Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

2 Şubat 2011 Çarşamba

Devrim Sarsarken...


Tunus’da demokratik bir halk hareketi gerçekleşti. İktidara yapışmış bir alçak, bir diktatör ve şürekası 23 yıl sonra devrildi! Bu devriliş başlı başına demokratik bir devrimdir! Olay kadar güçlüydü ki Mısır’ı ve Arap Dünyasını sarstı! Devrimi işsiz bir genç, bilgisayar mühendisi Muhammed Buazizi (26) kendisini yakarak başlattı! Buazizi, sokaktaki seyyar sebze arabasına zabıtaca el konunca, öfkeden kendini yaktı.
Bu, gençliğin önderlik ettiği devrimci şahlanışın meşalesi ve Buazizi ölümsüz bir isim oldu!
Arap dünyasında ilk kez, diktatörlüklere karşı bir halk hareketi, isyanı gerçekleşiyor!
Tarihi bir dönemeçte, İslam dünyası!
O İslam dünyası ki, batının sömürgesi, iktidarlarının çoğu işbirlikçi uşak, dünyanın 1,4 milyarı, yani beşte biri, ama dünyanın en yoksulları arasında!
Neden? Çünkü yönetimlerinde ve toplumun siyasal güdülenmesinde, birinci derecede dini motifler, değerler, anlayışlar geçerli.. İktidarlar bu değerlerin üzerinden yönetiyor! Laiklik yok veya bazılarında eser miktarda.. Dolayısıyla demokrasi de yok veya durmadan diktatörleri seçen bir topal mı topal “demokrasi” denemeyecek melez rejimler var.
Eh, uluslararası demokratik rejim ölçütlerine göre, Türkiye “Melez Rejimler” kategosirise giriyorsa, varın siz hesaplayın, diğer İslam ülkelerininin halini!
Onların hepsi, otoriter ve diktatörlükler hanesinde!
Demokrasinin olmadığı yerde diktatörlükler vardır ve bunların yüzde 99’u da emperyalizmin desteğinde ayakta kalırlar ve emperyalizmin pazar sömürgesi durumundan çıkmazlar!
***
Tunus halkı, İslam ülkeleri arsında (Türkiye dışında) en aydınlanmışı! Bunu, 1957’de bağımsızlığın kahramanı  Habib Burgiba’ya borçlular! Nature’da yayımlanan yazıya göre, “Burgiba, ilerici, modern ve laik bir devletin temellerini attı. Aynı zamanda insan kaynaklarına yatırım yaptı, kadınların sosyal statülerini güçlendirdi ve bütçede eğitime öncelik tanıdı. Ülkede çok sayıda üniversite kurulmasına ön ayak oldu. Bu girişimler sayesinde Tunus, Arap dünyasının en eğitimli nüfusuna sahip... Bilim insanları Burgiba’nın ülkeyi diktatörlükle yönetmesine karşın, iyi niyetli ve aydın bir kişiliğe sahip olduğunu söylüyor.”
Tunus’da devrim ateşini daha çok işsiz eğitilmiş gençlerin yaktığını söylüyor, Tunuslu bilimciler. İnsan haklarına tecavüzler, işsizlik, yüksek enflasyon ve yolsuzluk, sabırları bitirdi! Akademisyen ve aydınlar da devrime katılınca, diktatör, gösteriler yayılmasın diye üniversiteleri ve okulları kapattı tabii ki!

Yukarıdaki grafikte, İslam ülkelerinde, bilimsel araştırma ve geliştirmeye (ARGE), milli gelir içinde en çok pay ayıran İslam ülkelerinin bir listesini görüyorsunuz! Tunus, Türkiye’den bile yüksek! (Bu Cuma Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de bu konuda geniş bilgi var!) Tunus, diğer Arap komşularıyla karşılaştırıldığında daha güçlü bilimsel bir temele ve yüksek öğrenim sistemine sahip.
 Gerçi yıkılan diktatör de bilime ve eğitime yatırımı sürdürmüş. Milli gelirden daha çok payı ARGE’ye ayırmış, beyin göçünde biraz hız kesmiş.. Bilim insanlarına göreceli daha iyi bir hayat standardı sağlanmış, ama bilim ve düşünce özgürlüğü baskılanmış. “Dinamik bir araştırma ve inovasyon sistemi” bu nedenle gerçekleştirilememiş. “Entelektüel etkinliği” engelleme, baskıcı rejimlerin kaçınılmaz eylemidir!
Demek düşünce özgürlüğünün baskılandığı yerlerde biim de yeşermez!
Tunuslu bilim insanları, rejimin yıkılmasıyla birlikte, insan hakları ihlalleri karşısında duydukları sıkıntıları artık özgürce ifade edebileceklerini düşünüyorlar.
***
Geçici hükümette yüksek öğrenimden sorumlu bakan olan Fauziya Charfi, “üniversiteler hedefi tutturmak için belge ve diploma üreten makinelere dönüştüler; sosyal ve yenilikçi gereksinimlere sırtlarını döndüler, ” diyor..
Üniversitelerde en önemli sorun,  yakınlarını kayırma alışkanlığı”!
Nature’da bilimciler diyor ki: “Atamalarda ölçüt, akademik başarılara değil, iktidara yakınlık ve sadakate dayanıyor.” Bilim insanları, tüm Tunuslular gibi, iktidardaki RDC partisine katılmış, ama genellikle bir “çıkar sağlamak’ amacıyla!
Türkiye’ye, Türkiye’deki üniversitelerde yapılan yandaş atamalara ne kadar çok benziyor!?
Bu ölçüt, demokrasinin değil, diktatörlerin ve diktatör eğilimlerin bir ölçütü demek ki!
2003 yılında hazırlanan “Arap İnsanının Gelişimi” raporu, bir kalkınma için, demokrasi ve bilim arasında çork iyi sağlam bir ilişkinin kurulmasını öneriyordu!
İslam ülkelerinin başka hiç bir seçeneği yok, yoksulluktan ve sömürgelikten kurtulabilmeleri için!
 ---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder