Üç yazıdır 2019 seçimleri süreci ve Adalet Yürüyüşü üzerine yazıyorum ve
dananın kopacağı zaman dikkatleri çektiğim konuyu nihayet başlıkta yazdım!
Bu halk içinde ve muhalefette yaygın
konuşulan mevzu. Bir iktidar tetikçisi Referandum’da sonuçlar iktidar için
kötüye gitmeye başlayınca silahlı mücadele hazır olun diye
twit atmıştı ya (ve ülkede tüm savcılar izine çıkmıştı o gün), aslında yaygın
bir kanaati dile getirmişti.
Nisan Referandum sonuçlarını mihenk noktası alırsak, iktidar güçlerinin
eğrisi, iktidarı kaybetme koşullarını yaratmıştı.
Önümüzdeki 20 aylık sürede bu eğrinin yukarıya tırmanma olasılığı mı güçlü,
aşağıda inişini sürdürmesi mi..
Bu konuda yorum yapacak epey zaman var, ben kinci olasılığı göz önüne
alacağım. Başlık konusu bu.
AKP iktidarı vermez diyenler haklı mı?
Önce seçim güvenliği üzerine: İktidarın referanduma kadar seçimlere, kader
değiştirecek bir müdahalede bulunmadığını varsayabiliriz. Çünkü önlerindeki
anketler seçimleri kazanacağını söylüyordu. Böylece, “seçim sonuçlarına saygı”
- “demokratik yüzlerini” korudular.
Ama Referandum öncesi anketleri hiç de öyle göstermiyordu, son ana kadar
iktidar oylarını yüzde 44 civarında kestiriyordu. Bu panik yarattı. Kendilerine
çalışan ekrandan tanıdık bir anket şirketini “pompala yüzde 60’ı yavrum”
diyerek feda ettiler. O da kendini ateşe attı! İşe yaramadı. Avrupa’ya açılan
savaşın dozunu arttırarak “göbeğini
kaşıyan” seçmen kesimlerinden oy devşirdiler.
Ve ikinci bir hazırlık yaptılar: sandıkta sahtekarlık. Anlaşıldığı
kadarıyla mühürsüz evet pusulaları yüzbinlerce hazırlandı, sonra seçim
kurulundaki AKP’li üyenin başvurusuyla YSK hukuk ve yasayı çiğneyerek bu
pusulaları “seçmen iradesine saygı” gibi bir uydurukluğa imza atarak geçerli
saydı. Bu “ya kaybedersek” korkusuna
bir tedbirdi, yüzde bir ile kazanmış veya kaybetmiş olabilirler.
Ayrıca devletin doğu illerinde müthiş baskısının devreye girdiğine, jandarmanın
sandıklardan silme evet çıkması için gücünü kullandığına ilişkin çok sayıda
duyum alıyoruz. Zaten bu tür sandıklardaki sonuçlar da “ne edelim, ya can - ya
evet” durumunu gösteriyor.
Dananın kuyruğu nerede
Referandum sonucu ve gösterdiği oy eğilimi sürerse, esas dananın kuyruğunun
kopacağı zamanlar yaşayacağız.
1)
YSK’nın yasadışı kararı gündemde kalacak mı? Bu karar nasıl iptal edilecek?
2)
Seçim kurulları tepeden tırnağa bağlanmış durumda. Tıpkı yargı gibi.
İktidar, hukuku, iktidarda kalma mücadelesinin ana aracı olarak kullandığı
için, son sözü kullanacak olan hesap vermez - saydam olmayan kurullar ne derse
o olacak.
3)
Yani milletin iradesinde kaybedeceği seçimi, sandıkta, güttüğü adamlarıyla
kazanma şansını tamamen kullanacağına bahse gerebilirsiniz. Yani “atı alan Üsküdar’ı geçti” demeci hazırda
bekliyor olacak.
4)
Oy ve Ötesi, siyasi oluşuma geçme
toplantıları yapıyor. Durumdan kendileri için siyasi yarar - görev çıkardı.
Oysa seçimlerde sandık meşruiyeti bir nolu mücadele alanı gözüküyor. Bu konuda “tarafsız
gözlemci” statüsünde iyi bir deneyim sahibi olmuşlardı ve bu alanı
terkediyorlar!
5)
Referandumda oy eğilimi sürerse, ve sandıkta olası sahtekarlıklar oldu
bitte ile “yasal” hale getirilirse dananın kuyruğu kopacak ülkede. Tam bir
illegal, meşru olmayan iktidar durumu ortaya çıkacak. Bu durum
kesinleştirilince, Türkiye kesin yeni bir döneme girecektir: 2019 öncesi ve sonrası..
--
OKUR NOTU, Hüseyin Üzerli: Cumhurbaşkanının
medya patronlarını toplaması üzerine, -
Bunu Avrupa ülkelerinde hangi lider yapar, diye soruyorsunuz.. Hadi
Avrupa’da bir lider böyle bir davet yaptı diyelim. Oraya başta -gazetesinin
eski bir sorumlusu daha üç gün önce içeri atılmış- bir patron olmak üzere kaç
patron gider? Hadi bir patron "reddedersem başıma gelmeyen kalmaz!" korkusuyla
gitti diyelim, o zaman gazetesinin okurları nasıl tepki gösterir?
22 Haziran 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder