20 Mayıs
2018 Pazar / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
RTE’nin
“Dava”sı ve Muharrem İnce’nin onarım manifestosu üzerine
Cumhurbaşkanı AKP milletvekilleri ile bir veda
iftarı yaptı. Konuşmasına baktım, en önemli iki noktası vardı: 1) yeni gelecek
milletvekillerinin bir dava uğruna mücadele ettiklerini bilmeleri gerektiğini
ve 2) Meclis’in ikinci kurucu meclis görevini üstlendiğini söylemesi..
Birinci Meclis ülkeyi kurtardı, ülke kurdu,
devlet kurdu, ulus oluşturdu, medeni hukuku kurdu, Cumhuriyeti kurdu,
Yurttaşlığı kurdu, dünyada Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.
Peki grevi biten meclis neyi kurdu?
Türkiye mi işgal edildi ve ortadan kaldırıldı,
ikinci kurtuluş savaşı verdik de düşmanı denize mi döktük, ülkeyi yeniden geri
kazandık da haberimiz mi olmadı?
Birinci Meclis Başbakandı Cumhurbaşkanıydı
demokrasiydi her şeydi.
Şimdiki Meclisin ise ne başbakanı ne
cumhurbaşkanı ne bakanları ne demokrasisi var.. Üstelik denetleme yetkisi de
yasa yapma yetkisi de önemli atama yapma yetkisi de tırpanlandı. Meclis, kendi
kendini yarıladı bile denebilir.
Ülke ile
davası var
“Dava” lafını Cumhurbaşkanı ilk kez etmiyor,
geriye doğru gidin, kritik zamanların hemen hepsinde bir “dava” lafı var. Dava
nedir? Davaya baş konur, beden konur, kefen giyilir, korkulmaz.. Cumhurbaşkanı
tüm bunları dile getirmiştir.
Allah aşkına, Türkiye Cumhuriyetini yönetmek
için aday olanların “nasıl bir kişisel, grupsal, partisel davası” olur?
Geleceksiniz, yöneteceksiniz, gideceksiniz, başkası gelecek. Arkanızda bu ülke
ve insanlar için yaptığınız güzel şeyler varsa bunlarla anılacaksınız..
Görevini bitirmekte olan Meclis’teki
milletvekillerini Kurucu Meclis diye anmasının “dava” ile ilişkisini kurabilir
miyiz?
Bu Meclis evet ciddi bir yönetim değişikliği
yaptı. Parlamenter sistemi sona erdirdi ve başkanlık sistemine geçildi.
Cumhurbaşkanı bu değişikliği haksız ve yanlış
yere yeni bir “Kurucu”lukla özdeşleştiriyor.
Akla başka şeyler geliyor tabii. Baştan beri
Cumhuriyetle ve Atatürk’le, yani ülkenin kuruluş ilkeleri ve babalarıyla bir
türlü barışık olmayan AKP’li politikacıların pek çoğu, kendileriyle başlayan
Yeni Ülke, Yeni Türkiye düşleriyle yatıp kalkıyor. Ana bağlantıları Abdülhamit
ve Osmanlı ile.
Tüm bunların vitrindeki cilası ise “Yeni
Türkiye!”
Türkiye
Cumhuriyeti ayakta
Çok şükür. Cumhurbaşkanı yeniden seçilirse de
ayakta duracak. Sorun millete nerede
yaşıyorsunuz diye, “Türkiye Cumhuriyeti’nde” yanıtını verecekler ve
Atatürk’ü de Kurucu Lider olarak söyleyecekler.
Şu 19 Mayısların ülkece ve büyük bir
duygusallıkla, heyecanla kutlanması, ne anlatıyor?
Atatürk’e koşmalar, Anıtkabir’den dalga dalga
dışa akmalar, iktidarın da kutlamak zorunda kaldığı Zafer bayramları, 23
Nisanlar bunların hepsi Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunu anlatıyor.
Bu ülke bir kez kuruldu ve bu millete de bir
daha kurtuluş için cephelere koşmayı göstermesin.
AKP’nin bu konuda kuracak düşü yok. Boş hayaller
kurmak, ülkeye zaman kaybettirir, kan kaybettirir, can kaybettirir.
Evet
yenilenmeye ihtiyaç var
Türkiye, AKP’den önce ülkeyi yöneten merkez sağ-
liberal “şirket” partilerince ekonomik olarak dibe vurduruldu kaç kez.
AKP bu yıkıntı üzerinde yükseldi. Yapması
gereken, bu partilerin hatalarından ders alarak, ülkeyi ileri demokratik ve
hukuk ülkesine taşımak, düzgün bir gelir paylaşımı sağlamak, ve bunun için de
ülkenin yaratıcı güçlerini üretici ekonomi- kültür sanat için seferber etmekti.
Bunları yapamadı; dahası tam tersini yaptı..
trilyonlar aktı bu ülkeye, onlarla bir tüketim ülkesi yarattı..
Akan trilyonlar ve 500 milyar dış borçla
iktidarını sürdürebilen AKP şimdi ise dış
güçler dolarla TL ile benimle oynuyor palavrası içinde çırpınıyor.
Muharrem
İnce,
Manifestosu ile, 17 yıl önceki çöken ülkenin nasıl ayağa kaldırılabileceğinin
işaretini verdi dün.
AKP’nin yaptığı pek çok alanda tahribat
onarılmadan, Türkiye’nin çağdaş dünyada gidebileceği yer yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder