Esad iktidarda olduğu sürece IŞİD meselesi çözülmez. Gelin topyekün çözelim bu konuyu..
Yazdığım gibi, Esad RTE’nin kafasından hiç çıkmayacak! Oysa ABD’nin önümüzdeki aylarda, IŞİD’in yayılmasını durdurmak için Esad ile ittifaka gitme olasılığı çok yüksek.. PKK-Peşmerge güçleri ancak kendi sınırlarına yakın bölgelerde “savunmacı” olarak savaşabilir.. Bağdat ordusu, başlarına Amerikalılar geldi diye, yelyepelek kaçtıkları bölgelere ne kadar geri dönüp savaşacaklar göreceğiz.. Derinlerdeki güç ise Esad ve ordusu..

ANA MEDYAYI DIŞLARSAN...
Neyse dağıtmayalım konuyu; Cumhurbaşkanı, ser verip sır vermeyecek medyasıyla, patron ve genel yayın müdürleri gibi en sıkılarıyla toplantı yapıp, Türkiye’yi bilgilendiren ana medyayı dışladığına göre, kimin Cumhurbaşkanı olduğunu da böylece ilan etmiş oluyor..
Bunu zaten biliyorduk da, RTE’nin bizzat bu durumu kayıtlara geçirmesi iyi oldu.. Bu bölücülüğünü, tarafgirliğini sonuna kadar sürdürür..
Sadece o mu? Ya Başbakan’a ne demeli? Davutoğlu da bir kısım medyayı bilgilendirdi. Neyseki orada Hürriyet, Milliyet de vardı.. Ama Cumhuriyet ve diğerleri yoktu. Neden? Davutoğlu RTE için o partilerüstü bir kimliğe sahip, o makam tartışma konusu yapılmasın demiş.. Yaaaaaaa! RTE’nin medyaya karşı ayrıştırıcı tutumu Davutoğlu’na bir şeyler söyüyor mu!? Şunu da demiş, CHP ve muhalefet bölücülük yapıyor! Vay canına!
***
Bakan, hükümet hallerinden gidiyoruz bugün:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, kazaları önlemede değil, ama kaza zamanlarında top ateşine tutulduğunda, o da, işverenlere veryansın ediyor..  Bakın ne demiş: Kefenin cebi yok. Ya insanı önceleyecek ya da piyasadan çekileceksiniz, çağdaş köleleştirme...” Şimdi bunları duyunca Aferin Bakana! demez misiniz, işte tam da emek dostu..
Ama hiç de öyle değil.. Örneğin Soma’da 302 insanımız öldü, dava yürümüyor, ididaname yazılamıyor çünkü ortada bilirkişi raporu yok.. Üstelik, Soma’ya denetlemeye gidip de çay kahve içen, maden için olumlu rapor veren müfettişlerine ve bakanlık yetkililerine soruşturma izni vermiyor.. Korumasına almış hepsini.. Türk Tabibler Birliği ve Mimarlar ve Mühendis odalarına da madende inceleme izni vermemiş... 

RTE DE AYNI SÖZÜ SÖYLEMİŞTİ
Dün yazmıştım, Davutoğlu: “.. inşallah bu ülkede bir daha hiç bir başbakan, herhangi bir mahkeme karşısında hesap verme zorunluğunda kalmayacak. Hesap vereceği makam, onu, o iktidara getiren milletin tam kendisidir ve Allah’ın huzurudur..” diyor..
RTE’nin sözlerine rastlayınca dün yeniden konuya dönüyorum. Şu 17 Aralık 2013 Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonunu, tam o gün, RTE bir yandan fısır fısır oğlu Bilal’e “evi sıfırlama” konusunda talimatlar verirken, gittiği Konya’daki demişti: “hiç bir tehdide boyun eğmeyeceğim, Türkiye’de artık söz milletindir, karar milletindir..”
Yani, mahkeme, rüşvet, yolsuzluk falan hiç takmam kardeşim.. Gideriz sandığa, mahkeme de irade de orasıdır, verdi mi oyu tamam..
Davutoğlu, kendisi hoca, ama siyasette hocası RTE. “Başbakanların hesap vereceği makam, onu, o iktidara getiren milletin tam kendisidir ve Allah’ın huzurudur.”
Dünyada hiç bir seçilmiş atanmış lider kimseye böyle bir söz etmez.. Çünkü yasa ve hukuk akrşısında sorumlu olduğunu ve gerektiğinde hesap vereceğini bilir.. Dün demiştim ki: “Aman yanılmayın, bu dünyanın hesapları ile öbür dünyanın hesaplarını karıştırmayın..”
Umarım Davutoğlu bu konuya bir daha girmez..
--16 Eylül 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder