Uğur
Mumcu 19 yıl önce bugün vuruldu.
Tanrım, ömrümden 19 yıl alınmış gibi duyumsuyorum, çünkü olay üzerindeki karanlık perde sürüyor.. O
gün bir kabus gibiydi! Kendimi sahillere atmıştım; ne bir insan sesi, bağırışı,
kımıltısı; ne de bir insan varlığına ilişkin bir şey görmek ve duymak
istiyordum. Bu duygu, o dönemde yaşadığımız bütün alçaklıklar süreci içinde
yoklayıp durmuştu beynimi-bedenimi, ama hiç bu kadar güçlü bir biçimde gelip
yüreğime oturmamıştı...
Kendi varlığıma bile tahammülüm yoktu!
Sadece dağlar olsun, kuşlar, böcekler olsun, deniz ay olsun.. gökyüzü, güneş,
bulutlar, yağmur olsun ve yağmur durmadan yağsın istiyordum.. Sadece,
insanoğlunun dışındaki varoluşların içinde eriyip yokolmak duygusu...
***
19 yıldan bugüne Türkiye bir milim ilerlemedi.. İlerlemek denen
kavramı, maddi refahla, gökdelenlerle, AVM’ler ve tüketim çılgınlığıyla,
köprüler ve yollarla ölçmek gibi bir hastalığınız varsa... Yolunuz açık olsun..
Cehennem orada!
İlerleme/gelişmeyi düşünce özgürlüğü ile,
insan hak ve özgürlükleri ile, hukukun üstünlüğü -tarafsızlığı ve bağımsızlığı
ile, basın özgürlüğü ile, özgür insanları varedecek toplumsal koşullarla
ölçeceksiniz...
İktidarın despotlukları gerilemedir,
iktidarın ülkede bütün güçleri elinde / emrinde toplama girişimleri gerilemenin
de gerilemesidir... Gericiliğin de
gericiliği, der gibi..
Bu açıdan, hukuk, demokrasi, başka
düşüncelere ve senden olmayanlara saygı, medya özgürlüğü gibi gerçek değerler
açısından baktığımızda, ülkemizde ilerleme kavramını bir kenara bırakacaksınız.
***
Uğur Mumcu, yurtsever, hukuksever bir
insan; meraklı mı meraklı; araştırmacı gazeteciliğin adıydı. Ayrıca yaman bir
tartışmacıydı!
Bu gazetecilik, siyasi iktidarların ve
yönettikleri devlet adındaki yapının bütün yolsuzluklarını, keyfiliklerini,
hukuk tanımazlıklarını, ilkelliklerini, yasa çiğnemelerini didikleyen
gazetecilik türüdür. Bu bakımdan zordur; yolu engellerle, dikenlerle,
tehditlerle doludur.
Uğur Mumcu gazeteciliği, bugün tutuklu
gazeteci arkadaşlarımızın sayısına, tutuklanma gerekçelerine, yasaklanan
kitaplara, medya üzerindeki siyasi iktidar baskılarına ve Hrant Dink davasında
dönen dolaplara bakacak olursanız, çukurun dibine itilmiştir. Başını kaldıran
sopayı yiyor: Otur aşağı!
Araştırmacı gazetecilik, bugün hem namlunun hedefinde, hem de terör örgütü kumpasının ağında! Örneğin
Nedim Şener! Neden orada! Devlet ve
siyasi kişilerin karıştığı olayları araştıran bir dizi kitabının yanısıra, Dink
davasının soruşturulmasında yaşananları ortaya koyan kitabı yazdı ve içeride! Odatv neden tutuklu! Devlet içinde
cemaat örgütlenmesini yazarken çarmıha gerilen Ahmet Şık!?
Affedersiniz, sağcıymış, emniyete
müdürüymüş.. Boşverin bunları: Hanefi
Avcı, yazdığı ve cemaat örgütlenmesini ifşa ettiği kitabı için orada değil
mi! Üstelik aşırı solcu kumpasının içine sokuldu!
Balbay, Ulusal Kanal,
Aydınlık çalışanları neden içerideler? Ya KCK kapsamında soruşturulan ve
tutuklanan gazeteciler?
Büyük patronlar, iktidar korkularından, iktidar için daha hijyenik bir
ortam yaratmak için, iktidarın hıııııı dediği veya diyebileceği, programlarında
iktidarı eleştiren sözler söylenen gazetecileri kapılarının önlerine
koymuyorlar mı? Ece Temelkuran neden
kovuldu? Haluk Şahin neden
yaz(a)mıyor? Ve daha bir sürü insan...
Tabii bütün bunların yanında kovulan başka bir kişi daha var, adı
anılmayan: Emre Kongar! Programı
kaldırdılar, Emre’ye yolu gösterdiler, ama Mehmet’e ise iki program
yaptırıyorlar!
***
Türkiye, 50 yıllık medya tarihinin
belki de en karanlık dönemini yaşıyor!
Medya, patronları ve genel yayın yönetmenleri.. Hiç iyi bir sınav
vermiyor!
Şüphesiz, bu ortamda direnenleri, gazetecilik yapmaya çalışanları
burada selamlıyorum!
Herşeye rağmen, gazeteci ve medya yöneticisi olarak, baskıları ve
sınırları zorlayan bir karakterde olmak zorunda herkes! Eğer değillerse, medya
üzerindeki karanlığa ve baskılara hizmet ederler sadece!
Baskı döneminde demokrasiye ve özgürlüğe ne hizmet
ettin, sorusuna verilecek yanıtı olmayanlar, daha sonra, bunun utancıyla
yaşarlar.
***
Gazetecilik güme gitmiş durumda, biz ise kalkmış araştırmacı
gazeteciler içeride diyoruz!
Uğur Mumcu’ya borcumuzu nasıl ve ne zaman ödeyeceğiz?!
-- 24 Ocak 2012 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Kiminin ölüsü bile korkutur vatan hainlerini...
YanıtlaSilBu yıl da uğurlar olsun keskin, mert kalem...
Uğur Mumcu, keskin kalem 19 yıl önce vuruldu galiba?
YanıtlaSil