obursali@cumhuriyet.com.tr
Karanlıklar çağı eninde sonunda sona erecek
1990’lar Uğur Mumcu’nun, Ahmet Taner Kışlalı’nın, Bahriye Üçok’un, Turan Dursun’un, Muammer Aksoy ve daha bir dizi seçkin aydının öldürüldükleri, Sivas gibi kitlesel katliamların gerçekleştirildiği karanlık bir on yıldı. Yüzlerce insan da doğuda kaçırılıp öldürüldü... Faili meçhul cinayetler tepe yaptı. Ama Uğur Mumcu gününde konumuz gazetecilere ve aydınlara yönelik suikastlar.
Uğur Mumcu öldürüleli 30 yıl olmuş, inanasım gelmiyor, hâlâ dün yaşamışız gibi canlı. 1990’da Çetin Emeç öldürüldü, büyük gazeteciydi. Bir katliam zinciri örülmüş, Türkiye bir karanlık zincire vurulmuştu. Cinayetler durmadı: Turan Dursun, Bahriye Uçok, Muammer Aksoy... Sivas yangını... Bir karanlıklar çağına aydınlarımız kurban edildi.
GELECEĞİ HABER VERDİ
Uğur Mumcu, araştırmacı yazar ve gazeteciliğiyle; cesur, yurtsever, laik-solcu kişiliğiyle; ses getiren araştırmalarıyla, dönemin siyasi ve hukuki alçaklıklarını hallaç pamuğu gibi attı.
Mumcu, yaşarken ve yazarken geleceği haber veriyordu.
Niçin? Daha güzel bir ülke için... Demokrasi, saydamlık, hukuk, insan hakları, adalet ve daha mutlu bir halk ve toplum için.
Uğur Mumcu’lar çoğaldığı sürece, Türkiye, hukuk, saydamlık, demokrasi, adalet, Cumhuriyet, ekonomi gelişecekti.
Ama Uğur Mumcu’lar yok edildiği sürece de Türkiye karanlıklar çağını yaşamaya devam edecekti.
DÜZEN DEĞİŞMEDİ
Ülke ve toplum üzerinde karanlık ağlar ören bu düzen değişmedi.
1980’lerin, 1990’ların medyayı susturma karartma AKP döneminde bu kez genel bir susturma politikası ile, toplumun yarattığı zenginliklerini talan etme-peşkeş çekme, yasayı ve anayasayı çiğneme politikaları ile sürüyor.
Özgür gazetecilik 15 yıldır büyük baskı altında. İktidar gazeteciliği medyayı esir alıyor, satın alıyor, içeri atıyor, korkutuyor, ağır hapis cezaları ile tehdit ediyor.
Geçmişte yaşanan büyük felaketler, toplumun ekonomik ve demokratik ayağa kalkmasını mümkün kılmadığı için, 2003’ten beri iktidarda olan AKP, geçmişin ağır felaketi üzerine büyük bir baskı rejimini oturttu.
Önümüzdeki dört ayda neler yaşayacağımızı bilmediğimiz bir süreç içinde, seçimlere gidiyoruz.
İKİ YOL VAR
Ya aydınlığa yürüyeceğiz: İnsan hak ve özgürlükleri, adalet, eşitlik, hukuk, doğa ve çevre, yasa, laiklik, demokrasi, gelişme, güzellik, estetik, çağdaşlık, bilim-teknoloji-sanat hepsini çoğaltacağız, üreteceğiz...
Ya da karanlıkta çakılı kalacağız: Toplumu bölen, dışlayan ne varsa daha çok devreye girecek, kadınların, çocukların, yoksulların giderek daha çok ezildikleri daha ağır bir din siyasetinin ve devletinin cenderesine gireceğiz..
Özgürlükler daha çok boğulacak. Daha keyfi ve yasasız ve anayasasız ülkede yaşayacağız. Uğur Mumcu’lar daha çok baskı altına alınacak. Eleştiriler boğulacak.
Ama Uğur Mumcu’lar hiçbir zaman ölmeyecek...
Merhaba Uğur Mumcu.. yaşadıkça yaşatacağız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder