5 Kasım Pazartesi, 2018, Bilim ve Siyaset
“Yakında
Şeytan Anabilim Dalı kurarlar..” “Şeytanla sık sık karşılaşıyordum ama ne
yapacağımı bilemiyordum.” “Böyle muhteşem çalışmalara karşın,
ilk 500'de bir üniversitemizin olmaması manidar!” “Üniversite mi Kuran kursu mu..” “Şeytan
bile dini raydan çıkarmak konusunda günümüzün dinci güruhunun eline su dökemez.
Tezin adını ‘Dincilerle mücadele edecek insan eğitimi’ olarak değiştirsek hem
din hem ülke hem de şeytan kurtulur. Zavallı şeytan asli görevini icra edemez
hale geldi.”
Bunlar da
ne demeyin, ‘Şeytanla Mücadele’
üzerine bir doktora tezi üzerine sosyal medyada yapılan kinayeli yorumlardan
bazıları. Doktora
tezinin tam adı şöyle: “Kuran ve Sünnet Rehberliğinde Şeytanla Mücadele
Edecek İnsanın Eğitimi”
Yapıldığı yer: Harran Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı - Din Eğitimi Bilim
Dalı. Prof. Abdullah Özbek
danışmanlığında Mustafa Çoban
tarafından yazılmış.
İki vahim durum
Bakın,
hiç umurumda olmasa bile, böyle bir tez hazırlanamaz demiyorum. Bir felsefe-
din felsefesi bölümünde, felsefe ile ilgisiz bu tür konuların doktora tezlerine
konu edilmesini şüphesiz ki çok yazık bulurum. Bu “bilim” yerlerinde
sıradanlığın da ötesinde konularla uğraşılması, ülkemizde din felsefesinde bile
neden sıfır çekildiğini ve evrensel bir “yorumcu” yetişmediğini izah ediyor
bana.
Daha
vahimi ise şu: Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün
şeytanlarla uğraştığını ve aslında “sosyal bilimler” olmaktan uzaklaştığını ve
din eğitimi meselelerini, aslında nesnel, toplumların gelişmelerine, toplumları
anlamaya, dünyaya ilişkin sorunları “bilim dalı” gibi “bilimsellik”in ana
unsurlarından birine dönüştürdüğünü görüyoruz.
Şüphesiz
ki Cumhurbaşkanı’nın “500 üniversite içinde bir tane üniversitemiz yok”
diyerek aslında üniversitelere yönelttiği suçlamaların perde arkasını soruşturuyoruz.
İndekse konu olan araştırma, bu dünyanın, ekonominin, bilimin, teknolojinin,
toplumun nesnel sorunlarını inceleyen üniversiteleri sıralıyor. Bir gelişmiş
ülkede sosyal bilimler enstitüsünde “şeytan” gibi dinle ilgili tartışmaları
“sosyal bilim” olarak ele alan veya topluma - üniversiteye “yutturan” bir
çalışma bulamazsınız.
Medreseleşme olgusu
Fakat
mesele bu iktidar döneminde üniversite
konseptinin değişiyor olmasıdır öncelikle. Geçen eylül ayında iki yazı
yazmıştım (16 ve 17 Eylül), “Medrese
Osmanlıyı batırdı, şimdi de..” ve “İlahiyat
fakülteleri, medreseler ve bilim nereye?” başlıkları altında. (https://orhanbursali.blogspot.com/2018/09/medrese-osmanly-batrd-simdi-de.html)
Güncel
konu, Diyanet İşleri Başkanı’nın “Üniversiteler
ile medreseler birlikte çalışmalı” demeciydi. Çalışmanın ötesinde,
çalışıyorlar da! Sosyal bilimler bile medreseleşme yolunda. Üniversiteler
modern medreselere dönüştürülüyor yer yer. 2006 yılında üniversitelerde 23
İlahiyat Fakültesi varken, 2014’de 75, 2018’de 105’e çıkartıldı. Buradaki
öğrenci sayısı da 17 bine doğru yol aldı. Diyanetin başı, son 10 yıldaki tüm ilahiyat
fakültelerinin Diyanetin personeli kurdu, derken de, bu medreseleşmeyi
anlatıyordu.
Bunlar
öncelikle devlete tercihli alınıyorlar, şeytan üzerine tezlerin sahipleri de
yakınlarda ekranlarda boy gösterir merak etmeyin.
Eleştiri ciddi mi?
Cumhurbaşkanı’nın
ilk 500’de yokuz diye yakınmasını veya suçlamasını, bu olgular karşısında
nereye koyacağız? Veya “ciddi bir eleştiri” olarak kabul etmemiz mümkün mü?
Cem Say
hoca, Cumartesi günü, Herkese Bilim
Teknoloji’nin düzenlediği ve Tanol
Türkoğlu ile birlikte derinliğini tartıştıkları “Yapay Zeka” kitabı üzerine
konferansta gelen bir soruyu yanıtlarken şöyle demişti: “206 üniversite olduğu
söyleniyor, fakat son 160 tanesinden zerre haberim yok”.
Bu
üniversitelerin çoğu üniversitelerin medreseleştirmenin örnekleri mi yoksa?
Araştırma konusu. Harran’ın rektörü “Cumhurbaşkanına uymak dini olarak farzdır”
biçimindeki sözlerinden sonra pılısını pırtısını toplayıp gitti.
İlk 500’e girmek mi istiyorsunuz. Önce
rektörleri bilimselleştirin. Liyakata göre üniversiteleri yapılandırın.
Sonra, “acaba
15 yıldır ARGE’nin payın yüzde 3’e çıkartacağımızı szöylediğimiz halde neden
yüzde 1’de kalıyoruz” sorusunun yanıtını, tarafsızca araştırtın
(adamlarınıza değil).
“Milli ve
Yerli”den anladığımızın, üniversiteler söz konusu olduğunda, “medreseleşme”
olgusu önümüze çıkıyor...
ABD’de “Yapay Zeka Üniversitesi” kurulurken...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder