Siyasetin
odağında şüphesiz ki Cumhurbaşkanlığı bulunuyor. Kesin olan RTE’nin, “tersköşe yaparız” vb gibi çeşitli
saptırmalara karşı, Cumhurbaşkanlığı adaylığıdır. RTE, Partisine, hepimiz Cumhurbakanlığı görevini yapacak
düzeydesiniz, ama bunu en iyi ben yaparım ve oraya ben layıkım, konuşmaları
yapıyor. Gül, eşyalarını topluyor,
adamlarını dağıtıyor, Köşk’ü boşaltıyor. Arınç,
Salı günü Başbakanı oraya gönderiyoruz, diyor.. garisi lafı güzaftır.
RTE,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kürtlerin ikinci tur oylarını garanti altına almak
için, “Çözüm Süreci”ne yönelik bir yasa tasarısını bile Meclis’e verdi. Öcalan,
yasadan çok memnun! Ama yasa tasarısının aslında yeni bir şey içermediği,
içinde bir kez bile Kürt adının geçmediği, tasarısının Kürt oylarını RTE’ye
yönelmesini sağlamayı amaçladığı konusunda yoğun şikayetler var! Benim aylardır
hiç şüphem yok.. RTE, AKP’liler ve Kürtlerin Cumhurbaşkanı olarak Köşke çıkmayı
programladı, planladı.
Bakanları,
ailesi ve kendisi hakkında yoğun
yolsuzluk iddiaları olan RTE Köşke mi çıkacak?
Tasarıdaki “Kanun kapsamında verilen görevleri yerine
getirenler için sorumluluk doğmaz” maddesi Anayasa ile sorunludur. Şüphesiz
ki dağdan inerek normal hayata karışacaklara kapı açılmalı, garantiler
verilmeli, ama Turgut Kazan, bunu
düzenleyen maddenin, TCK’nın 220. Maddesi yerinde dururken, dava açılmasını
önleyemeyeceği konusunda uyarıyor.. Bunları belirtmemdeki neden, RTE’nin
uydurma bir tasarı ile göz boyama yaptığının altını çizmektir...
Öyle
anlaşılıyor ki, İmralı’da yapılan görüşmelerde Öcalan’ın bilgisi dahilinde
hazırlanmış bir tasarı.
Öcalan ile RTE hiç bir zaman bu kadar
birbirlerine muhtaç olmamışlardı. “Kader” onları
birbirine bağladı!.. Tasarı ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri arasındaki ilişkide
tek söylenecek gerçek budur!
Daha çok şey
göreceğiz.. Siyasi ihanetler, satışlar, bozuşmalar, kucaklaşmalar... Bekleyin..
AKP İÇİNDE SAVAŞ YENİ BAŞLIYOR
AKP içinde
savaş aslında yeni başlıyor, eğer RTE seçilip Köşk’e çıkarsa, AKP’nin başına ve Başbakanlığa kimin geleceği,
parti içinde derin bir hesaplaşma konusu olacaktır, bunun işaretlerini
görüyoruz.
Burada
yazdığımız gibi, yıllardır azar işitip durmadan bir tür “dayak” yiyenler, RTE’den kurtulma sevincini yaşıyorlar,
diyebiliriz. Bu konuyu yazmıştım, “yukarıya
tekmeleyerek, kurtulma”...
Parti ve
hükümet içinde ekonomi konusunda da farklı görüşler egemen.. Bu ayrılık Merkez
Bankası’nın para/faiz politikalarında düğümleniyor. Jöleli (!) + RTE bir
kampta; Babacan, Şimşek vb diğer kampta. RTE herhalde, finans politikalarında
birlikte hareket ettiği Jöleliyi Köşke taşıyacaktır..
Arınç ve
arkadaşları sevinçlidir, RTE’nin Köşk adaylığından.
Parti başına ve
Başbakanlığa kimin geleceği, büyük çatışmalara konu oldu. Arınç’ın, dış işlerinde büyük başarısızlığının adı Davutoğlu’nu parti içi kulisler
nedeniyle uyarıcı konuşması, eskiler-yeniler
tartışmasını açtı. Başbakan başdanışmanı Y.
Akdoğan herkes eşittir, diyerek
Başbakanın görüşünü açıkladı.
Yine Başbakanın
adamlarından yazar A. Selvi, Başbakan, kendisiyle uyumlu çalışacak güçlü
bir parti ve hükümet kişisi ve kadrosu istiyor, diye yazdı. Bu “uyumlu
kişi” şüphesiz ki, en azından RTE’nin kafasında, Gül değildir. Bunu Gül de bildiği için, “bugünkü koşullarda siyaset planım yok” dedi ve hala o noktada.
Burada, “güçlü” ve “uyumlu”, anahtar kelimelerdir.
Yani, RTE, dün neredeyse bugün de oradadır:
Köşk’den, hem partiyi hem hükümeti yönetecek bir kişi istiyor.
Bu kimdir? Hem güçlü olacak hem de RTE ile uyumlu.. Bunlar birbirleriyle
çelişebilecek nitelikler olabilir. Güçlü derken, mesela “kişiliği güçlü”yü anlarsanız, RTE ile mutlaka çatışır.. Partiyi
zaptürapt altında tutacak birisi, derseniz, o
kimdir?.. Yani asıp kesecek ve herşeyi RTE’ye göre tasarımlayacak.. Parti
takacak mı böyle birini?
Bir hükümet ve parti savaşı kapıda..
Bu hükümet içinde ve parti içinde tasfiyeleri ve bölünmeleri de beraberinde
getirme, hatta RTE’yi Köşk’te yalnız bırakma gibi bütün potansiyelleri içinde
taşıyor.
Herşeye açık bir
sürece girecek AKP ve iktidarı..
Hele kapıda,
AKP’den istifa etmiş 8 milletvekili ile Cemaatin bir “merkez sağ parti” kuruluşu için çalışmaların yapıldığının
açıklandığı bir sırada!
Gün ola harman
ola!
--
OKUR MEKTUBU.
Taner Derbentli:
Gerek Cumhuriyet, gerek CBT okuru olarak
yazılarınızın hemen tümünü okurum. 26 Haziran, Perşembe günkü ‘ Müslüman
Cumhuriyet’ başlıklı yazınız için sizi ayrıca kutlamak gereğini duydum. CHP’nin
cumhurbaşkanı adayı Sayın İhsanoğlu, son günlerde sol, sosyal demokrat çevrelerde
hem desteklendi hem de eleştirildi. Bu eleştirilerin büyük bir bölümünü ölçüsüz
ve haksız buldum. Ancak sizin yazınızda sorduğunuz soru ve çözümlemeniz,
kanımca en ağır eleştirilerden daha etkileyiciydi. “Yani, CHP artık bundan
sonra tüm politikalarını, politik tercihlerini bu dayatma ve kabule göre mi
yapacak?” Bu soru, düşünce geliştirici ve ufuk açıcı bir soru. Umarım ‘solda’
politika yapan, yazan, çizen, çoğu çok değerli insanlar da bu soruyu önemser,
yol, yöntem ve politika oluşturmak için bir başlangıç noktası olarak alır ve
yapıcı öneriler geliştirirler.
---
29 Haziran 2014, Pazar / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder