Erdoğan’ın
ettiği laflarla oyalanmayalım; kadınlar hakkında düşüncelerini yeni
öğrenmiyoruz, tersini söyleseydi de, boşver,
pratiğe bakalım derdim.. Bunlar toplumun ağzına verdiği sakız, çiğne çiğne
yorul..
Oysa, onlar
adeta yüzlerce yıl iktidarda nasıl
kalırızın hesapları içindeler.. Mesela Jandarma’yı hükümete bağlayacak
tasarıları Meclis’te.. 200 bin kişilik iyi yetişmiş bir ordu, tamamen İçişleri
Bakanlığı’nın, doğrudan hükümetin emir ve komutası altına alınıyor...
Belleklerinizi tazeleyin: Bir kaç yıl önce AKP jandarmanın kırsal alandaki
asayiş ve denetim yetkisini polise vermek için girişimde bulunmuştu..
Bundan niye
vazgeçtiler diye düşünürken, çok daha cazip bir yöntem buldular: Jandarma Ordusu’na el koymak.. Böylece
TSK’yı parçalamış ve iç güvenlik, iç denetim, sahil-sınır vb gibi, durmadan ve
her an kullanılmaya hazır, son derece gelişmiş
kriminal laboratuvarları da olan bir askeri gücü emir ve komutaları altına
alıyorlar.
Gerçi
Jandarmanın başına yine Genel Kurmay atama yapacak üçlü kararnameyle. Ama
Jandarma’nın iş yapan esas gövdesi, valiliklerin emrine veriliyor. İl ve
ilçelerdeki jandarma komutanlıklarının sicil ve tayini, TSK’dan, Jandarma Genel
Komutanlığı’ndan alınıyor, içişleri bakanına bırakılıyor. Jandarma demek fiilen
il ve ilçe komutanlıkları demek, albay ve binbaşı vb düzeyinde.. Bu şu demek:
Tepede şeklen bir general, gövdede siyasal bir hiyerarşi.. 200 bin kişilik bir askeri
gücün tamamen siyasileşmesi gündemde..
Şöyle bir
toplama yapalım: 200 bin jandarma+350 bin polis=550 bin kişilik, üstelik ağır
silahlara da sahip bir “askeri” güç..
Neden
jandarmayı Ordu’dan kopartıyorlar ve doğrudan kendi emirleri altına alıyorlar?
Ellerinde topluma karşı kullanacakları (onlar buna kamu düzenini sağlamak, diyor) büyük bir güç biriktiriyorlar..
Neden?
“Kamu
düzenini”, kimlere karşı sağlayacaklar? Polisin gücünün yetmediği yerde, bu kez
jandarmayı devreye sokacaklar, ki iktidarları aman tehlikeye girmesin..
İktidar
kanadından dillendirilecek bir gerekçe, “PKK’nın
toplumsal ayaklanma olasılığı”na karşı “önlem”,
bahanesidir.. Bunun inandırıcı bir yanı yoktur, jandarma zaten hükümetin
emrindedir... Burada temel nokta, sicil ve atamaların siyasi iktidara
verilmesinden bahsediyoruz..
YOLSUZLUKLARA YASAK, BÜTÜNÜN PARÇASI
Bütün bu
gelişmeyi, Meclis’te bulunan fişleme konusunda diğer “güvenlik önlemleri” ile
bütünleştirelim.. Bu fişleme şüphesiz ki bütün Türkiye Cumhuriyeti
vatandaylarını kapsıyor.. Tabii, bu fişleme sonucu elde edilecek verileri
işleyecek diğer bir kurum da, “yeni
jandarma” olacak.. MİT, Emniyet ve Yeni Jandarma üçgenine gerilmiş bir
yurttaşlık dönemine giriyoruz..
Tabii hiç
unutmayalım: AKP’li dört bakanın Meclis Komisyonundaki soruşturmalarına
mahkemenin koyduğu yazma, çizme, bahsetme yasağı da, iktidarın, otoriter rejim
altında sürdürdüğü ve bundan sonra sürdüreceği büyük yağmasını örtbas etmek
amaçlı olduğunu söylemeye gerek yok.
Bu iş, Deniz Feneri ile başladı. Deniz Feneri
dolandırıcılığı, iktidarın tepelerine doğru tırmanmaya başlayınca, her türlü
yasa-hukukdışı yönteme başvuruldu ve dosya kapatıldı. Öyle sanıyorlar tabii,
eninde sonunda bu dosyanın içinde kimler varsa, dibe vuracaktır..
Sonra 17 Aralık 2013- 25 Şubat 2014
yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu örtbas etmeye geldi sıra. 25 Şubatı iktidarın
atadığı yeni savcıların ve mahkemelerin soruşturmaya
gerek yoktur kararıyla kapatıldı gibi.
Şimdi sıra 4
bakan soruşturmasında.
Tabii, yeni
yasayla açılan yeni ve büyük arazi yağmasını unutmayalım. İşin bir parçası..
ETYEN MAHCUBYAN’IN GÖREVİ, ŞEKERLEMECİLİK
Etyen Mahcubyan’ı
CNNTürk’te dinlerken, iktidarın ondan daha iyi bir aklayıcı, milletin
inandırıcı ve kandırıcı birisini bulamayacağını düşündüm. Etyen, başından beri
bir AKP iktidarı adamı olarak, AKP’nin bütün yaptıklarını bir “vicdan bulamacı” ile sıvama görevini
üstlenmiş durumda..
Buna “şekere bulama ile topluma yutturma”
diyorum.
Diyor ki, “evet
yolsuzluk yapılmıştır”.. Eeee?
Ama amaçları yolsuzlukları ortaya çıkarmak
değil, hükümete darbe yapmaktı..
“Darbe girişimlerine karşı mücadele
edilirken, hukuk dışına çıkılmıştır...” Eeee?
Ama
mecburdular, çünkü darbeyi savuşturmak zorundaydılar..
Bir yandan
sureti haktan görünerek ‘olanı kabul’ etmekte, ama diğer yandan da millete şunu
dedirtmektir:
“Bak
ne kadar doğru söylüyor, gerçekleri dile getiriyor, tabii ki hükümet kendisine
yönelen darbe girişimlerine, elinden ne gelirse karşı koyacaktır; ilk yasa
tanımazlığı, hukuk tanımazlığı yapanlar suçludur..”
Türkiye’ye bu abuk
sabuk vicdanı “yükleme” ve milleti böyle düşündürme görevini üstlenmiş bir
Başbakan başdanışmanı..
Tarihe geçmenin
türlü çeşitli yolları yöntemleri var.. Etyen’inki hayırlı olsun!
--- 27 Kasım 2014, Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder