Cumhuriyet 11 Kasım Pazar, 2018, Bilim ve Siyaset
AKP’den
önce 10 Kasımlarda sirenler çaldığında köprüde bile, caddelerde sokaklarda
durmayan araçların ve yayaların sayısı hatırı sayılır ölçüde fazlaydı..
Gözlerdim, aval aval insanlar, kimisi kasıtlı olarak, yürür giderdi. AKP
iktidarı döneminin ilk yarısından sonra, bu kez iktidar politikalarının
“ideolojik” yapından kaynaklanan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığının beslediği
ve yönlendirdiği bir seçmen kalabalığı, Ulusal Duruş’u takmamaya
başladı..
Bir
taraftan ülkede “Atatürk sökücülüğü”, “Kurtuluş Savaşı ve Atatürk
Dönemi Sökücülüğü” (söküp atmak, bitirmek, yok saymak, silmek) dört nala
giderken, bir Atatürk – Cumhuriyet Cephesi de inşa ettiler.
Bu
cephe her yıl çığ gibi büyüdü büyüdü büyüdü, Anıtkabir’den Ankara’yı, tüm
ülkeyi kapsayan bir sele dönüştü.
***
Dün de
ülke bu selin içinde aktı. Hepsinin, on milyonların yüzüne tek tek bakın.
Atatürk ile ilgili, ve kimisi ondan yayılanları görecektir ki,
bir
aydınlık,
bir
ışık,
bir
pırıltı,
bir
minnet duygusu,
bir
vicdan borcu,
bir
güçlü dayanak,
bir
gelecek ışığı,
bir
büyük kahraman sevgisi,
bir
gelecek için yeniden varoluş inancı,
bir
yıkılmazlık ruhu,
bir
büyük yiğitlik öyküsüne sahip olmanın mutluluğu,
bir
yeni varoluş ve küllerinden yeniden doğmanın mitolojilere taş çıkartan hakiki masalı,
bir
böyle Adam’ın bu topraklardan çıkmasının gururu...
***
Ve pek
çoğunda, tüm bu ve buna benzer, sayısız çoğaltabileceğimiz, hissettiğimiz, ama
pek çoğunu tarif edemediğimiz, evet orada
ama dile getiremiyorum, dokunamıyorum göremiyorum ama hissedebiliyorum şeklinde
tezahür eden duygu ve düşünce,
bazen
bir damla gözyaşı biçiminde yanaklardan süzülür veya dökülür,
bazen
yüzlerde görülmemiş saflıkta, samimiyette hakiki bir sevinç olarak parlar.. on milyonlarca yüzde bunları görüyorum.
Bizim bu
insanlarımız hakiki insanlar, varlar, çoğalarak artıyorlar.
***
Dünyada
belki de tek bir ülke bulamazsınız ki, ülke, devlet, millet kurucusu liderini
kötülesin, üstelik bu en üst düzeyde bir politika haline gelsin.
Bunu bu
ülkede yaşayan hiç bir vicdan, hiç bir namuslu beyin kabul etmez. Her toplumda
eblehler vardır, nüfusun alt kesimleri, yüzde 3-5 arası; kafası basmaz,
söylenene inanır. Sonrakilerde ise menfaatler konuşur; kimisi çaresizlikten-
yoksulluktan; ama çıkarına göre davranan ve önce kendisini satanlar da çoktur. Onlar
bu iktidarı bile satar!
Kurucuya,
büyük kahramana ihanet politikası, bir “saptırılmış gerçeklik”tir ve yaşaması
mümkün değildir.
Gerçeğin
eninde sonunda güneş gibi ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır, fazla da
gecikmeden.
***
Atatürk
bir ülke, bir millet oluşturmuştur; sanıyorlar ki Ata bunu kendi başına yaptı,
hayır bu büyük öyküyü bu millet kanıyla, canıyla, yarasıyla yazdı.
Türkiye, bu nedenle
bu milletin yapıtıdır. Atatürk bu millete önderlik
etmiş, hep doğru yönlendirmiş ve büyük zaferler kazanmasını sağlamıştır.
Bu
yaşanmış gerçekliği bu milletin yüreğinden kimse söküp atamaz; sökmeye
çalışanlar ise karşılarında sel gibi büyüyen büyük bir ayağa kalkış bulurlar.
Çünkü
burada doğan herkes, varoluşunu Türkiye’nin varoluşuna borçlu olduğunu en
azından hisseder.
Türkiye
yoksa, fertlerin de varoluşu sıfıra yakındır.
***
Hiç
şüphem yok, bu ülkede kötüler, vicdansızlar, namussuzlar azalacak.
İyilik,
güzellik, vicdan, adalet, hakkaniyet, namusluluk çoğalacak ve kazanacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder