11 Şubat Pazar, 2018 / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Rusya’nın Soçi kentinde biliyorsunuz Suriye’deki
neredeyse tüm tarafların katıldığı toplantı yapıldı. Rusya, taraflardan biri
olan, Türkiye’ye yönelik terör faaliyetlerinin altında imzası olan PKK/PYD
tarafını da davet etti. Türkiye bunu şiddetle reddetti.
Ankara öteden beri bunu reddediyor. Peki haklı mı?
Rusya ne yapmak istiyor?
“Teröristlerle aynı masaya oturmayız” gibi
yaklaşımlar, iyi incelenmeden, bir “ülke politikası” olarak dokunulmaz kabul
edilirse gerçeklikten uzaklaşabiliriz.
Bu nedenle bu konuyu irdelemeliyiz.. Çünkü Ankara’nın
daha başından yanlış politikasını kabul etmek zorunda değiliz, bugün de Suriye
politikası, tıpkı 6 yıl önceki gibi, yanlış seyrediyor ve Ankara Türkiye’yi
giderek daha büyük açmazlara sürüklüyor.
Tarafların durumlarına bakalım.
ABD’nin en güvenilir üssü
Bu konuda bir tartışma yok: IŞİD’e karşı politika
bahanesi altında, bir PKK/PYD bölgesi yarattı. Esas amacı da budur. IŞİD en
yoğun iki bölgede sıkışıp kaldı. Ama bir sıkımlık canı olan IŞİD’in oralarda
varlığını sürdürmesine göz yumuyor. Dahası, mesela Esad ordusunun IŞİD’e karşı
girişimlerine bile karşı çıkabilir. IŞİD varlığı, ABD’nin PKK/PYD ittifakına
meşruluk kazandırması için gereklidir. Tüm ABD liderlerinin ağzında,
Türkiye’nin bastırmalarına karşı, “güçlerimizi IŞİD’e yoğunlaştıralım” sakızı
çiğneniyor.
ABD PKK/ PYD’yi koruması altına aldı. Generallerinin, Münbiç’e Türkiye’den bir saldırı gelirse
karşılık veririz açıklaması bu kararlılığın ifadesidir. Yani Türkiye -ABD
savaşına gönderme yapıyor: “Karşında kim var, bir bak..”
ABD’nin orada sıkı durmasının iki nedeni var.
1) Tamamen kontrol altında tuttuğu ve istediği gibi kullanacağı bir
siyasi- askeri güç.
2) Bir kullanımı, Suriye’nin kesin
bölünmesi için. Suriye’nin bölünmesi ABD politikasının esasıdır. Araç da
PKK’dır. Neden bölünme? Sunni’leri 2011’de Esad’a karşı kışkırtmasıyla başlayan
iç savaş çıkartma Amerikan politikasının bir devamı. Rusya’nın (ve İran’ın)
Esat ile askeri ittifakına karşı bir pozisyon.
İsrail de savaşın ana tarafı
Bu bağlamda, Suriye’nin parçalanması, İsrail’in de güvenliği açısından
gerekli. ABD’nin tüm Orta Doğu politikasının köşe taşlarından biri hep
İsrail’dir. Bunu unutmayın. Nitekim İsrail’de, Şam’ın ülkesine egemen olmaya
başlamasıyla, Suriye güçlerini bombalamaya kalkışıyor. Yani İsrail aslında
Suriye’deki savaşın ana unsurlarından biri. Gerektiğinde daha büyük saldırılara
girişebileceğinin işaretlerini verdi.
3) PKK / PYD’nin varlığını öylesine kendine bağladı ki, artık
emperyalizmin ana gücü haline getirdi. PKK / PYD istese bile ABD’nin kontrolü
dışında davranamaz. Bu gücü, gerektiğinde İran’a karşı da güçlendiriyor.
4) ABD Orta Doğu’yu sürekli bir savaş bataklığı içinde tutacaktır. Mesela
Barzani’nin güçlerini öyle istediği gibi kullanabileceğini sanmıyorum.
Özerlersek, ABD’nin ana politikası Suriye’yi
parçalamak. PKK / PYD’yi büyük bir askeri güce büyüterek, bu bölünmeyi sürekli
hale getirecek.
Rusya: Kaybetti ama pes etmedi
Moskova’nın ana politikası Suriye’nin bütünlüğü. Soçi
politikası bunun bir göstergesiydi aynı zamanda.
PKK/ PYD üzerinde, ABD ile bir rekabet var şüphesiz.
Amerikan emperyalisti, bu rekabeti kazandı: PKK / PYD’yi ağır silahlarla
donatarak, himayesi altına alarak, gerekirse
senin için savaşırım işaretlerini vererek...
PKK /PYD’nin, böyle bir himaye olmadan orada tutunması
çok zor.
ABD, bu rekabeti kazandı, ama Rusya pes etmedi. Rusya
tüm savaşan tarafları, bu arada PKK/PYD’yi de Soçi’ye davet ederek, bu gücü
Suriye’nin bütünlüğünün bir parçası içinde tutmak, görmek istiyor. Esas olan
Suriye’nin birliği bütünlüğüdür. PKK / PYD bu birliğin bir parçası olursa bu
gerçekleşir ve ABD’nin bölme politikası boşa çıkabilir.
İktidar yanlıları Rusya’da saldırıyor: İkili oynuyor,
Moskova’da bürolarını açık tutuyor, koruyor. TV’lerde yorumda bulunan “uzman
stratejistler” da böyle konuşuyor.
Rusya’ya göre, PKK / PYD Suriye’nin birliği içinde
varlıklarını sürdürürlerse, Amerikan politikası boşa çıkar. Suriye’nin birliği
federasyon biçiminde mi olur, kantonlar biçiminde mi, ama mutlaka Şam’ın
kontrolü altında olmalıdır.
Böyle bir çözümde, Türkiye’nin de sınır saldırılarında
muhatabının kim olduğunu bilir: Şam!
Yarın: Ankara bunu görmüyor mu..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder