10 Ocak
2019 Perşembe/ Bilim ve Siyaset
İktidar
dışarıdaki beyin gücünü / göçünü ülkeye geri getirmek için bir program
hazırladı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Yurda Dönüş Araştırma Burs
Programı’nı TÜBİTAK
“Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı” adı altında ilan etti.
Özü şu: Deneyimli araştırmacılara
aylık 24.000 TL ve altyapı
desteği 1.000.000; genç araştırmacılara
20.000 TL maaş ve alt yapı desteği 500.000
TL. Eş ve çocuklarına aylık 2.250 TL aile ödeneği
ve sağlık sigorta desteği, geliş uçak biletleri..
Bu
programa başvuru oldu mu, olduysa kimler, dışarıdaki başarıları ne bir şey
bilmiyoruz. Belki erken henüz.
Herkese Bilim Teknoloji
dergisinde ülkemizin kaliteli araştırmacılarından Prof. Metin Balcı programı değerlendiriyor. Çok önemli.. bir özetini
vereceğim.
1) Yurtdışında
iyi araştırmacılar zaten maddi olarak bu olanaklara fazlasıyla sahipler; bu
öneriler cazip gelir mi? Program
3 yıllık. Peki sonrası?
2) Çalıştıkları kurumlarda araştırma altyapısını kurmuş üretken
kişiler Türkiye’ye gelip tekrar bir altyapı oluşturma zahmetine girer mi?
3) Ülke içerisinde zor koşullarda çalışan ve uluslararası düzeyde
araştırma yapan başarılı araştırmacıları, bu durum rahatsız etmeyecek mi? Metin
Balcı bu düşünceleri paylaştıktan sonra, işin özüne geliyor ve soruyor:
Neden beyin göçü arttı?
Ve giderek artıyor? Bugün lise öğrencileri arasında yurtdışına
gitme olanaklarını arayan çok sayıda öğrenci olduğuna dikkat çeken Balcı, ana
neden olarak “son yıllarda giderek artan toplum içindeki ayrımcılık,
ötekileştirme, siyasiler arasındaki gerilim, ekonomik kriz, gelecek kaygısı,
yüksekokul mezunu olanların %20 civarında işsiz olmaları” diyor.
Ayrıca “birçok ailenin çocuğunu istediği devlet okuluna kaydettirememesi ve öğrencilerin İmam Hatip
Liselerine gitmeye zorlanması. Bu durum aileleri ve gençleri yurtdışı
imkanlarını araştırmaya yöneltmekte. Çocuğu yurtdışında olan birçok aile, aman
çocuğum yurda dönmesin diyor. Bu, cümle bile ülkemizdeki eğitim ve ülke
durumunu ortaya koymaktadır.”
Özgür ortamın önemi.. Balcı sürdürüyor: “Bir diğer önemli husus, gelecek araştırmacılara özgür ortamın sağlanmasıdır ki bu nokta
ödenecek olan maaşlardan daha da önemli. Doğruların eleştiriler sonucunda
ortaya çıktığı gerçeği göz ardı edilmemeli. Bugün maalesef üniversitelerimiz suskun. Acaba neden? Bilim insanı
hür olmalı, fikirlerini serbestçe kamuoyu ile paylaşabilmelidir. Fikir özgürlüğünün olmadığı bir ortamda
bilim özgürlüğü de olmaz.”
Ahbapların ekmek kapısı
“Evrensel manada üniversite; ülkenin en yetenekli ve yaratıcı kişilerinin istihdam edildiği kurumlardır.
Maalesef bu tanım ülkemiz için söz konusu değil. Üniversitelerimiz çoğunlukla
eş, dost ve ahbap ilişkileri ile doldurulan kişilerin ekmek kapısıdır. Durum
böyle olunca kısa sürede bir kaç üniversitemizi dünyanın saygın üniversiteleri
arasına sokmak, Uluslararası Lider
Araştırmacılar Programı ile de mümkün olmayacak.”
Balcı’nın, ne yapılmalıya
yanıtları var: Akademik kariyer yapacak elemanlar kesinlikle sadakate göre değil, liyakate göre
alınmalı... Devlet üniversitelerindeki öğretim üyelerinin büyük çoğunluğu
araştırmadan uzaklar.. öğretim elemanlarını sorgulayan bir mekanizma yok. YÖK’ün çıkardığı bazı yönetmeliklerle
üniversitelerimiz daha da geriye gitmekte: Doçentlik
sınavının kaldırılması, yabancı dil puanının düşürülmesi, ULAKBİM bünyesindeki
dergilerde yayın yapma zorunluluğu, doçentlik kriterlerinin
iyileştirilmemesi vb. Bugün üniversitelerimizde uygulanan yükseltilme
kriterleri Avrupa ülkelerinin yükseltilme kriterleri ile kıyaslandığı zaman açık ara en kötü olanıdır.
Sonuç: “Sayın
yetkililer, ülkedeki koşullar değişmediği müddetçe bu önlemlerin beyin göçünü
önleyemeyeceğini ve göçün daha da artacağını ve dışarıdan yetenekli bilim
insanlarının gelmeyeceğini
düşünmekteyim.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder