“Bu
Meclis’ten Demokrasi Çıkmaz!”, başlığıyla yazacaktım ki, perilerim uyardı,
4 Temmuz 2011’de aynı başlığı kullanmışım! Haziran’da seçim olmuş, tutuklu milletvekillerimiz
temel sorun hâlå ve Cemil Çiçek “Bayram
günü cenaze namazı kaldırıyoruz” diyor. Ben de “AKP’nin Erdoğan liderliğinde asla demokrat bir
parti olamayacağı olgusunu” vurguluyorum. Geçmiş
yazıya gönderme yapmak hoş olmayabilir ama lütfen okur musunuz:
“Evet,
tutuklu milletvekilleri konusu... AKP’ye, başka kimse mi bulamadınız aday
göstermek için; bile bile bugünkü sorunu yarattınız, kafa yapısı egemendi! 2002’de Erdoğan’a siyasi haklarını
kazandırarak Meclis’e sokan ve hükümet kurduran, CHP idi! Büyük bir demokrasi dersi!.. Sadece kendisi için demokrasi isteyen bir partinin ötesinde bir
kimliği yoktur Erdoğan ve ortaklarının! CHP’nin Erdoğan’ın “sıfır demokrat” bir kişiliğe sahip
olduğunu düşünmesi doğaldır!.. göstermesiydi! Burada demokratlığın temel
ölçüsüydü bu!”
Ayrıca: “Bu
Meclis’ten demokrasi çıkmaz, demokratik bir Anayasa hele, hiç mi hiç çıkmaz..
Demokrasiyi pazarlık konusu olarak düşünen, Silivri rehinelerini pazarlık
konusu sayan bir iktidarın kafa yapısı, demokrasinin D’sine izin vermez.. AKP
hukuku, AKP Adalet sistemi, AKP yargısı, ancak, yeni dönemde daha otoriter bir rejim, bir çoğulculuk diktatörlüğü inşa
edebilir!”
***
RTE’nin içinde “demokratlık sıfır”dır, geçen
her süre bunu kanıtlıyor.
Durum, utanmazlığa tepe noktası yaptırdı:
Meclis’te ve hükümette karar verilecek bir
konu için Bay Muktedir anket yaptırıyor.. Yarın “faşizm istiyor musunuz?”, öbür gün “şeriatı medeni kanunun yerine geçiriyoruz, evet diyorsunuz değil mi”,
daha ertesi gün “başörtüsüz kadın olsun
mu olmasın mı”; dördüncü gün ise “Cuma
günü herkes camiye gidecek, sokakta gezmek yasak”, beşinci gün “CHP kapansın mı kapanmasın mı”, altıncı
gün “muhalif basın vatan hainliği
yapıyor, siz ne diyorsunuz”, yedinci gün...
Allahınından korkun be!!! İçinizde öyle bir
şey varsa!
***
Milletvekillerinin
özgür bırakılması, demokrasinin bir numaralı
ölçütüdür, dedim, ama fazla dedim. Ne demokrasisi, Meclis’in varolup
olmadığının bir nolu ölçütüdür!
Bırakın “tabanda demokrasi”yi, hukukta,
yargıda, medyada demokrasiyi.. Bunları çoktan güverteden denize attık..
Ülkenin, yarı özgür ülke, melez rejim
niteliği, bunların hepsi iktidarın, uluslararası kesinleşmiş sabiteleri! Bunu
tartışmıyoruz.. Meclis var mı yok mu? Yasalar, hukuk var mı yok mu? İzan,
insaf, utanma duygusu var mı yok mu?
***
26 Haziran 2011’deki yazım da gözüme çarptı. Başlık Islık Çalan İktidar;
Anayasa Rehineleri:
“Türkiye kaynıyor, milletvekilleri hapiste,
iktidarın oluşturduğu F Tipi Hukuk, milletvekillerini hapisten bırakmıyor;
savcılarla bütünleşmiş mahkemelere bakarsanız deliller toplanmamışmış! Yalan ki
ne yalan! Başbakan durdu durdu sonunda konuştu: Anayayası değiştirirsek bütün sorunlar çözülür! Birbirinimizi yolunu
kesmeyelim, gelin şu anayasayı yapalım.. ”
Arka plandaki düşünce şu:
“Anayasa’yı
yaparsak, milletvekilleri de, yeni Anayasa gereği serbest kalır… Yani: seçilen
milletvekilleri, yeni anayasa yapılıncaya kadar iktidarın esirleri olarak
hapishanede kalsınlar! Herhalde üzerlerinden Anayasa pazarlığı düşünüyorlar!?
“Bir
milletvekili verdim, sen de şu maddeyi kabul et/ver”
Mustafaya karşı, örneğin 1 madde!
Haberal’a karşı 4. Madde!
BDP’lilere karşı şu ve bu maddeler!”
***
Yok yok at pazarlığını böyle yapmazlar..
Dillendirmezler bile, ama Anayasa pazarlıklarında hissettirirler..
Yeni Anayasa, fiili “mutlak başkan”a, sadece, hukuki bir kılıf giydirme, durumunu yasalaştırma işlevine sahip
olacaktır..
Muktedirimizin, bugünkü Cumkhurbaşkanlığı
yetkileriyle Çankaya’da oturmak isteyeceğini sanan “siyasi cahiller” cirit
atıyor ülkede!
O, “başbakanını”
atayacak ve ülkeyi bütünüyle yönetecektir..
Sivil Anayasa edebiyatı, palavraların en
büyüğüdür..
Bay Muktedir’e uygun bir anayasanın
gerçekleştirilmesi için, BDP, MHP (hatta saf ve bakir CHP) ile döndürülecek
dolapları seyre hazırlanalım..
-- 17 Mayıs 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder