Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

22 Mart 2013 Cuma

İktidarda Kin ve Nefret Oturuyor!


CBT Gündem, sayı 1348, 22 Mart 2013

İsyankâr, öfke dolu, yazar, direnişçi.. Stéphane Hessel.. 95 yaşında Şubat’ın son son günlerinde öldü. Bir kaç yıl önce yazdığı ve bizim Cumhuriyet kitaplarında “Öfkelenin” adıyla ilk Fransa’da 2010’da yayımlanan kitabı bir küresel manifesto olarak dünyada dolaştı ve insanları etkiledi. Hessel, insanlığın haline, küreselliğin haline, doğanın haline, kapitalist sisteme isyana çağırıyor, ne duruyorsunuz, öfkelenin diyor ve eyleme çağırıyordu dünyayı..
Epey bir zamandır üzerine yazacaktım ki, baktım Doğan Kuban hoca mükemmel bir yazıyla bugünkü köşesini Hessel etkileşimine ayırmış, ama tabii ki Türkiye’yi yazmış.. Hoca diyor ki:
“.. Evet, güllük gülistanlık değil. Acılı insanlarla dolu. Fakat toplumların yaralarını sarabileceklerini kendi yakın tarihimizden biliyoruz. Kızalım, ama kin tutmayalım! Kızalım ve düşünelim. Sormaya başlayalım. Düşünen, aynı zamanda insana acıyandır. Bu insana yakışan en güzel bir yaşam kuralıdır. Acımasızlar düşünmeyenlerden çıkar. Çünkü insanın toplu yaşayan, birbirine gereksinimi olan bir yaratık olduğunu öğrenmeden, bitki gibi bir ömür sürerler..”
***
Bu fikri ilerletelim. Özellikle uzun süredir yaşadığımız büyük ve derinlemesine siyasal çalkantıyı yönetenlere, ülkeyi kamplara bölenlere, siyasi ama tamamen hukuksuz ve yasasız davalarla insanlara acı çektirenlere yönelelim…
Öfkelenmemek mümkün mü bu ülkede!
Tek adamın herşeyi belirlediği, neredeyse astığı astık kestiği kestik yönetimine öfkelenmemek mümkün mü?
Patronların ayakları üzerinde duramadığı, dizleri üzerine titrediği, genel yayın müdürlerine “seni buraya bu adamları atmak için getirdim, yoksa her ay önüme dosya koyuyorlar ve ‘bu adamlar bizim aleyhimize yazıp duruyor, gazetene hakim değil misin’ diye soruyor” biçiminde açıkça söylendiği bir ülkede..
... öfkelenmemek mümkün mü!
İktidarda olan sadece kin ve nefret!
Yıllardır orada oturuyor.. Sadece, iktidarda hangi koşullarda, nasıl ne kadar daha uzun kalırım, benden olmayanları nasıl daha fazla dışlarım düşüncesiyle oturuyorsa bir iktidar, içi kin ve nefret doludur...
Yoksulluğu, işsizliği piyasa çözere emanet eden bir yönetime öfkelenelim..
Üniversitelerde öfkeyi, düşünmeyi, çözüm üretmeyi, farklılığı bastıran ve üniversitelerde sessiz bir umman yaratacağını sanan anlayışa ancak öfkelenebiliriz..
Kadınlara yönelik şiddetin son derece artmasına öfkelenelim, iktidar politikalarının bu şiddeti nasıl kolaylaştırdığını ve teşvik ettiğini anlamaya çalışalım..
Öfkelenelim ve ülkeyi, eğitimden sosyal yaşama ve düşünce odaklarına kadar tutuculaştıran bütün politikaların içeriğini sergileyelim..
Bu ülke neden hala yüksek cari açık veriyor, neden ithalat üretime döndürülemiyor, neden daha çok sadece tüketen bir ekonomi var, neden bilim ve teknoloji ekonomik üretimi dönüştüremiyor, dönüştürücü politikalar izlenemiyor, neden üniversitelerde her türlü ortalama kalite düşüyor? Neden, neden ve neden..
Neden Suriye’ye karşı savaşçı politika izleniyor, nasıl oluyor da bir bakan “ulus devlet parantezini kapatacağız” diyebiliyor...
Neden, neden ve neden..
Öfkelenelim..
Öfkelenmezsek yaratıcı olamayız.. öfkelenmezsek üstümüze gelen her heyelanı kabul ederiz.. öfkelenmezsek düşünemeyiz, geliştiremeyiz, yaratamayız, isyan edemeyiz..
Öfkeyi, yeni düşünce ve yaratıcılığın kaynağı olarak kullanmalıyız.
Yoksa hiç bir şeyi değiştiremeyiz...
  
RENNAN PEKÜNLÜ’YE YENİ DAVA 

Emekli astronomi profesörü Rennan Pekünlü’ye, derslere türbanla girdikleri için haklarında rapor tuttup dekanlığı verdiği matematik bölümünden 4 öğrencisinin şikayetleri üzerine yeni bir dava açıldı.. 16 Nisan günü saat 09:50’de İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinde Rennan Pekünlü, veya daha kurumsal bir adla Laiklik İlkesi duruşmaya çıkacak! 
Yeni Şafak, Cihan Haber Ajansı, Bugün gazetesi yargıyı etkilemek, Anayasa Mahkemesi'ne ve hukuka uygun karar vermemeleri ve Pekünlü’nün mahkumiyetini onaylamaları için, Yargıtay üyelerini "uyarıcı” yayın yapıyorlar.. Kim bilir belki de Yüksekova'ya sürgünü anımsatıyorlardır.. Pekünlü diyor ki, “Tabii, üniversitelerdeki öğretim üyelerinin de, türban konusunda üç akıllı maymunu oynamaya devam etmeleri gerektiği konusunda kulaklarını çekiyorlar..”
***
Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder