13 Mart Salı, 2018 / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Şeker fabrikalarını
yazacaktım; iktidarın kimse çıkartılmayacak, 5 sene satılmayacak, nişasta bazlı şekerin kotası yüzde 5 indirilecek
gibi, satışı topluma kabul ettirebilmek için “şekere bulanmış” önerilerinin toplumu kandırmacalığını... “Zarar
ediyorlar” lafının da boşluğunu..
Ama dünkü yazımdan sonra
“eee
seçimleri boykot etmekten başka çare mi var..” biçiminde görüşler
alınca, bu konu üzerinde durmak daha önemli oldu.
“İktidarı bırakmayız.”
Bazı okurlar, dahası
“Marksist” yazarlar, seçimlerin işlevsizleştirildiği konusunda görüş belirtiyor
ve boykot öneriyor. Dünkü yazım da aslında iktidarın yeni seçim yasa tasarısını
tamamen “ne olursa olsun biz kazanacağız” mantığıyla hazırladığını
gösteriyordu.
Evet, “asla iktidardan
düşmeyeceğiz” kararlılığında olan bir iktidar,
*bu haliyle bile seçim
yasasını tamamen göstermelik kılabilir;
*başkanlık oyları
sayılırken yan masada bekleyen siyasi parti oy pusulalarının tümü
değiştirilebilir;
*binlerce apartmana
yazılacak sahte, ölmüş, olmayan veya çift isimlere oy kullandırılabilir ve
bunları kontrol mümkün olmayabilir;
*yüzbinlerce sandık
mühürsüz oy pusulası, çeşitli şekilde satın alınmış “seçmence” sandığı
attırılabilir (bunu götür, oradakini getir, al paranı)
*OHAL gözetiminde
özellikle köylük bölgelerde ve dahası Kürt bölgelerinde jandarmanın gözetiminde
devlet baskısıyla silme oy kullandırılabilir (Referandum seçiminde yüzlerce
sandıktan çıkan silme evet oyları gibi)...
Mutlaka seçimleri alacağız anlayışının
yapmayacağı yoktur. Önce bunu böyle kabul edelim, şimdi de tartışalım.
Peki ne yapmalı?
Önce iyimser yaklaşalım: Henüz tüm
sandıkları kontrol olasılığının yasal ve pratik olarak varlığını kabul edelim.
Başta CHP olmak üzere tüm muhalefet, sandıklarda oy sayımını, denetimini,
sonuçların kayda geçirilmesini ve sandık tutanaklarını imza altına alabilir.
Bu, YSK adındaki iktidara odağının açıkladığı sandık sonuçlarıyla karşılaştırma
olanağı sağlar.
Fakat oy öncesi
yapılabilecek “sandık damgasız pusula” ve kayıtlı – kayıtsız sahte seçmen
oyları sahtekarlığını engelleyemez.
Eğer sandık sonuçlarını
bu iki sahtekarlık belirleyebilecekse, daha ince çalışmak gerekir. Mesela
apartmanımda sahte seçmen var mı araştırmasını, o sandık bölgesindeki tüm
sandıklarda sokak no ve apartman ismiyle araştırmak. Bu konuda rastgele planlanacak araştırma bile
oran olarak bir sonuç verecektir. Sahtekarlığı ilan etmek için yeterli bir
nedendir.
Bu araştırma, oy
kullanmadan önce de muhtarlıklardan yapılabilir. Ama bu, olasılığın varlığını
araştırma kararlılığı ve örgütlenmesi gerektirir. Kim yapacak bunu?
Eğer sandıkları kontrol
için yüzde 90’ın üzerinde bir mekanizma kurulabilirse sandıkta yapılabilecek
sahtekarlıkları ilan etmek mümkündür.
Seçimler en önemli demokratik hak
Bu açıdan, bu seçimlerde
tüm muhalefet, büyük bir seferberlikle mümkün olduğunca doğru sandık
sonuçlarını almak için bugünden önlemler dizisi örgütlenmesine girişmeli.
Bu açıdan boykot
çağrısının doğru olmadığını ve başından teslimiyeti önerdiğini düşünüyorum. Bu
önlemler aynı zamanda, iktidarı mümkün olduğunca dürüst davranmaya da
zorlamaktır.
Seçimlere katılmak ve
seçim güvenliği, yapılabilecek seçim sahtekarlıklarını ve iktidarın devletinin
oy baskısını da ortaya sermek için gereklidir.
Meşru mu değil mi...
O zaman iktidarın meşruluğunu tamamen kaybettiğini,
seçimleri çaldığını, milletin iradesini yok ederek iktidarda zorbalıkla
oturduğunu ilan edebileceksiniz.
Böyle bir durumda, seçim
sonrası çalışmalarınızı da tamamen yeniden düzenleme fırsatı ele
geçireceksiniz. Meşru olarak. Parlamentoyu boykottan tutun...
Seçim güvenliği için alınacak
tüm ayrıntılı önlemler, seçimleri kazanma olasılığı için olduğu kadar, iktidarı
açığa düşürmek içindir de.
Bu nedenle boykot gibi
erken teslimiyet değil, muhalefetin mücadele ederek tam sandık güvenliği için
hazırlığının çok daha önemli ve demokratik bir yol olduğunu düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder