Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

13 Şubat 2011 Pazar

“Dijital Darbe”, Balyoz'un Amacı Ne-1

Hadi bir “bilmece” ile başlayalım: Çiller iktidarı döneminden kalma bir “darbımesel” var: “Şak diye emretti tak diye yaptık”. Önceki günkü tutuklamalar da böyle bir sürecin ürünü.. Sizce kim “şak” diye emretti ve kimler “tak” diye yerine getirdi?
***
Olayın ne kadar “büyük” ve “ciddi” olduğuna kamuoyunu inandırmak için, bu “mal” süslenip püslenirken, etkili bir isim uyduruldu: Balyozzzzz!!! Tabii, bu isme uygun bir içeriğe de sahip olması gerekirdi. Bu nedenle açılışı ve servisi “Fatih Camii’ni Bombalayacaklardı!!” başlığıyla yapıldı!
Vay beee: İşin içinde din var, iman var, namaz var, müslüman var, kutsallık adına ne varsa hepsi orada! Eh yani, bu kadar millet ve din düşmanı yapılabilirdi insanlar!!
Öyle ki, yıllardır ağızda çiğnenebilecek bir sakızdı bu darbe sloganı! Hem de Fatih Camiini! Müminleri!!
İşte dinsiz imansız kemalist laik subaylara da bu yakışırdı! Öyle bir eylem uyduralım ki onlar adına, bir vuruşta yere serilsinler!
***
CNN Türk’ü açtım: Bir cemaat muhabirini çıkartmışlar “yorumcu” diye! Kah kah kih kih! Tezgahın bir parçası, şahitlik yapıyor!!!.. Şıracı, daha önceki salıvermelerin “yanlış” olduğunu söylüyor! Nasıl serbest bırakılırlardı! İşteee, gerçek karar bu: En özgür ve hiç bir etki altında kalmayan mahkeme, tutuklayan mahkemedir!
Biliyorsunuz, daha önceki peşpeşe operasyonlarla, kararların bağımsızlığı, tarafsızlığı, özgürlüğü sağlanmıştı... “Çürükler” temizlenmiş yerlerine sağlamlar getirilmişti... Kamuoyu vicdanı olayı böyle saptıyordu!
Yeni HSYK, yargıç “insicamı”nı (bu arapça sözcüklere alışalım, yani “tutarlılığını”) sağlamak için, doğrusu tarihi sorumluluğuna uygun davrandı!
***
“Balyoz” belgeleri mi?!
Ortada belge yok! Yani biz fanilerin, sıradan insanların anlayacağı türden! Gazete bir belgedir! Tabu senediniz de bir belgedir, sahtesi, ya tapu dairesinden sahtekarca hazırlanır ya da dışardaki sahtekarlarca “alet edevat” kullanılarak.. Muhtardan aldığınız da bir belgedir, altında mührü imzası vardır. Noterden alırsınız, kapı gibi elinizdedir! Karşılıkları, izleri, vardır!
”Balyoz belgeleri” ise “dijital CD’ler”!
“Darbeciler” anladığımız kadar, “çevreci” imişler! Kağıttan tasarruf etmek için CD’lerle çalışmışlar... Birileri bu CD’lerden çıktılar alıp sağa sola koyarak, “darbecilerin çevreci ruhu”na da aykırı hareket ettikleri için utanmalılar!
Hooop! Ormanlarımızı koruyalım! Elektrik tüketimini arttırmayalım!
***
Tabii, “dijital CD”ler (CD’ye zaten dijital kayıt yapılır!), belge olunca, darbeye de “Dijital Darbe” demeliyiz!
Bu “CİA- Cemaat ve İktidar” üçlüsünün çağımıza armağanıdır!
Tabii ki! Niye akıl edemedik! Dijital çağda dijital darbe yapılabilir ve yapılmalıdır!
Böylece kansız, silahsız, dijital darbe ve dijital karşı darbe ile meseleler halledilir!
Fakat, hey ne oluyor! Bu oyunda ancak “dijital tutuklamalar” yapılabilir! Bu tutuklamalar ise gerçek! Biri tek taraflı oynuyor!
***
Biliyorsunuz, CD’lere yapacağınız kayıtlarla, örneğin taş çağında yaşayan insanların bugünkü hükümeti tutukladığını gösterebilirsiniz! Tarihli marihli! CD’leri hazırlarken, bu CD’lerin hangi tarihte hazırlandığına ilişkin de istediğiniz her tarihi koyabilirsiniz!
TV’deki, milleti aptal yerine koyan veya kendisi aptal, diyor ki “TÜBİTAK CD’lerin gerçek olduğuna ilişki rapor verdi!”
TÜBİTAK, “evet böyle CD’ler vardır, çünkü elimizde onları tutuyoruz, açıp içlerine bakıyoruz, aaa içlerinde de kayıtlar var..” belgesi verdi!
Bunun dışında, dünyanın hiç bir yerinde hiç bir ciddi kurum “Bu CD’ler 2003 yılında hazırlanmıştır” diye bir veremez.. TÜBİTAK’taki, savcılarca  ismen belirlenmiş “bilirkişiler” ilk kararlarında böyle anlama gelecek ve bilimin ancak aptalca nitelendirilebileceği bir işe yeltenmiştir gerçi. Ama ikinci raporlarında kendilerini toparlamışlardır epey...
***
Efendim, biliyorsunuz “olay 2003 yılında” geçiyor.. O tarihte Birinci Ordu’da yapılan bir “Plan Semineri” meğer bir darbe hazırlığının kamuflajıymış!
Ancak, bu iddiayı öne sürenler, hazırladıkları CD’deki senaryoda, taaa 2005, 2006, 2008, 2009 yıllarında gerçekleşen olayları da, 2003 yılında ve öncesinde olmuş gibi kullanmışlar! Bir değil iki değil, üç değil! Onlarca! Hepsini merak ediyorsanız bakınız : http://cdogangercekler.wordpress.com/
Şirket mesela 2008’de kurulmuş, ama “2003 yılı belgelerinde” adı geçiyor! Adam devletteki görevine, çok daha ileri tarihte başladığı halde, 2003 yılında göreve getirilmiş gibi! Orduyla ilişkisi kesilecek gerici faaliyette bulunan kişiler listesinde bulunanların ismi, bakmışsınız, “darbede güvenilecek kişiler” listesinde!
Şimdilik, ayıptır diyeyim! Ama önemli olan bu ayıbın neden yapıldığı!
-- Cum.,Bilim ve Siyaset

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder