Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

18 Şubat 2011 Cuma

Utanç Verici Durumlar, OdaTV ve..

DGM (Devlet Güvenlik Mahkemesi) ve savcılarını anımsayan var mı? Yoksa şu kısa zaman belleklerinizi mi kemirdi? O dönemin DGM savcılarına karşı çıkan hızlı demokratlar bugünün DGM’lerine alkış tutuyor: Bu kadar yetmez, devam!
Utanılacak bir durum!
Bu defa isim vereceğim, kimse kusura bakmasın.
Mehmet Altan, bir profesördür. İktisat Profu. OdaTV yazar ve yöneticilerinin içeri alınması üzerine yazıyor: “Ergenekon Davasının medya bacağına yönelik hareketlenme.. Dünkü hamle acaba Ergenekon’un medya boyutuna yönelik muhtemel bir hamlenin ilk sinyali mi?” (15.2; Star)
M. Altan, OdaTV’yi aslında çerez görüyor... baskından ve gözaltılardan memnun, ama ona bu yetmiyor, bu operasyon diğerlerine yönelmeli; onlar kim, söyleyeyim: Ergenekon davasına kim eleştiri yönetiyorsa, kurum veya kişi! Tabi, Ertuğrul Özkök dahil! (J.)
Altan özetle şu görüşte: Ergenekon ve balyozcular darbecidir, suç işlemişlerdir; bu kesinidir. Sürdürülen hukuki süreç, yargılanma ise olayın süsüdür, ne yazık ki yerine getirilmesi gereken bir süreçtir... OdaTV de Ergenekoncudur, diğer gazete ve gazetelerdeki Ergenekoncular ve kurumlar, hepsi yokedilmedikçe Avrupa standartlarında bir ülke olamayız!..
M. Altan profesördür, ama bilim insanı değildir.. Öyle bir temel sorunu, açmazı var! Bilim insanı olsa, düşünce biçimini değiştirir, bilimin insanın içindeki dizginsiz düşünce hayvanını sınırlayıcı kurallarına uyar.. Boşa konuşmuyorum. Bilim insanının asgari ölçülerinden biri, bilimsel araştırma yapmak ve bunu uluslararası bilimsel dergilerde yayınlamaktır. Ama Altan’ın tek bir bilimsel makalesi bulunmuyor. Kendisine bunu sormuştum, dürüstçe “hayır yok” demişti. Bu arada öğrencilerinin katkısıyla bilimsel makalesi oldu mu bilmiyorum!
M.Altan, YÖK’ün bir gecede profesör yapılan binlerce “akademisyenden” biridir. YÖK’e o zamanlar düşmandı, ama takdiml ettiği titr’i reddetmedi! Bugünkü profesör olma kriterlerine göre, M. Altan profesör olamaz. Bu akademik ünvanı geri vermesini öneririm!
Altan, iyi bir bilim insanı olabilseydi, hukuk dışına çıkmaz, Ergenekon davasını eleştirenleri, davaya karşı çıkanları Ergenekoncu olarak nitelendiremezdi öyle kolay kolay... Hukuka saygılı olurdu! İdamcı, olmazdı! Şüphe duyardı öncelikle, yanılmış olmanın yüz kızartıcı duygusunu yüreğinde duyardı! Ama o kötü akademisyendir. Ülkemiz, bilimsel düşünceden zerre kadar nasibini almamış, Altan gibi kötü mü kötü akademisyenlerle (ve benzer kafalarla) doludur,!
 O “Avrupa standartlarına” çok meraklıdır! Değil profesör, doktora bile alamazdı Avrupa’da! Bu standartlara uymalı ve öncelikle şu cüppesini bırakmalıdır! Çifte standartlık ayıp oluyor!
***
Demokrasi eksikliğinin bir nolu nedeni, ülkemizdeki her türlü hayatın içine bilim kültürü ve anlayışının sinmemiş olmasıdır!
Bunun yansımaları siyasette, hukukta, felsefede, bilimde ve hemen herşeyde oluyor.. Ve bunun toplumca acısını çekiyoruz!
Gazetecilik dahil!
Gazetecilerin hepsi, hem hukuk biliminden hem de bilim metodolojilerinden nasibini almadan gazetecilik yapamamalı, köşe yazarı da muhabir de olamamalı, ben öyle düşünüyorum.. Normal ve istikrarlı dönemlerde hadi neyse, ama bugünkü kaotik ve iktidar baskısının ayyuka çıktığı, terror estirdiği zamanlarda, tam bir çuvallama yaşanıyor..
Toplum, türkiye, insanlarımız, kurumlarımız kaybediyor!
Demokrasi kaybediyor! O herkesin sözde ve görünüşte çok arzu ettiği!
Bu kapasitede biri de “Karanlık Oda” diye yazmaz mı? Anlıyorum ki, iktidarcı biri! Bir iktidar TV’sinde de yine kendi benzerlerinden biriyle program yapıyormuş! OdaTV ve Soner Yalçın, Ergenekon davasını bulandırıyormuş.. tam savcı ağzıyla konuşarak “kamuoyunu tahrik” ediyormuş! Baktım fotoğrafına, görüntüsüyle içindeki karanlık nasıl bir arada bulunuyor, hayret ettim!
***
Balyoz davası “senaryo” mu değil mi, buna karar verecek olan, biz değiliz; hiç bir “bilgelik, gazetecilik, ustalık, tarihsel deneyim”, bu konuda peşin yargı verme yetkisi vermez. İktidar ve ortaklarının istibdat rejimine doğru, darbelerle ilerleyişini görmezsek, kumpasları anlamazsak, çuvallarız. Biz sadece gerçeği araştırabiliriz! Ama bazen yanılabiliriz de! Ama “ben deneyimli bir gazeteciyim, kimse bana onun bir darbe provası olmadığıını söyletemez" biçiminde davranamayız!
Demokrasiden yana olmanın adı, bugün, iktidarın tüm hukuksuzluklarına, alavere dalaverelerine, yargı darbesine karşı çıkmaktır..  insan hak ve özgürlüklerini, tereddütsüz savunmaktır.
Bu kadar basit!
Balyoz’un bütün belgelerini okumuş ve onlarca yazı yazmış, diplomatik dikkati ve dili en üst düzeyde meslekdaşımız  Sedat Ergin,  pazartesi gecesi, NTV’deki programda, Oğuz Haksever’in israrlı sorusu karşısında şunu söylüyordu: Bütün belgeleri değerlendirdiğimde, Balyoz’un bir darbe operasyonu (hazırlığı) olduğunu söyleyemem!
Arkadaşlarım, 11 Nolu CD’nin niteliği üzerinde biraz bilgilenmeli..
Bu tam bir sahtekar CD’dir o!
Bunu atalım, gerisini konuşalım ve tartışalım.. ey asker bu sözler de ne diyelim falan filan…
Bilimsel durmazsak ayıp ederiz, Tüm insanlara, hukuka, Türkiye’ye, demokrasiye karşı!
---17 Şubat 2011/ Blim ve Siyaset – Cumhuriyet 


2 yorum:

  1. SADECE SİZİN GİBİ DÜŞÜNENLER YAŞASIN BU DÜNYADA ÖYLEMİ.........GÜLER GEÇERİM SİZİN GİBİLERE............

    YanıtlaSil
  2. Hayır, sevgili kardeşım, “ortakyaşam“ diye bir şey duymadınız mı hiç? Bugün arkasında olduğunuz düşünce “Benyaşam”dır.. Bu düşünce, bugün yıkılmakta olan “islami rejimlere”, ülkelere götürür.. Bu düşüncenin varacağı yeri görme yetinizi kaybetmemeniz dilegiyle..

    YanıtlaSil