Büyük derinlik
stratejisti (!) Davutoğlu
ve Başbakanı, Suriye yönetimine yıkıldı yıkılacak ömrü biçip durdu... İki
yıldır saldırıya kışkırtmadıkları dünya lideri kalmadı! Suriye’de son
“şansları” kimyasal gaz kullanımı idi. Çünkü Obama bunu kırmızı çizgisi ilan etmişti! Esad
güçleri bütün cephelerde üstünlük sağlamaya başladığı tam o sırada, Esad’ın kimyasal silah kullandığı haberleri
pompalandı.. Bu söylentiye dört elle sarılan, v etam inanan dünyada belki de
tek iktidar oldu Ankara’daki..
O
gün bugündür, kimyasal silah kullanıldı mı, kullanıldıysa bunu kim yaptı, hiç
belli değil.. Büyük olasılıkla, Obama’yı
müdahaleye kışkırtmak için, muhalifler! Ne yazık ki bu entrikada Ankara’dakilerin
de adı geçmeye başladı! Bu tezgah aydınlanır ve Ankara’nın şu veya bu şekilde
bir dahli saptanırsa, yandı gülüm keten
helva! Uluslararası Mahkeme! Dahası, iktidardan kurtulmak isteyenler varsa
dışarıda, bulur eder ilişkiyi ortaya çıkartır.. Şimdilik, ÖSO ve
köktendincilerin cinayet vahşetleri piyasaya sürülmeye başlandı! Peki bu
vahşetin destekçileri kimlerdi? Ülkemizde bunları barındıran, yedirip içirip
giydirip sağaltarak ve silahlandırarak yeniden savaşa süren..
***
Obama’nın
Esad’a müdahale niyetinden, bizimkiler nasıl da sevinmişlerdi: RTE yetmez, Esad’ı yıkmak hedef alınmalı,
dedi. Hatta iktidar saflarında, kara harekatı olmadan Esad’ın işinin
bitirilemeyeceği vurgulandı.. Dahası, Suriye’ye karşı oluşturulacak bir gönüllüler savaş-saldırı cephesinde yer
almaya hazırız bile dediler!
Ne kadar çok öldürmeyi seviyorlar! Arınç bile müdahale niyetini duyunca
sevinçten gözleri yaşarmıştı.. Davutoğlu, Rusya- ABD ve Suriye arasında
kimyasal silah stoklarının belirlenmesi ve teslimi konusunda görüşmeler başlayınca,
“savaşsız çözüm oyalamadır” diye
barışçı çözüme karşı çıkmıştı!
Arkadaşlar, bütün
bunları söylediler mi yoksa ben mi hayal gördüm ve uyduruyorum!
Bir doktora görünmeye
hazırım!
Davutoğlu
artık barışçı çözümün belki de durdurulmaz bir sürece girdiğini görünce, önceki
gün medyanın karşısına çıktı ve bu kez de dedi ki: Biz savaş istemiyoruz.. Türkiye
hiç bir zaman savaş çağrısı yapmadı..
Yahu
ben kafayı mı yedim!? Yoksa böyle bir şey demedi mi!? Aha şuraya yazıyorum: Şu barış görüşmeleri çıkmaza girer ve Esad’a
yeniden askeri müdahale gündeme gelirse, Davutoğlu ve lideri savaşın ön
cephesinde yer alacaklar!
Davutoğlu
hiç istifa diye bir sözcük duydu mu?
Ama
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir böyleleri hiç görülmedi! Zaten olay, bu
ikilinin, Türkiye tarihindeki o eşsiz insan Atatürk’ün “yurtta barış dünyada barış” sözünün geçersiz olduğunu
ilan etmeleriyle başladı!
Peki bu açmaza nasıl
düştüler? Çooook sıradan: Çöküşleri, Libya
müdahalesinde NATO’nun Libya’da ne işi
var, demekle başladı. Ama hemen katıldılar savaşa! Ardından, NATO gözünü bu
kez Suriye’ye çevirince, Libya’daki gibi açmaza düşmemek için hemen öne
fırladılar, parsayı toplayacaklar ya.. “Stratejik derinlik”, Libya ile
Suriye’nin asla kıyaslanamayacağını görememişti!!!!
Türkiye’nin
içine düşürüldüğü çukurun hesabı kitabı
bu kadar basittir! Şimdi İngiltere’de mutlaka Esad mı önce gider iktidardan RTE mi üzerine bahsi müşterek
oynandığına eminim!
27 Mayıs Korkusu
İki notla bitireyim..
a) RTE, Gezi gösterileriyle ilgili dedi ki: 27 Mayıs 1960 ihtilali de böyle öğrencileri
kışkırtarak geldi, aynı oyunu deniyorlar.. Gençler şöyle dövülüyor böyle
dövülüyor öğütülüyor diye o zaman
da durmadan yayın yapmışlardı, şimdi de tıpatıp aynısı yapılıyor..
RTE’de tarihsel
bilincin zerresi yok, aslında Menderes kafasının aynısı.. Menderes’in bu
ülkeye yaptıklarına hiç bakılmaz, seçilmiş iktidarın zulmü, yasasızlığı hoş
görülür, eh seçilmiştir, hakkıdır (eee kocadır döver de öldürür de) denir.
Askerin müdahalesi yerilir ve keyfi diktator Menderes mazluma dönüşür! 27
Mayıs’ı anlamak mi istiyorsun! Öncesine bak! Başka hiç bir ölçü ve bilgi
yoktur!
RTE konuşuyor: Gençler
şöyle dövülüyor böyle dövülüyormuş…İki TV kanalı ve bazı gazeteler olmasa,
Türkiye’yi, ülke çapında hiç bir direniş olmadığına, 6 gencin öldürülmediğine,
iktidarın polisinin bütün ülkeyi savaş alanına çevirmediğine ikna edecek!
b) 28 Şubat 1997 soruşturması için, medya ve
patronlar niye soruşturulmuyor diye yargıya müdahalesi artık gelenekseldir..
RTE intikamcı duygu ve düşüncelerle Türkiye’yi daha büyük kargaşalığın içine
sürüklemeye çalışıyor.
Durdurun şu ülkeyi!
-- 15 Eylül 2013 Pazar / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder