Sevenlerinin Reis, Usta, Beyefendi, Uzun adam ve benzeri sözcüklerle
tanımladığı, toz kondurmadığı, hükümet dahil partinin de kesin lideri olarak
gördüğü Cumhurbaşkanı Erdoğan kendini bir fasit dairenin içine hapsetti.
* Partisi içinde ciddi zorlukları var.
* Partide kendisine açıktan cephe alan isimlerin dışında, bugün sessiz
kalan, ama RTE’nin politikalarına muhalif ciddi bir gurup var.
Her gün bir sorun
Neredeyse hergün bir sorun patlıyor parti/partililer ile saray arasında.
En son, daha dün, “hükümetin başı kim?” tartışması yaşandı.
RTE’nin giderayak “Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanimayrum, saygı da
duymayrum” açıklaması Parti’yi böldü; var olan huzursuzluğa zirve yaptırdı..
Numan Kurtulmuş, “Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi
ve kararları hakkında kişisel görüşlerini açıklamıştır” diyerek durumu
kurtarmaya olayı çalışırken..
Saray’dan kütttt diye darbe geldi. Başdanışman Mustafa Akış, Cumhurbaşkanı'mızın, AYM kararını eleştirmesi,
"kişisel konumlanma" değil; "devletin ve hükümetin başı"
sıfatıyla bir açıklamadır, dedi!
Veee Anayasa Mahkemesinin bir daha böyle kararlar alamaması için
düzenlemeler yapılacağının işaretini verdi..
Gölge hükümet
Bu kim, bir başdanışman! Kendisini hem hükümetin hem de
milletekillerinin üzerinde gören bir “bürokrat” mı?! Zaten Reis’in
yanındakilerine hepsi öyle “Gölge Hükümet” değil mi?!
Başdanışman bu değişikliği kimle yapacak? Hükümeti takmadıklarına göre,
Meclis’e soktukları Saray’ın milletvekili adamlarıyla..
Söyleyeyim: Böyle bir değişiklik Meclis’den geçmez, AKP Gurubunu böler.
Başbakan koltuğunda oturan Davutoğlu da tartışmaya katılmak zorunda
kaldı: “Türkiye'de devletin başı
Cumhurbaşkanı'nın da, hükümetin başı Başbakan'ın da yetkilerini herkes bilir.”
Ama bu herkes arasında, Reis
yok.
Tepelerinde bir kılıç
Numan Kurtulmuş rahatsız. Kendi
partisini terketti, tayin edici durumda RTE’yi de terkeder.
Düşünsenize, tepenizde sürekli
“Demoklisin Kılıcı” gibi davranan,
duran, her an kelle almaya meyilli bir Saray ve etrafı var.
Sizin düşünceniz yok ve olamaz.
Ne söyleyeceğinizi tartmalısınız, Saray’dan bir ayar almalısınız. Asla
ters düşmemelisiniz, hep dikkat etmelisiniz , ayağınız Saray’a asla
takılmamalı!
Saray ağzına gelen her şeyi
söyleme hakkına sahip tek kişidir.
Beğenmeyen gider
Geçmişte de böyle “sorumsuz ve
yetkisiz Başkan”ın adamı kolay olunmadı, bundan sonra da olmayacak.
Peki olunmaz mı, olunur.
Oyunun başlangıç kuralları
“Başkanın adamları” olunmaya uygun olur.
Mesela RTE Anayasa gereği
Başkandır, tek yetkilidir, Meclis’i kurar dağıtır, hükümeti kurar dağıtır…
Bu koşullarda adamlarını seçer.
Hepsi başkanın adamlarıdır.
Beğenmeyen çekip gider.
Yumuşak atın çiftesi
Ama durum, şartlar, koşullar
öyle değil.
“Başkanın adamları” yasal
koşullarında gelmedi. Paramenter sistemin hükümetin yetki ve sorumlulukları
çerçevesinde geldi.
Şimdi aralarında en güçlü bir
politikacı, çıkıyor ve mesela hükümet yok
dedirtiyor.
Peki ama şey, hükümet, anayasa, yetki falan diyecek olurlarsa, yok öyle bir şey yanıtını alıyorlar.
Öyle bir şey var! Hükümet de
var, parlamenter sistem de var.
Ayrıca yumuşak atın çiftesinin pek olma olasılığı da var! Kolay olmasa da!
Saray, hükümet, parti adım adım
kendi konumlarını inşa ediyor.
Saray’ın karşısına anayasal ve yasal sistem de çıkıyor. Anayasa
Mahkemesi gibi. Yarın bunlar artacak!
Başarısızlık paylaşılmaz
Saray’ın zorluğu sadece parti içiyle ilgili değil.
Bu zorluğu ağırlaştıran, ayrışmayı derinleştiren, aslında iç ve dış
sorunların, giderek içinden çıkılmaz bir hale gelmesi.
Ayrıca: Başarı yok ki
paylaşsınlar.
Reis’in, Usta’nın, bizzat yol açtığı başarısızlığını neden paylaşsınlar?
İşin zor usta!
Yazmıştım bir kaç kez: En güçlü
olduğunu sandığın anda, en zayıf halindesindir.
İKİ BİLGE TOPLANTISI: Bozkurt Güvenç ve Doğan Kuban’la başlattığımız İki Bilge
Konferansları sürüyor. Bu cumartesi saat 17.00’de Bahçeşehir Üniversitesi
Beşiktaş Yerleşkesi’nde, son anayasal durum tartışması var. Bekliyoruz.
3 Mart 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset -Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder