Bekir’i Başbakan’ın kovalamasına alışıktık. Hürriyet’ten kovdurdu, yetmedi bu ülkeden
git dedi.. Habertürk de Bekir’e bir
yıl dayanabildi.. Ve sonunda Bekir kimsenin kovamayacağı köy’e geldi.. Burada
da ona rahat yok!.. Bekir zaten “rahatsız” biri.
Rahatsızlık, bizler için, temel özgürlük
konusudur. Ülkede rahatsızlık duymayanların özgür olmadıklarını bile
söyleyebiliriz!
Hayır, nasıl rahatsız oluruz.. Başbakan ve
adaları, hepimizi mutlaka mutlu mesut insanlara dönüştürecek!
Geçen haftaki Paşa yazısıyla, Bekir’i kovalayanlar arasına bu kez Genelkurmay da
katıldı! Ayrıca, Ümit Kocasakal, bir
konuşmasında Silahsız Kuvvetler diye
millete seslendiği için, o da bu muhtıradan nasibini aldı. Ne basın özgürlüğünü
kötüye kullanmaları kaldı, ne de..
(Saat 16.18, Cumartesi, şu sırada CNNTürk’te
Fenerlilerle ve bu arada adı Paşa olan fenerli giyinmiş bir köpekle röportaj
var!)
Basın ve kişi olarak Bekir, zaten iktidarın
mengenesine sıkıştırılmış olduğu için, Genelkurmay’ın “muhtıra”sı Başbakan ve
çevresinin medya üzerindeki baskılarını katmerleştirdi!
Sanki, Genelkurmay bilinçli olarak medyaya
saldırması için iktidara pas attı.. Bir kurmay kafanın attığı adımın sonuçlarını
hesaba katar, düşüncesiyle söyleyelim: “sanki”si fazla!
***
Hele hele, bırakın diğer Balyoz vb davalarını,
İlker Başbuğ’un terörist, komuta
ettiği ordunun terör örgütü olduğu suçlaması karşısında en sıradan bir savunma
yapmayan, en küçük bir rahatsızlığı kamu oyuna yansımayan Genelkurmay, bu
açıklamadan da kaçınmalıydı.. Kamuoyu da bilirdi ki, Genelkurmay, artık bildiri
yayınlama dönemini kapattı!
Zaten bugüne kadar yayınladığı bildirilerle
sadece kendine zarar vermişti!!
Genelkurmay ilk kez nihayet kendine zararı dokunmayacak bir muhtıra konusu
buldu! Hatta büyük takdir topladı! Başbakan ve Cemaat hemen Genelkurmay’ın
yanında yer aldı!
Erdoğan, özgür medya ve kalemlere olan kinini,
Bekir’in şahsında “kaleminden pislik
akıyor” sözleriyle dile getirme fırsatı buldu! Öyle ki bütün paşaları da
Bekir’e dava açmaya çağırdı!
Diğerlerini bilmem, ama Genelkurmayın dava
açmasını bekliyorum! Başbakanın bu çağrısını boşta bırakmasınlar!
Yetmedi, Genelkurmay’ın ve Başbakanın açtığı
yoldan diğer medya düşmanları da yürümeye başladı: Mesela, AKP Genel Başkan
Yardımcısı Salih Kapusuz, Antalya İl Başkanlığı'nın siyaset
akademisindeki konuşmasında, ilk “demokrasi ve siyaset” dersini, Balbay’a; Bekir’e, Yılmaz Özdil ve Yazgülü
Aldoğan'a saldırarak verdi: İlk hedefiniz muhalif gazetecileri yoketmek,
ileri!
Dahası, İmamını aştı ve “dili uzun,
ağzından lağım akan birisi daha var, Bekir Coşkun” dedi..
Genelkurmay
muhtırasını izleyen iktidar sahipleri, ülkemizde yeni bir, medyaya saldırı
sınır noktasını daha test etmiş oldu!
O medya ki,
sahtekarlıklarla içeri tıkılan askerleri savunan tek kesim!
***
Bu noktada, Genelkurmay neden böyle bir
muhtıraya kalkıştı, merak edelim şimdi:
a) Ordu’ya karşı dalga dalga saldırılardan
“geride kalan”ları korumanın tek yolu olarak, Erdoğan’a tam uyumu görmüş
olabilirler;
b) “Muhaliflerden şikayet” ederek, bu
sadakatlerini anımsatıyo, muhalefetin
kendilerine sataşmasını istiyor ve böylece “loyalitesini” gündemde tutmak
istiyor olabilir! Bu yazıyla onlara yardımcı oluyorum!
c) İlker
Başbuğ, gazetemizde yayımlanan mektubunda, bugünkü Genelkurmay’ın
kendisinin ve ordunun teröristlikte suçlanmasına sessiz kalmasını
eleştirmişti..
Acaba diyorum, bu “muhtıra” Başbuğ’u da
kapsıyor mu?!
Sadece şunu hatırlatırım:
Konuşmayın artık..
Konuştukça herşeyi berbat ettiniz…
Bırakın da artık halk konuşsun..
-- 13 Mayıs 2012 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
orhan bey yazdıklarınız ve tesbitleriniz çok doğru ancak nacizane bir ekleme yapmak istiyorum, Harp Akademilerinde subaylara Başbakanı ayakta alkışlatıp yüksek zamı alıp emrindeki Assubaylara muhtıra vermesine ne diyeceksiniz...
YanıtlaSil