2 Ocak Pazartesi
/ Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Rusya izin verdi ve Afrin’e operasyon başladı. Dikkat edin, Genel Kurmay
Başkanı ve MİT Müsteşarı Moskova’ya gittiler. Haritalar üzerinde tartıştılar,
Türkiye’nin hedefleri üzerinde bilgi alış verişi sonucu Moskova izin verdi.
Kimbilir belki de Beştepe’den bir sözlü mesaj da götürdüler. Bu görüşme önemli,
içeriğini değil sonuçlarını biliyoruz. Ama Suriye’nin toprak bütünlüğü üzerinde
durulduğu kesin. Nitekim, hükümet bu konuyu önemle vurguluyor.
Aslında Afrin Operasyonu, Suriye ve Rusya’nın da işine geliyor. Onara da
yarıyor. İznin temelinde bu var. Çünkü ABD’nin Suriye’yi PKK güçleriyle bölme
operasyonunun batı kanadındaki parçası olan Afrin’i ABD ve PKK/PYD’den
“kurtarmak” işini TSK üstlendi. Suriye ve Rusya için yeme de yanında yat.
Bu anlamdan bakarsanız, Türkiye’ye bir “vekalet” üstlenmiş bile diyebilirsiniz.
Ama Türkiye’nin, içeride yıllardır kanlı savaş verdiği, iç güvenlik tehdidi
olarak ilan ettiği PKK ile 900 km boyunca “sınırdaş” olmasına yol açacak “Afrin
Bölgesi”nin Ankara için ayrı bir önem taşıdığı açık. Operasyon, “kuşatılmışlık”
endişesi yaratmıştır. PKK’nın, içeride sürdürdüğü “iç savaş”a, Suriye’deki
egemen pozisyonundan alacağı güçle sınır boyunca hız kazandırması, şüphesiz ki
ciddi bir “güvenlik sorunu” yaratıyor. PKK’ya hoş bakanların, yazar çizerken bu
konuyu es geçmeleri şüphesiz ki doğaldır. PKK ile bir “barış”, “anlaşma”
yapılmış değil ki?!
Es geçilen başka bir nokta, Suriye’nin “bütünlüğü”dür. ABD ve ABD
severlerin de bu bütünlüğü es geçmeleri doğaldır. ABD’nin Suriye’yi parçalamak
politikasını görmemek ya körlük veya daha doğrusu ABD politikasının uzantısı olmaktan kaynaklanır. Bunlara göre ABD
masum bir şekilde orada duruyor, gel dersen gelir, git dersen gider. Ehh,
PKK’ya da yardımcı olması kötü müdür!?
Bu bağlamda operasyonu yürütenler, konuyu “beka meselesi” olarak görmekte ve
ABD’nin Türkiye’yi de parçalamayı hedeflediğini söylemektedir.
Ülkeyi ancak biz parçalarız
Çok çok uzun vadeyi bilemem, ama ne
yakın ne de orta vadede, “Bizi parçalayacaklar” gerekçesinde bir haklılık payı
göremiyorum. Bu ya büyük bir sanal korkunun ya da günlük politikanın bahanesi
olabilir. Evet, PKK özellikle Güneydoğu’yu hedeflemiştir, düşüncesine ve
eylemine göre burası “onun”dur.
Ama ABD’nin bir “PKK yönetiminde Kürt bölgesi” kuruyor olmasının temel
gerekçesi ve hedefi Türkiye değil, esas İran’dır. Bunu planlarında,
açıklamalarında görüyoruz. PKK/PYD’yi İran’a karşı kullanmak planları
içindedir. Bunun temel taşlarını döşüyor. Fakat, bu dinamizmin, PKK’nın “savaş
içinde” olduğu Türkiye’ye güçlü bir yan etkisi olacağı da kesindir. PKK çok
güçlü bir “yurt”, üstelik ABD korumasında, kazanmış olacaktır. Bu durum çok
ileride istenildiği gibi kullanılabilir!
Buna rağmen, Türkiye “parçalanabilirliği” en az ülkelerden biridir. Bunu ne
ABD becerebilir ne PKK. Bunu ancak biz kendimiz becerebiliriz! İktidarın iç
politikalarıyla!
ABD, Orta Doğu’yu sürekli karıştırıcılığının da bir aracını yaratmaktadır.
Buradan kazancı, İslam dünyasını sürekli bir parçalanmışlık içinde tutmak ve
daha sonra yazacağım, savaş sanayine
sürekli bir pazar yaratmaktır. 2016 dünya silah satışı 1,7 trilyon
dolardır. Trump 400 milyar dolara yakın silah satmıştır Suudi Arabistan ve
Katar’a.
“Al oyna, kullan”
Afrin’in, ABD’nin bu aşamada kolayca vazgeçebileceği bir bölge olduğunu
gördük. Afrin’de PKK konuşlanmasının, ABD için bir “deneme” amacı taşıdığı
görülüyor. ABD’nin esas konuşlandığı yer Fırat’ın Doğusu’dur. Afrin üçüncü
derecede önemdedir. Kent savaşını girilirse eğer, orada kayıpların çok can
sıkıcı olacağı açık olmasına rağmen, Afrin’i ABD’nin kolay gözden çıkarmasına
bir neden aramalı mıyız?
Prof. Emre Bağce, özetle, Afrin Türkiye’ye ve Suriye’ye sunuldu, ama
buna karşılık Fırat’ın Doğu’sundaki ABD- PYD/PKK üstelik 50 bin kişilik ağır
silahlarla donatılmış ve eğitilmiş ordusuna ve işgaline meşruiyet
kazandırabilir, esas tehlike budur, demektedir.
Yani, “Bu zafer sana yeter, al oyna, iç siyasette kullan; bak Akdeniz’e
uzanmıyor kuşak”..
Üç konu daha var: “Afrin- iç
siyaset ve seçimler..” “Suriye topraklarında gözümüz yok..” “Ve savaş sanayi..”
Ama yazıyı şöyle bitireyim: Suriye’nin parçalanmasına yardımcı olanların ve
kör ve yararcı işgalci politikaların şimdi “bütünleme” yapmaları mümkün mü?
Bakalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder