Orhan Bursalı
Dünyanın karanlık tarihini yaşıyoruz ve ponzici zenginler
Diyeceksiniz ki: “Abartma, dünya tarihinin hiçbir dönemi, 8 milyar nüfusa rağmen bu kadar bol gıda, sağlıkta müthiş gelişmeler, iletişim ve seyahat olanağı, çok daha iyi barınma, kişi başına düşen milli gelir, refah, patlayan mutluluk endeksleri, daha iyi eğitim koşulları vb. yaşamamıştı, uzayan ömürler, ne bu karamsarlık? Kapitalizm azınlık için cennet, azınlığın altında büyük kesim için çok daha iyi yaşam olanakları yarattı.”
Evet tüm bunları savunan ünlü yazarlar ve bilim insanları var.
Yukarıdakilere şunları ekleyebilirsiniz: “Bilim ve teknolojide müthiş gelişme, uzayın fethi için büyük atılımlar, Mars ve Ay üzerinde insan yaşam olanaklarında ileri adımlar, milyarlarca yıl öteden görüntüler, bilgiler getiren dev teleskoplar... Hastalıklarla, salgınlarla büyük mücadele...”
Sayın sayabildiğiniz kadar.
Bunların hepsi gerçek...
Bu gerçeklerin gölgesinde arkada kalan ise tüm saydıklarımıza diyelim ki en az iki milyar insan ulaşamıyor ya da çok azına ulaşabiliyor. Yoksulluklardan kaynaklanan büyük insani krizler yaşanıyor. Hepsinden bir avuç dolar milyarderi insan yararlanıyor.
Kapitalizmin/emperyalizmin zaferi mi?
Şimdi bu söylemin diğer yüzüne bakalım: Müthiş bir finans kapital temerküzü var, şüphesiz azınlığın elinde. Hükmeden bu, siyaseti ve iktidarları güdüleyen de. Sadece bu kadar mı? Toplumu da değiştiriyor:
Para her yerde hüküm sürüyor.
İnsani değerler, vicdan, adalet, ahlak, para karşısında sıfırı tüketiyor. Her tür hırsızlık, en ağır sömürü, yasal veya gayri yasal hüküm sürüyor. Bunlar bile başlı başına insanlığın ve toplumsallığın sonunu getiren ve yeni paranın hükümdarlığın insanlığı ezdiği yeni bir toplum ve insanlık modeli oluşturan olgular.
Yaşadıklarımıza bakın. En yoksulu da en zengini de (milyonlarca dolarlı!) ponzi oyununa girerek oradan sahip olduklarını birkaç ay içinde ikiye üçe beşe katlayabileceğini düşünebiliyor. Hırs ve para insanların beynini esir almış düşünme melekelerini gasp etmiş...
Belki de onlarda olmayan şeylerden bahsediyorum.
Aferin banka müdiresine...
En akıllısı o. Hapiste yatmayı göze alarak, çevresindeki bu kez zengin ahmakları ortaya çıkaran, bilinen bir oyunu kurguluyor. Oyuna ancak en düşük 1 milyon, kimisi için 10 milyon dolarla katılmak mümkün. Abi 1 milyon koyuyorsun hemen iki üç katını kazanıyorsun! Ulan tombala oynamak daha gerçekçi, namuslu, herkes için olasılığı eşit dağıtan bir kumar! Müdire de yaşadığımız yeni toplumsal gerçeğin insanı veya esiri...
Aslında bütün toplumun gözü dönmüş, kumarcı, piyangocu, üçkâğıtçı, rüşvetçi, aldatıcı, kazı kazancı, atçı, topçu, bahisçi...
Ve kendisine para vermeyen anasını kesici...
Murat Ağırel kardeşim, yiğitçe, futbolu esir almış ahlaksızlığın dibini arıyor: Boşuna! Dibi yok! Kazı kazan kazınır, futbolda ahlaksızlığın dibi kazınmaz. Mutlaka bir kısım sahtekârlar oradan para kazanır.
Ama devam!
Kazanamazsın, hep kayıpsın!
Sessiz toplum en büyük tehlikedir, diyor birileri. Çok doğru. Bütün bu yaşananların insanlara ders olduğunu sanıyorsanız aldanırsınız. Neyi nasıl yapması gerektiği konusunda bir öğreniyor. “Ama bir kazanırsammm.”
Başlıktan uzaklaştığımın farkındayım, güncele girdim.
Dünyanın en karanlığını yaşıyoruz derken parçalanmış ve birbirini yiyip bitiren, öldüren, en ağır sömürü ile kanını emen bir dünya var karşımızda.
Kapitalizm ve emperyalizm yarattığı bu yeni toplum içinde boğulup gidecektir.
Savaşlar devam ediyor ve hiç bitmeyecek... Konuya geri döneceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder