Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

4 Mart 2011 Cuma

Birinin Poposuna Tekme, Diğerini Kucaklama

Almanya iki haftadır “çalıntı doktora” krizi yaşıyor. Yazmaya bir türlü sıra gelmedi: Savunma Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg, bilim hırsızı çıktı. Doktora tezi çalıntılarla dolu çıktı. Başkalarının düşüncelerini, kendi düşünceleriyimiş gibi kullandı.
Guttenberg bakan olmasaydı, aktif bir bilim insanı olsaydı, doktorası iptal edilir ve gazetelere de tek sütun haber olurdu!
Ama adam Bakan olmanın ötesinde, Almanya’nın en önemli, dürüst ve düzgün dörtdörtlük lideri olmaya soyunmuştu! Namusluluk/güvenirlik sıralamasında birinci sıradaydı ve anketlerde, en umutvar politikacı olarak çıkıyordu!
Önce, tezim çalıntı değil, şiddetle reddederim, dedi. Ancak neredeyse bütün Almanya, tezdeki çalıntıları bulmak için seferber oldu! Ve tezinin en az 162 yerinde “hırsızlık” saptadı! Spiegel’e kapak bile oldu! Üniversite, doktorayı iptal etti, savcı soruşturma açtı... Bu aşamadan sonra, “evet hatalar yapmışım ama bunları isteyerek yapmadım, yazım hataları olmuş ama Savunma Bakanlığını bırakmam” dedi..
Bütün Almanya üzerine gitti ve sonunda şapkasını aldı gitti..
***
Bizde de benzeri bir olay yaşanmıştı. Şimdi Bakan..
“İşletme Yönetimi” isimli kitabında, tıpkı Alman Bakan gibi, bilim hırsızlığı yaptığı saptanmıştı.. YÖK, konuyu incelemiş, hırsızlığı saptamış ve profesörlüğünü iptal etmişti! En son 2008’de mahkeme de “intihal yaptığını” karara bağlamıştı.. Bu kişi, bilim hırsızlığı üzerine yazdığım için beni de mahkemeye vermiş ama kaybetmişti!
Hadi adını verelim: Ömer Dinçer!
O sırada Erdoğan’ın “Başbakanlık Müsteşarı” idi.
Erdoğan köpürmüş, Akademia’ya veryansın etmişti! Çünkü Dinçer, has adamıydı, taa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden beri Dinçer’le çalışıyordu!
Erdoğan, Dinçer’i ödüllendirdi, milletvekili seçtirdi sonra da bakan yaptı.
***
İki olayı karşılaştırın, neden Almanya Almanya, neden Türkiye Türkiye! Birbiriyle ilintisiz, tavır ve düşünce farklılığı! Biri tepede, diğeri aşağıda! Ilki bir bilim ülkesi! Tamam, bilim hırsızlığı dünyanın her yerinde, Almanya’da ve ABD’de bile yapılıyor! Ama hırsızların gözünün yaşına oralarda bakılmıyor!
Türkiye’de ise, bilim hırsızlığı siyasilerce baştacı ediliyor.


Cezaevinde Baskın!

Silivri, Balbay’ın kendisine yakıştırdığı “zulümhane” sıfatına uygun davranıyor, “yüzünü kara” çıkartmıyor! Geceyarısı baskını ile, cezaevi değiştiriliyor. Akşam 9 -sabah 3.30 arası süren 6,5 saatlik bir eziyet.. Başından beri kötü niyet ve zalimane davranışın uzantısı. 28 Şubat, bir yıldönümü gecesi, Balbayları orada tutan güçler, kendi cezaevlerini adeta “basıyorlar!” Hepsini yeniden “tutuklayıp” başka bir cezaevine naklediyorlar!
Bir “insan davranışı” gösterip, “yarın gideceksiniz, hazırlanın..” deseler!
Hayır! Zalimin zulmü eksik olmaz!
Aynı intikamcı siyasi kafa, Ahmet Hakan’ı da sabah saat beşte Ankara’da kaldığı otelin odasında basmıştı! Basan polis, ama Adalet Bakanı ortaya çıkmış ve “yahu sabah beşte de basılmaz ki” benzeri şeyler demişti! Emniyetin içinde “cemaatçi örgütlenme”nin bu süreci yönettiği biliniyor. Hanefi Avcı, bu bilineni yazdığı için içeride!
Şeytan dürtüyor, yazalım: Tek bir “merkezi ağ” yapısı işliyor.. Bu ağ yapısı içindekilerin kimisi emniyette, kimi iktidarda, kimi medyada kimi... Yani tabii ki Hakan’ı “otel odasında basanlar”, bu ağın uzantısı Zaman demiyorum!

Yazarlık ve Kişilik Ödülüm

Belirli ilkeler ve bazı temel siyasi düşünceler çerçevesinde uzun bir yol arkadaşlığı yapıyorsunuz. Samimi, kötülüklere ve yanlışlıklara karşı bir dayanışma, ittifak, mücadele...
Zaman değişiyor, ittifak içindeki bazılarının ideolojisi, siyaseti iktidar oluyor! Bir bakmışsınız ki, aaaa “devrilen ruh”u, bu kez eski mücadele arkadaşlarınız devralmış! Siz, ne eğilip ne bükülmüşsünüz, savunduklarınızın arkasındasınız, dolayısıyla yeni iktidardaki “kötü ruh”a da karşısınız!
Eski yol arkadaşlarınız bu kez sizi de çarmıha geriyor!
Aklıma İran geldi! Oradaki ittifak da kısa sürede bozulmuş, Humeyniciler, mollalar, ne kadar eski müttefiki solcu, demokrat varsa hepsini yaşadıklarına pişman etmişti ve etmeyi sürdürüyor!
Gazeteciler Cemiyeti yılın gazetecilik ödüllerini açıkladı ya.
Tam zamanıdır: Ben yılın yazarlık ve kişilik ödülünü Nuray Mert’e veriyorum..
--3 Mart 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder