18 Temmuz 2019 Perşembe / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Neyse, bu
üçüncü yazıyla 15 Temmuz 2019 perdesini şimdilik kapatalım. Çünkü çoy konu var
tartışacak ve yorumlanacak, ama 15 Temmuz daha da önemli olacağa benziyor,
çünkü bilinen AKP’li tarafından atıldığı ileri sürülen sonra yalanlanan,
“Onların 29 Ekimi varsa bizim de 15 Temmuzumuz var” bakışı bir iktidar ruhunu
yansıtıyor! Ayrıca önüne gelen herkesi Fetöcülükle bir iktidar yapısı varken...
AKP
politikacı ve yandaşları “siyasi ayak” denince tüyleri diken diken oluyor.
Çünkü siyasi ayak’tan kasıt FETÖ’cülerin
bu darbeyi gerçekleştirecek noktaya gelmelerinde hangi politikacıların,
politikaların, programların dolaylı - dolaysız destekleri söz konusu, bunu
araştırmaktır..
“F.G. hepimizin hocası”
Yoksa
Cumhurbaşkanlığı ve hükümet içinde 15 Temmuz darbesini fiilen destekleyen kimse
var mı, diye soran yok!
Bu güce de
nasıl ulaştılar, temel sorudur. FETÖ saldırılarının bir numaralı hedefi
Cumhurbaşkanı, kendi dönemlerinde FETÖ’nün bu kadar büyük güç kazandığını
söyleme cesaretini gösteriyor; “ne istediler de vermedik” de yine cesur bir
itiraftır...
Darbeye kalkışabilecek büyük gücü nasıl ulaştılar meselesini tartışmayacaksak, bu konu
soruşturulmayacaksa, Türkiye’nin ve siyasetin geçmişten öğreneceği hiç bir şey
yoktur. Çok bilmiş bazıları “unutalım..” diyor. Yani toplumun siyasetin
belleğin silelim. Her şey durmadan sıfırdan başlasın.
Bu kadar
ucube ve olmayacak bir şeyi isteme cahiliyetini nasıl gösterebiliyorlar, hayret
bir şey..
Yollarını açanlar önemli
Siyasi ayak
soruşturması, FETÖ’cü güçlerin darbe girişimine kadar aldıkları büyük siyasi
destekleri arar.
“Hocaefendi bir deniz feneri gibi yolumuzu
aydınlatıyor..” (Arınç), “Fetullah
Gülen her zaman tertemiz kalmıştır, onunla iftihar ediyoruz.” (Recep Akdağ)
gibi, Erdoğan ve Gül (Fetullah Gül
hepimizin hocasıdır, çok değerli bir bilim adamıdır) dahil, Arınç’tan tutun
daha nice AKP ileri gelenlerinin Gülencileri nasıl koruyup kolladıkları, üzerlerine
kanat germeleri salt “aldatıldık” lafıyla geçiştirilecek bir durum değil..
Çünkü ortada
251 şehit ve yüzlerce yaralı, mahvedilmiş bir ordu, yok edilmiş hayatlar,
travma geçirmiş bir ülke ve toplum, darbe girişiminin arkasına geçerek
Türkiye’yi kendilerine göre tasarlamaya kalkışan dış güçler var.
Bu nedenle
Türkiye, 17 yılda askeri darbeye kalkışacak kadar güçlenmelerine hangi
politikalar ve politikacılar hizmet etti, sorusunu sormaya mecburdur. O dönemin
baş aktörlerinden Arınç, yine muteber bir koltukta oturuyor. Oysa..
Devlette yayılma
Ülkeyi
yönetenler FETÖ’ye destek çıkarken, devletin, ekonominin, toplumun
kapılarını da sonuna kadar açıyorlardı çünkü. Sorumluluktan kaçamazlar. FETÖ’cülerin
devletin her kesimine yerleşmeleri için büyük bir program yürürlükteydi.
Üniversitelere,
devlet kurumlarına, bakanlıklara alınacak insanları seçecek sınvları insan yerleştirme sınavları FETÖcülerin elindeydi. TÜBİTAK vb tamamen FETÖ’cülere teslim edilmişti. Yaptıkları sahtekarlıklar medyada
yer alırken, AKP iktidarının kılı bile kımıldamıyordu.
Oysa Devlet
ve toplumun her kesimi, AKP döneminde, siyasi destekle FETÖ’nün en büyük
saldırısına, tecavüzüne uğruyordu.
Devleti ele geçirmede iki dönem
Devleti ele
geçirme konusunda FETÖ’yü iki döneme ayırmak gerekir.
İlk dönem, tamamen
gizli ve sızma, “Devletin kılcal damarlarına girme” dönemiydi. Bunu başarılı
bir şekilde gerçekleştirdiler.
Diyelim ki,
bu dönemde AKP’nin pek dahli yoktu. İktidara geldikten bir süre sonra, devlet kurumlarına yerleşmiş FETÖ kadrolarını buldular önlerinde.
FETÖ, tüm
siyasi partiler, liderleri (Ecevit
dahil!) hatta Kenan Evren gibilerin
döneminde ve izleyen zamanlarda önde gelen komutanlarla iyi geçinerek, bir
koruma kalkanı ardından devlete yayıldılar. Bu dönemin politikasını Çatışmanın
Anatomisi’nde özgün bir inceleme ile anlattım (çatışma yok, işbirliği yap,
kendini sevdir, önemli siyasi yapıların kanatları altına gir, saldırılara karşı
koruma uygula, yayıl ve ele geçir!)
AKP döneminde güçleri büyüdü
Ama FETÖ’yü
FETÖ yapan ikinci dönemdi, yani AKP dönemi.. Bu dönemde pek çok açık pozisyonda
gizlilik kalktı, yarı gizliliğe geçildi. Ama özellikle Ordu’da ise son derece gizlilik
sürdü.
Çünkü Ordu
içindeki örgütlenmeleri, en büyük güçleriydi, tayin edici ve en son hamle olarak
kullanılacak... Ordu içinde darbe yapabilecek pozisyona da bu dönemde geldiler.
Burada
sadece AKP’nin değil, aydın diye ülkeye kakalananların kullanışlı aptallar
olarak rolleri birinci derecede önemli.
Siyasi ayak,
AKP döneminde darbe yapabilecek güce nasıl ulaştıklarının soruşturulmasıdır.
Arınmak, temizlik için şart.
(17 Temmuz 2017 yazımdan da yararlanarak)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder