SAYFALAR

8 Eylül 2011 Perşembe

‘Tam Türk İşi Bir Darbe’

ULUSLARARASI BİLİMSEL YAYIN ORGANLARI TÜBA'YI AKADEMİ OLMAKTAN ÇIKARTAN KARARI NEDENİYLE, HÜKÜMETİ TOPA TUTUYORLAR...

Dünyanın en saygın bir kaç bilim dergisinden biri olan Nature, 7 Eylül tarihli editoryal yazısında, hükümetin TÜBA ile ilgili çıkarttığı kararnameyi tam bir hükümet darbesi olarak nitelendiriyor. Makale, dünyanın dört bir yanındaki bilim insanlarını Türk hükümetinin akademik özerkliği ortadan kaldırma çabalarına karşı TÜBA’nın yanında yer almaya davet ederken, genel olarak herkesin bu girişimi demokrasi karşıtı bir tehdit olarak görmeleri gerektiğini söylüyor.

Nature’daki makale, 27 Ağustos tarihinde hükümetin çıkarttığı kanun hükmünde kararname ile Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) yönetişiminde köklü bir değişiklik yapıldığını ve bunun sonucunda TÜBA’nın bundan böyle akademi niteliğini yitirdiğini belirtiyor.
Yazıda şu özetle şu noktalara değiniliyor…
Hükümetin TÜBA darbesi Türk bilim insanları tarafından büyük bir şaşkınlıkla karşılandı. Bu, aslında Türk toplumu için tehlike çanlarının çalmaya başladığının bir işareti. Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti bir dizi kararname ile mecliste görüşülmeden pek çok sektörü kontrol almaya çalışıyor. Örneğin son birkaç haftadır aralarında mali piyasaları düzenleme enstitülerinin ve medya denetleme kurullarının da olduğu on kadar denetleme kurumu, daha önce bağımsız olarak sürdürdükleri çalışmalarını artık doğrudan hükümetin denetimi altında yürütecekler.  Bunlardan biri de koruma altına alınması gereken bölgeleri belirleyen Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu.

ÖNCE TÜBİTAK KAYBEDİLDİ…
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), daha önceden hükümete yakın bir duruş sergiliyordu. Şimdi aralarındaki ilişki daha da güçlendi ve kurumsallaştı. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı’ndan oluşan triumvirlik TÜBİTAK’ın karar merci olan bilimsel kurulunun bazı üyelerini atayabilecek, başkanını ve iki başkan yardımcısını aday gösterebilecek. Bu arada triumvirlik hiç zaman kaybetmiyor; 30 Ağustos tarihinde Ankara’daki TOBB Üniversitesi Rektörü elektrik mühendisi Yücel Altunbaşak’ı TÜBİTAK’ın eski başkanının yerine atadı. Hükümet ayrıca diğen yönetim kurulu üyelerinin seçiminde de söz sahibi olacak.
En azından TÜBİTAK bir devlet kurumu. Hükümetin TÜBA’yı ele geçirme çabaları çok daha ciddi bir gelişme. 1993 yılında başbakanın himayesinde özerk bir kurum olarak kurulan  
TÜBA, yaklaşık 82 tam üyeye (toplam üye sayısı 140) sahip ve akademilerin yapması gereken her şeyi yapıyor. Örneğin hükümete bilimsel konularda danışmanlık yapıyor, raporlar yayınlıyor, burslar ve ödüller veriyor. TÜBA ayrıca InterAcademy Panel, ALLEA (Avrupa akademileri birliği) ve Asya Bilimler Akademileri Birliği’ne (AASA) gibi uluslararası örgütlerin de faaliyetlerine katılıyor.

DARBE ÖNCESİ ÇALIŞMALAR
Haziran ayında çıkartılan bir kararname ile TÜBA Bilim. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlandı. Son kararname ile üye sayısı 150’ye yükseltildi. Bunların üçte biri hükümet tarafından, üçte biri de YÖK tarafından atanacak. Kaldı ki YÖK üyelerinin çoğu da hükümet veya Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor.
Söz konusu kararname ayrıca TÜBA’nın bir dizi temel araştırma enstitüsü yaratmasını öngörüyor. Bunun ne anlama geldiği şu anda net değil, çünkü bu enstitüler için herhangi bir bütçe belirtilmediği gibi hükümetin son günlerde üniversiteler dışındaki tek temel araştırma enstitüsü olan Feza Gürsey Enstitüsü’nü de kapatmış olduğu akıllarda (Bknz Nature 477, 33; 2011). Eğer temel araştırma enstitüleri kurma niyetleri gerçekten samimi ise, bu hükümetin uygulamalı araştırmaları destekleme yaklaşımlarını bir ölçüde dengeleyebilir. Ancak akademi bunlar için uygun bir yer değil. Bir Sovyet modeli olan Enstitüleri ulusal akademilere bağlama yaklaşımının yanlış olduğu anlaşıldığı için Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıkan ülkelerde bu iki birim birbirinden kesin olarak ayrıldı.

BÜYÜK HATA
Hükümet TÜBA üyeliğine müdahale etmekle çok büyük bir hata yaptı. Demokratik ülkelerin tümü, bağımsız bir bilimsel yapı için bağımsız bir akademiye ihtiyaç duyar. Bu durumda bu hükümetin uzman tavsiyelerine hiç saygısı olmadığı anlaşılıyor. Bu kararnameyi çıkartırken bilim toplumunun (siyasi muhalefetin de görüşleri alınmadan) görüşlerini almamış olması bir ilk değil (Bknz Nature 464, 478; 2010). Geçen yıl genetiğiyle oynanmış organizmaların kullanımını düzenleyen kararnamenin de hazırlanmasında uzmanlara danışılmamış ve sonucunda moleküler biyoloji araştırmalarının aksamasına yol açmıştı (Bu arada bilim insanları yasayı görmezden gelerek çalışmalarına devam ediyor).

ULUSLARARASI DESTEK ŞART
Akademi şimdi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşerek kararnamenin iptali için çalışacak. Dünyanın dört bir yanındaki akademiler de Gül’e bu konuda yazmalılar. TÜBA üyeleri bu yaklaşımın da başarısızlıkla sonuçlanması durumunda hükümetin ilk atamayı yaptığı anda istifa edeceklerini söylüyor. Bunu yapmakta da yerden göğe hakları var. Bu noktada, uluslararası akademi kuruluşları, özerklik ve bilimsel liyakate dayanmayan üyelik kriterlerine uymadığı için resmi olarak TÜBA’yı tanımadıklarını bildirmelidir.
Dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları buna tepki göstermelidir. Tek bir akademinin kaderi, dünya sahnesinde önemsiz gibi görünse de, dünya politikasının kilit noktası konumundaki bir ülkedeki anti demokratik uygulamalara örnek oluşturması açısından önemli. Bu zoraki ele geçirmeye karşı direnmek şarttır.
(İngilizce’den özetleyen Reyhan Oksay, Cumhuriyet, 8 Eylül 2011)

1 yorum:

  1. Bugün Cumhuriyet Gazetesi'nde güzel bir yazı vardı
    hocam.

    Dostlukla..

    YanıtlaSil