Cumhurbaşkanı bütün gücüyle 2019 Martında
yapılacak olan yerel seçimlere odaklandı. Yakın zamanda verdiği demeçte,
İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi, seçimleri, iktidarı da kaybeder anlamında
konuştu. Operasyonlarını görüyorsunuz. Neredeyse tüm belediye başkanlarını
değiştirmeye girişti.
Şüphesiz bu resmen baskıdır, yasal değildir,
halkın seçtiği belediye başkanlarının görevi hangi koşullarda bırakacağı
yasalarda yazılıdır. Ama şüphesiz ki ülkemizde, yasaların – Anayasa’nın
üzerinde bir güç vardır ve bu mekanizma belediye başkanlarını da istifaya
zorlamaktadır, açıkça ve resmen.
Görüş şöyle: “Ben seni aday gösterdim, o halde ben seni görevden alırım. Halkın oyu
ise biçimsel olarak vardır, önemli değildir...”
Kadir Topbaş böyle gitti. Yakasında üstelik
“FETÖ’cü” etiketiyle.. Ankara’nın ki direnebilecek mi, zerre sanmıyorum, başına
bin türlü haklı bela açılabilir.. Adam gider birazdan..
Kaybedilenleri
geri almak
Konum belediye başkanlarının istifaya
zorlanması değil.
RTE, bu belediyeleri kaybettiğinin farkında,
şeklen başlarında AKP’liler var, ama bugün seçim olsa önemli belediyelerin
büyük çoğunluğu, eğer Hayır Ruhu
mekanizması işlerse, AKP’nin elinden kurtulacak.. Büyük olasılıkla.
RTE Başkanlık Referandumunun sonuçlarına baktı
ve seçimleri kaybettiğini gördü.
Aralarında İstanbul ve Ankara’nın da bulunduğu
17 büyükşehirde AKP kaybetti.
Tüm bu iller Türkiye’nin ekonomisinin,
kültürünün kalbinin attığı yerler, atardamarları.
Bunlar yok, AKP iktidarı da yok. 2019 Kasımında
yapılacak Başkanlık seçimi de, milletvekili seçimi de tehlikeye girer.
Başkanlığı kaybetme olasılığı da tavana vurur.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı tüm ağırlığını yerel
seçimlere veriyor ve belediyelere el atıyor.
Hepsi
zan altında duruyor
Bu, referandumda kaybettiği ana belediyeleri
yeniden geri alma operasyonudur.
Tutar mı?
Bu belediyeler başarısız mı? İstifaya zorlama
kıstasları var mı, nedir?
Soyguncu mu, FETÖ’cü mü, yolsuz mu...
Hadi bunların hiç biri değiller, o zaman
başarısızlar...
Ama bunu da dile getirmiyorsunuz...
Belediyeleri istifaya zorlamak, AKP belediye
başkanlarını tam bir şaibe, zan altına sokmak değil mi?
Adamların hayatlarını, sicillerini karartmıyor
musunuz?
İktidar yanlılarına belediye olanaklarını,
ihalelerini yeterince akıttılar.. Bu açıdan, merkezle herhangi bir sorunları olduğunu
düşünmeyelim.
Sadece
vitrin cilası
İktidar, belediyeleri hiç boş bırakmadı, hemen
hepsinde mutlaka bir “parti denetçisi” vardır. Büyükşehirlerde hatta esas
kararı verici pozisyonunda bile duruyorlar denebilir. İstanbul’da Topbaş mı tüm
kararları veriyordu?
Belediyelerinde bir başarısızlık, yolsuzluk vb
söz konusuysa, bundan doğrudan iktidar da sorumludur.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı, bir vitrin
düzenlemesi yapıyor.
Hem de kendi itibarını ve yönetici kişiliğini
bir üst noktaya tırmandırıyor: “Bak gördün
mü, başarısız olanları nasıl tırpanlıyor, işte lider dediğini böyle olur,
hepsini istifa ettirdi..”
Oysa ortada değişen ve değişecek bir şey yok.
Sadece kamuoyuna bu tür söylemler enjekte ederek, törpülenmekte olan lider ve
parti pozisyonu güçlendirme operasyonu seyrediyoruz.
Pek
Hayır Ruhu ne yapacak?
Cumhurbaşkanı tek karar verici olarak, yerel
seçimleri bu tür parlatılmış operasyonlar sonucu kazanabileceğini planlıyor...
Şüphesiz bunun arkasını da getirecektir.
Hiç olmazsa RTE’nin yerel seçimlere yönelik
programını az çok görmeye başladık. Hedefe odaklanmış ve yürüyor.
Peki Hayır Cephesi ve Ruhu ne durumda? Bunun
bileşenleri türlü çeşitli özverilerde bulunmaya, “ben” değil, “biz” olmaya, bir
program ortaya koymaya, farklı kentlerde farklı – ince politikalar izlemeye vb
hazır mı?
5 Ekim 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder