Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

14 Şubat 2023 Salı

Depremmmm: Geliyor gelecek olan çığlıkları ve sağır siyasi kulaklar

 obursali@cumhuriyet.com.tr

Geliyor gelecek olan çığlıkları ve sağır siyasi kulaklar

09 Şubat 2023 Perşembe


Söze nereden gireceğimi bilemiyorum. Yıkıntılar altındaki canlardan ve dışarıdaki yakınlarından yükselen çığlıklar altında gece gündüz adeta karabasanlar içinde ter dökmemek mümkün değil. “Baba üşüyorum, ellerim beyazladı, anneanneme, eve gitmek istiyorum” diye ağlayarak seslenen bebe, bu ülkeyi yöneten ve yönetecek siyasetçinin ne yapması gerektiğini bugüne kadar tüm sağır kulaklara sıcak kurşun gibi döküyordu. 

Bunu anlayacak beyin, kafa, yürek, irade, insan ve yurt sevgisi var mı, olabilir mi yöneten ve yöneteceklerde, bilmiyorum.

Umudum yok. Bugüne kadar hiçbiri, bu ülkenin insanı olduğunu göstermedi. Kim bunlar? Nereden seçildiler, nasıl o koltuklara on yıllarca oturdular, oturup kalktılar, yeniden oturdular, yeniden ve yeniden kalkacaklar ve oturacaklar, bilmiyorum.

Hepsi sanki bu ülkeye kötülük etmek, insan, moral, maddi ve manevi olarak çökertmek amacıyla bilinmeyen düşmanlar tarafından getirilmişler gibi. 

İşte üzerinden çok zor gelinebilecek bir büyük felaket daha yaşıyoruz.  

SAĞIR MISINIZ, YOKSA KÖR MÜ?

Az kalsın tüm İstanbul’u çökertenin kıyısında gerçekleşen ama 17 bin 480 cana, yüz milyarlarca ekonomik kayba, milyonlarca psikolojik travmayla sakat yaşama mal olan Gölcük depremi bu ülkede yaşanmamış gibi.

Daha yakın eskiyi saymıyorum (1970 Kütahya, 1086 ölü; 1971 Bingöl, 878 ölü; 1975 Lice, 2085 ölü; 1976 Muradiye Van, 3840 ölü; 1983 Erzurum-Kars 1155 ölü; 1992 Erzincan, 653 ölü; 2011 Van, 644 ölü..)

Yöneten siyasetin, bugünkü dahil, en iyi bildiği cenaze namazı kılmak, kaderdir ve yaraları sararız, demek. Şimdiki ise baktık ya sabrettiniz, sabredin geçecek, hesaplarınıza şimdilik 10’ar bin lira gönderiyoruz, dedi. Çevresinde halktan çok koruma ordusu, parti ile hükümet ve onların korumaları vardı.

Hatay Büyükşehir Belediye başkanı kısa süre önce, depreme savunmasısız, Ankara taleplerimize yanıt vermiyor, diyor. Kentin yeniden inşa edileceği büyük bir yer istiyor. Kulak sağır.

BOŞ KUBBEDE ACI YANKILAR

Bugün 10 kenti kasıp kavuran felaketi bildiren, planlama, önlemler isteyen ve program sunan bilim insanlarının yıllardır süren, geliyor gelecek olan çığlıkları gök kubbede boş ama trajik ve acı seda olarak yankılanıyor ve gerçekleşiyor.

1999 Ağustosu’ndan bu yana İstanbul’un beklenen deprem felaketinden kurtarılması, hazır hale getirilmesi için, her yıl, her ay durmadan tamtamlar çalınıyor. Binlerce rapor hazırlanıyor. Zeminler inceleniyor, evler saptanıyor, 5 bin yassı kadayıf olacak evler derhal yıkılmalı deniyor. 

Yapılan, deprem alanlarının da inşaatlara açılması, afetlere karşı hazırlık yapacak mahalle örgütlerinin ortadan kaldırılması, kentsel dönüşüm adı altında, hali vakti yerinde olanlara yönelik bina yenilenmesinin teşvik edilmesi... Binalar yıkılıyor “kentsel dönüşüm alanı” uyduruk levhaları asılıyor. Bir de şunu yapıyor iktidar sahipleri, çeşitli mahallelerde, mesela Tozkoparan’da aileleri sokağa atıp evlerini zorla yıkıyor.

23 yıldır, okul, hastane, devlet kurumları, köprü, ana yollar gibi bir felakette acil ayakta kalması gereken yapılar için çalışmalar karınca usulü gidiyor.

YIKIL, ÖL, SONRASINA BAKARIZ

1999’dan beri neredeyse hepsinde ülkeyi yöneten iktidar herhangi bir kenti, bölgeyi depreme karşı hazır hale getirdi mi? Hayır, yıkıl, öl, sonrasına bakarız, politikası.

Çünkü depremin ne zaman olacağı belli değil, yapılacak her şeyi kendi iktidarları için boşa harcanmış olarak görüyor. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle. 

Şimdiki ve gelecek iktidarın bir numaralı konusu, yer altında “Baba üşüyorum” diyen bebeğin ve anaların babaların çocuklarım içeride kaldı çığlıklarını yedi kat göğe salmalarına fırsat vermemektir.

Ülkeye en büyük kötülük yapılıyor, insanlara, bu fedakâr yüreği yanan millete en büyük kötülük yapılıyor.

Can güvenliğini sağlamak iktidarların başlıca görevi işi değilse, niçin varsınız, sadece çıkarlarınızı mı yöneteceksiniz, batsın iktidarlarınız, batsın partileriniz, batsın siyasi sistemleriniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder