Birden Çatı
Adayı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu
adı gündeme düşünce, yazacağız çaresiz. Önce konumumu belirteyim: Uzun süredir
kendimi Cumhurbaşkanlığı adayından, kim olsun-kim olacak sorusundan soyutlamış
durumdayım. Bu şu demek: Eğer RTE adaylığını koyacaksa (hala tartışmalı!),
muhalefetin çıkartacağı adayın kimliğiyle değil, adayın RTE’ye karşı başarı kazanmasıyla ilgileniyorum.
Kendi
düşüncelerime uygun adayımın seçilmesinin, aday olarak bile gösterilmesinin
imkansızlığı ortadayken... arkamda bir “parti disiplini ve dayatması” da
olmadığına göre, cumhurbaşkanlığına kimin aday gösterileceği konusu benim için
tamamen bir “politika oyunu” veya
taktik bir konu olup çıktı.
CHP pozisyonunu
açıklamıştı: Partili veya CHP’li aday değil.. Bir takım nitelikler saymıştı..
MHP ile ortak bir aday çıkartılacağı kesinleşmişti... CHP’den Büyükerşen veya Baykal adı öne çıktı.. Ama Kılıçdaroğlu ve ekibinin partili olmayan
ortak bir isim üzerinde durduğu da ötedenberi biliniyordu. İlhan Kesici adı da vardı MHP ile ortak aday listesinde. Ki, oy
verebileceğim, demokrat karakterli, bilgili, dünyayı ve ekonomiyi, İslami
çevreleri çok yakından izleyen bir ulusal isimdi.
Ama birden uluslararası
bir isim Çatı Adaylığı’na gelip oturdu... 9 yıl İslam Konferansı
Örgütü’nü yönetti.
Bir dostum
uyardı: İngiltere’nin adayı olabilir! Eğer öyleyse, bir İngiliz Valisi mi söz konusu?!
Yo hayır peşin
peşin böyle bir şey demek istemem. Çok yanlış olur. CHP ve MHP’ye İhsanoğlu
adını kimi önerdiği, bunların arkasında İngilizlerin olup olmadığına bakmak
gerekir. Bu isim pat diye düşmemiştir. Kılıçdaroğlu ve ekibi ismi buldu, hemen
randevu istedi, Bahçeli de ooo ne güzel
hemen kabul ediyoruz dedi, gibi senaryo çerçevesinde de gerçekleşmedi olay.
Dün, CHP-MHP, bir süredir üzerinde tartıştıkları ve fikirbirliği yaptıkları
ismi açıkladılar! Bu isim önce hangi partide pişti?
Arkada bir
uluslararası gücün önerisini aramak bir komplo teorisi de olabilir, ki hiç
hoşlanmam ve tarzım değildir. Ama Cumhurbaşkanlığına adayın ulusal mı
uluslararası nitelikte mi olduğu hepimizi ilgilendiren bir ayırıcı çizgidir ve
araştırılması gerekebilir.
***
İhsanoğlu adı
açıklandıktan sonra bakıyorum kıyamet koptu. CHP yönetiminde bulunan veya
milletvekilleri arasından büyük hayal kırıklığı yaşayanlar.. Sol kesim isyan
halinde.. parti eğilimi olarak ortaya çıkan isimlerin üzerinin çizilmesine
tepkiler..
Kimsenin
düşüncesine “yanlışsın” diyecek halim yok. Herkesin sıkı ilkesel davranması,
kendi adayını desteklemesi, çıkartılan adaya rest çekmesi doğal hakkı.
Temel bir sorun var:
CHP’nin bu isme örgütünden, seçmeninden oy toplayıp toplayamayacağı.. Büyük bir
çözülme tehlikesi olabilir mi? CHP yönetimi için sonuçları olur.
Veya Çatı Adayı
daha başlangıçta seçmen tarafından benimsenir mi, benimsenmezse, kesin aday
göstermek için de 29 Hazirana kadar süre var..
Hele bakalım,
İhsanoğlu çıksın şöyle bir meydana!
***
Ayrıca olayın
bir AKP tarafı da var. AKP içinde büyük bir çatışma yaşanıyor. Mehmet Ali Bey- Bülent Bey (ve
arkadaşları), Erdoğan’a Çankaya’ya aday ol ve partiye- başbakanlığa
karışma işine bak, diyorlar. RTE’nin demir pençeleri arasında haklı
olarak bunalmışlar. Parti’nin başına da Abdullah
Gül’e getirmek istiyorlar.
Çünkü Gül,
şimdilik parti içinde güç bakımından olmasa bile, kariyer bakımından, RTE ile
siyasal eşitliğe sahip en önemli isim. RTE’nin emirlerini, gündemini değil,
kendi gündemini izler.. Böylece parti içinde RTE’den bunalmış kurucu isimler de
rahat bir nefes alır. Ama RTE, kendi yerine Davutoğlu vb gibi isimleri geçirmekten yana! Eh işleri berbat
edenlerin sürekli birbirini desteklemesi ve iş başında kalma isteği-umudu
doğal!
Ama Gül, “işlere karışmayacağım, politik bir beklentim
yok” pozisyonunu henüz değiştirmedi. Çünkü RTE’nin kesin seçimini bekliyor.
RTE üzerinde Arınçların baskısının şiddeti,
herşeyi belirleyecek gibi..
RTE, Çankaya’ya
aday olmayabilir de! O zaman Gül Çankaya için aday gösterilir.
RTE aday olursa
Çankaya’ya, sonrası için, parti içinde bir deprem bekleyin.
RTE, kendisine
karşı bir tepkinin farkında.
***
Dediğim gibi,
Cumhurbaşkanlığı seçimi, tabii muhalefet açısından, bir taktik konu benim için.
RTE’nin seçilmesini önleyecek bir isim,
Türkiye’de tüm dengeleri ve siyaseti sarsan bir sonuç üretir.
İhsanoğlu,
RTE’nin adamı değil. Muhalefetin adayı olarak da, şüphesiz ki, muhalefetin
sesine kulak verecektir, çünkü olayın tabiatında bu var.
AKP ile
doğrudan bir siyasi ilişkisi olmaması da elini serbest bırakır.
Duygusal
tepkilerden uzak durarak, suların biraz durulmasını beklemek doğru tutumdur.
Acele etmeyin
derim.. Politika yapıyoruz!
-- 17 Haziran 2014 Salı / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder