ULUSLARARASI BİLİMSEL YAYIN ORGANLARI TÜBA'YI AKADEMİ OLMAKTAN ÇIKARTAN KARARI NEDENİYLE, HÜKÜMETİ TOPA
TUTUYORLAR...
Dünyanın en
saygın bir kaç bilim dergisinden biri olan Nature, 7 Eylül tarihli editoryal
yazısında, hükümetin TÜBA ile ilgili çıkarttığı kararnameyi tam bir hükümet darbesi
olarak nitelendiriyor. Makale, dünyanın dört bir yanındaki bilim insanlarını
Türk hükümetinin akademik özerkliği ortadan kaldırma çabalarına karşı TÜBA’nın
yanında yer almaya davet ederken, genel olarak herkesin bu girişimi demokrasi
karşıtı bir tehdit olarak görmeleri gerektiğini söylüyor.
Nature’daki makale, 27 Ağustos tarihinde hükümetin
çıkarttığı kanun hükmünde kararname ile Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA)
yönetişiminde köklü bir değişiklik yapıldığını ve bunun sonucunda TÜBA’nın
bundan böyle akademi niteliğini yitirdiğini belirtiyor.
Yazıda şu özetle şu noktalara değiniliyor…
“Hükümetin TÜBA darbesi Türk bilim insanları
tarafından büyük bir şaşkınlıkla karşılandı. Bu, aslında Türk toplumu için
tehlike çanlarının çalmaya başladığının bir işareti. Recep Tayyip Erdoğan
Hükümeti bir dizi kararname ile mecliste görüşülmeden pek çok sektörü kontrol
almaya çalışıyor. Örneğin son birkaç haftadır aralarında mali piyasaları
düzenleme enstitülerinin ve medya denetleme kurullarının da olduğu on kadar denetleme
kurumu, daha önce bağımsız olarak sürdürdükleri çalışmalarını artık doğrudan
hükümetin denetimi altında yürütecekler.
Bunlardan biri de koruma altına alınması gereken bölgeleri belirleyen Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulu.
ÖNCE TÜBİTAK KAYBEDİLDİ…
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
(TÜBİTAK), daha önceden hükümete yakın bir duruş sergiliyordu. Şimdi
aralarındaki ilişki daha da güçlendi ve kurumsallaştı. Cumhurbaşkanı, Başbakan
ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı’ndan oluşan triumvirlik TÜBİTAK’ın karar
merci olan bilimsel kurulunun bazı üyelerini atayabilecek, başkanını ve iki
başkan yardımcısını aday gösterebilecek. Bu arada triumvirlik hiç zaman
kaybetmiyor; 30 Ağustos tarihinde Ankara’daki TOBB Üniversitesi Rektörü elektrik
mühendisi Yücel Altunbaşak’ı
TÜBİTAK’ın eski başkanının yerine atadı. Hükümet ayrıca diğen yönetim kurulu
üyelerinin seçiminde de söz sahibi olacak.
En azından TÜBİTAK bir devlet kurumu. Hükümetin
TÜBA’yı ele geçirme çabaları çok daha ciddi bir gelişme. 1993 yılında
başbakanın himayesinde özerk bir kurum olarak kurulan
TÜBA, yaklaşık 82 tam üyeye (toplam üye sayısı 140)
sahip ve akademilerin yapması gereken her şeyi yapıyor. Örneğin hükümete
bilimsel konularda danışmanlık yapıyor, raporlar yayınlıyor, burslar ve ödüller
veriyor. TÜBA ayrıca InterAcademy Panel, ALLEA (Avrupa akademileri birliği) ve
Asya Bilimler Akademileri Birliği’ne (AASA) gibi uluslararası örgütlerin de
faaliyetlerine katılıyor.
DARBE ÖNCESİ ÇALIŞMALAR
Haziran ayında çıkartılan bir kararname ile TÜBA
Bilim. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlandı. Son kararname ile üye sayısı
150’ye yükseltildi. Bunların üçte biri hükümet tarafından, üçte biri de YÖK
tarafından atanacak. Kaldı ki YÖK üyelerinin çoğu da hükümet veya Cumhurbaşkanı
tarafından atanıyor.
Söz konusu kararname ayrıca TÜBA’nın bir dizi temel
araştırma enstitüsü yaratmasını öngörüyor. Bunun ne anlama geldiği şu anda net
değil, çünkü bu enstitüler için herhangi bir bütçe belirtilmediği gibi
hükümetin son günlerde üniversiteler dışındaki tek temel araştırma enstitüsü
olan Feza Gürsey Enstitüsü’nü de kapatmış olduğu akıllarda (Bknz Nature 477,
33; 2011). Eğer temel araştırma enstitüleri kurma niyetleri gerçekten samimi
ise, bu hükümetin uygulamalı araştırmaları destekleme yaklaşımlarını bir ölçüde
dengeleyebilir. Ancak akademi bunlar için uygun bir yer değil. Bir Sovyet
modeli olan Enstitüleri ulusal akademilere bağlama yaklaşımının yanlış olduğu
anlaşıldığı için Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıkan ülkelerde bu iki
birim birbirinden kesin olarak ayrıldı.
BÜYÜK HATA
Hükümet TÜBA üyeliğine müdahale etmekle çok büyük
bir hata yaptı. Demokratik ülkelerin tümü, bağımsız bir bilimsel yapı için
bağımsız bir akademiye ihtiyaç duyar. Bu durumda bu hükümetin uzman
tavsiyelerine hiç saygısı olmadığı anlaşılıyor. Bu kararnameyi çıkartırken
bilim toplumunun (siyasi muhalefetin de görüşleri alınmadan) görüşlerini
almamış olması bir ilk değil (Bknz Nature 464, 478; 2010). Geçen yıl
genetiğiyle oynanmış organizmaların kullanımını düzenleyen kararnamenin de
hazırlanmasında uzmanlara danışılmamış ve sonucunda moleküler biyoloji
araştırmalarının aksamasına yol açmıştı (Bu arada bilim insanları yasayı
görmezden gelerek çalışmalarına devam ediyor).
ULUSLARARASI DESTEK ŞART
Akademi şimdi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile
görüşerek kararnamenin iptali için çalışacak. Dünyanın dört bir yanındaki
akademiler de Gül’e bu konuda yazmalılar. TÜBA üyeleri bu yaklaşımın da
başarısızlıkla sonuçlanması durumunda hükümetin ilk atamayı yaptığı anda istifa
edeceklerini söylüyor. Bunu yapmakta da yerden göğe hakları var. Bu noktada,
uluslararası akademi kuruluşları, özerklik ve bilimsel liyakate dayanmayan
üyelik kriterlerine uymadığı için resmi olarak TÜBA’yı tanımadıklarını
bildirmelidir.
Dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları buna
tepki göstermelidir. Tek bir akademinin kaderi, dünya sahnesinde önemsiz gibi
görünse de, dünya politikasının kilit noktası konumundaki bir ülkedeki anti
demokratik uygulamalara örnek oluşturması açısından önemli. Bu zoraki ele geçirmeye
karşı direnmek şarttır..
(İngilizce’den özetleyen Reyhan Oksay, Cumhuriyet, 8
Eylül 2011)
Bugün Cumhuriyet Gazetesi'nde güzel bir yazı vardı
YanıtlaSilhocam.
Dostlukla..