Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

1 Mart 2022 Salı

‘Dehşetengiz! Sonuçları feci olacak karar’

obursali@cumhuriyet.com.trSon Yazısı / Tüm Yazıları

‘Dehşetengiz! Sonuçları feci olacak karar’

17 Şubat 2022 Perşembe


Bunu ben değil, bir YÖK yetkilisi söylüyor. Bu kadar hissiyatıma tercüman olamazdı bu sözler. YÖK’ün yeni başkanının üniversite giriş sınavlarında barajları kaldırmasının, ülkemiz için yol açacağı kötü sonuçları anlatıyor.

“Düşünün” diyor YÖK yetkilisi, “İlk sınavda 3 soru cevapladınız ve bu 3 sorudan 2 yanlış yaptınız ve bir doğru bildinizse üniversiteye giriyorsunuz, yani yarım puanla üniversiteli olma şansı elde ediyorsunuz. Olacak şey değil, bunun ülkenin yakın geleceğinde yol açacağı niteliksizliğin vereceği zararın haddi hesabı olmayacak. Üniversitelere niteliksiz, asla üniversiteye girmemesi gereken, biraz abartarak söylersek, adını soyadını ancak doğru dürüst yazabilen gençler dolacak”.

Eh dedim YÖK yetkilisi de bunları söylüyorsa bizim yönelttiğimiz eleştiriler çok hafif kaldı. Demek YÖK Başkanlığı’na oturan zat ve bu kararı almasına yardımcı olanlar dışında, oralarda bulunan yurtsever yetkililer arasında gelecek açısından geniş bir rahatsızlık var.

Ekliyor: “Üniversitede kontenjanları da artıracaklar, başta vakıf üniversiteleri olmak üzere. Şimdi düşünün, girdikleri testlerden aldıkları 2-3 doğru cevapla üniversiteye girecek yüz binler, 

a) eğitimin niteliğini tüm üniversitelerde hızla aşağı çekecekleri gibi, 

b) zaten var olan üniversitelerdeki eşitsizliği de doruk noktalarına tırmandıracaklar...”

Ayrıca bir de bunların devleti işleten kurumlara girdiğini düşünün. 

İYİ ÖĞRENCİLERE CEZA SİSTEMİ

Nasıl yani diye açmasını istiyorum.

“Mesela vakıf üniversitelerine bursla alınan, parasız okuyan çalışkan ve bilgili öğrencilerle buralara doluşan niteliksiz öğrenciler aynı sınıfta dersleri görecekler. Genellikle hoca ders verirken sınıftaki düzeyi dikkate alır ve hepsinin izleyebilmesi için bir ders düzeyi tutturur. Şimdi bu düzeyi, çoğunluğu oluşturacak en alt seviyedeki öğrencileri dikkate alarak kararlaştıracak. Bu hem hocanın vereceği eğitim seviyesini düşürecek hem de daha yüksek düzeydeki öğrencileri alt düzeydeki öğrenciler düzeyine indirecek. Sonuç niteliksiz bir eğitim ve mezuniyettir. Vakıf üniversitelerinden birçoğunun yöneticisi bundan memnun. Bütün boş bölümleri dolduracaklar ama ülke açısından sonuç feci olacak..”

İyi öğrencileri cezalandıracak bir sisteme dönüldü!

Peki, devlet üniversiteleri, diye soruyorum.

“Benzer bir durumla karşılaşacağız, özellikle Anadolu’da yeni kurulmuş üniversiteler açısından, eğitimin düzeyi hızla düşecek.”

DİPLOMALAR EŞDEĞER!

Ve tabii ülkemizi üniversiteyi bitirmiş, elinden fazla bir iş gelmeyen sıradan üniversite mezunları dolduracak. 

“Evet” diyor ve sormadan ekliyor:

“Devlet için tüm üniversite diplomaları eşit değerdedir. Dolayısıyla devlet hizmetine girecekler arasında büyük bir nitelik düşüşü yaşanacak. Üniversitelerde kalite düşeceği için yetenekler arasında kaçış artarak sürecek çünkü kendisi için arzu ettiği ve geleceğini inşa edeceği iyi eğitimi başka ülkelerde aramayı sürdürecek.”

Devlet içinde büyükelçi, kaymakam, bürokrat vb. olmak için diplomalar arasında bir ayrım var mı? Yok!

Bugün üniversitelere baraj puanlarıyla giren öğrencilerden çoğu, belki de hiçbiri, şimdi barajsız bir şekilde üniversitesine girecek öğrencileri istemiyor. Üniversiteye giremeyenlere tüm kapıları açan, barajlı sistemde üniversiteye giremeyen ve giremeyecek nitelikteki, baraja takılan 760 bin kişiden belki “200 bin kişiye kapıları açan, onlara avantaj sağlayan ama 8 milyonluk bir üniversite kitlesinin aleyhine alınmış bir karar söz konusu”.

“Düşünün” diyor YÖK yetkilisi, “Yabancı dil testini dışarıda tutarsak 280 sorudan 3-4 net doğru cevapla formasyon aldıktan sonra matematik öğretmeni oluyorsunuz. Bu kadar zayıf bir matematik öğretmeninin öğrencilere ne öğretmesini beklersiniz? Dolayısıyla üniversite öncesi eğitimin kalitesini de olumsuz etkileyecek bir durum yaratıyorsunuz”.

Başka bir noktaya daha dikkat çekiyor: “DGS, yani Dikey Geçiş Sistemi’nin işleyişi amacından çıkacak, 2 yıllık programlara eksi puanlarla giren öğrenciler hukuk ve mühendislikler dahil her yere girme şansı elde edecek.”

Yani üniversite sistemi, kapısı her yana açılan bir Nasreddin Hoca türbesine dönüyor.

YERELLEŞME VE CUMHURBAŞKANI

Başka bir büyük tehlikeye daha işaret ediyor yetkili: “Üniversiteler büyük ölçüde yerelleşecek.” Şunu demek istiyor: Doğu ve Güneydoğu’da mesela üniversiteye girecekler, daha çok o bölgedeki öğrenciler olacak. Oysa o bölgelerin tüm iyi öğrencileri, en iyi üniversitelerde de okuma şansı elde edebilmeli.

İyi çocukların en iyi yerlerde okumasını sağlayacak bir sistem kurgusu gerekirken... Tersi yapılıyor.

Geliştirilmeye çalışılan meslek okullarını da olumsuz etkileyecek bir süreç doğacak. 

Soruyorum. Peki, Cumhurbaşkanı tüm bunlardan bihaber mi onayladı?

“Sonuçlarının kendisine anlatıldığını sanmıyorum. Nasıl bir kurgu ile aldığınız kararı sunduğunuz şekil önemli. Bahsettiğim yönleri es geçer, ‘Bakın büyük alkış alacağız ailelerden’ derseniz, onayını alabilirsiniz. Üstelik dış konularda çok sıkışık bir dönemde gelip dayatırsanız...”

‘4+4+4+4’

Son cümlesi bu oldu. Artık üniversite eğitiminin de ilk ve ortaöğretime eklenen bir dördüncü halkaya dönüştüğünü ima ederek.

Kendisine acaba, üniversitelerin niteliğini artırmak için bu kadar karar alan eski Başkan Yekta Saraç ne düşünüyor, diye soruyorum.

“Bütün bu kararların, üniversitede kaliteyi tüm iyileştirme çabalarını çöpe attığını görmüyor musunuz. Kalite için barajları yükselten ve tıp ve hukuk gibi bazı branşlara başarı sıralaması getiren önceki başkan Saraç’ın kendisi, bunu onaylaması mümkün mü” diye yanıt veriyor.

Evet, galiba bu yeni süreç Saraç’ın görevden alınmasını gerektiriyordu, diye düşünüyorum.

Niteliksiz çoğunluk, nitelikli azınlığı silip süpürecek, diyorum ama ekliyor: “YÖK Kalite Kurulu’nun önceki dönemdeki çoğulcu yapısı da değiştirildi ve evet deyicilerden oluşturuldu.”

Yazık bu ülkeye! YÖK dehşet bir tablo oluşturdu ülke için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder