Muharrem İnce
adaylığını açıkladı.. Hayırlı olsun, çalışkan bir adamdır... CHP’de yeni
yönetim tartışmaları olması çok doğal.. Ama, CHP içinde ulusalcılar ve diğerleri
biçiminde bir “ideolojik ayrışma” temelinde politika
kalıplaşmasını ve üretimini çok
fazla anlamlı ve doğru da bulmam. Herkes buna odaklıdır,. Vaayyy alçak/arkaik ulusalcıları tasfiye et
gitsin.. Veya tersi..
Türkiye’yi
ileriye çağdaşlığa taşıyacak; bilim ve teknoloji üretimi temelinde herşeyi
yeniden örgütleyecek; su, iklim değişikliği, çevre, eğitim ve fırsat eşitliği,
hak adalet ve özgürlükler politikalarını ön plana çıkartacak, yeni bir gerçek
gelecek plan/program üzerinde birleşemeyen bir parti, kendi içinde debelenip
durur.. “Ulusalcı” açıklamalar ve çıkışlar da, ulusalcı karşıtlıklar da, CHP’ye
ve ülkeye ufuk açmaz...
Bu
karşıtlıklar sadece kin nefret ve tasfiye planları üretir.. Bugünkü gibi..
Birleştirici
olan gelecek programlarıdır.. O ortada yoksa, birbirinizi yersiniz..
Bu nedenle, CHP
yapmadığı bir şeyi yapmalı, sağa kayma-sola kayma gibi görüntüsel ve ülkeye ve
partiye bir yararı olmayacak eksenlerde vuruşma yerine, Türkiye hayal edin ve
milleti bu hayale taşıyabilecek politikalar üretin.. Bunlar şüphesiz ki
değiştirici ve bu nedenle de solcu içerikli politikalar olacaktır..
***
Kemal Kılıçdaroğlu
partiye yöneltilen “sağa yönelme”
politikasına yapılan eleştiriye karşılık, ilginç bir yanıt verdi: Evet ne var bunda, çünkü oyunu almak
istediğimiz seçmen sağda.. Ana
politikalara yön veren bu bakışsa, buradan yapılacak mantıki çıkarsama şudur:
Toplum sağa kaydıkça sen de sağa kayarsın. Tutuculaştıkça tutuculaşırsın..
Giderek, “tutuculuk” genel karakterin olur. Yooo
o kadar değil mi diyorsunuz? Peki ne kadar?
Miktarı, ölçüsü, sınırı, belki hacmi?!
Bu
politikanın düşsel ve geleceğe ilişkin hiç bir yanı yönü yoktur. Meydan
okuyacak yanı sıfırdır; halkı sürükleyecek, umud verecek ve geleceğe
yönlendirecek yanı da... Varolana boyun eğmek değil, varolanı beğenmeyerek çok
daha güzel bir dünya kurmak içini yola çıkmak..
***
AKP,
tüm eski merkez sağ partilerin seçmenlerini toplamış/çalmış bir partidir.
%50’lere dayanmasının sırrı da odur. Erbakan’ın oylarıyla toplayın yüzde 50
çıkar. Geride MHP ve CHP’nin %20-30 arası oyu kalır. Kürt seçmenin HDP oyunu ve
ıvır zıvırı de eklersiniz... RTE şakşakçılarının “uzun adamın başarısı”
vaveylasının arkasında tek gerçek bu: Ortada 3 sağ- merkez parti varken, bu
teke indi!
Güncel
ekonomik koşullar, 350 milyar doları aşan bir dış borcu iç ekonomiye pompalayıp
büyük bir tüketim toplumu ve para bolluğu yaratınca, ve iktidar da 50 milyar
dolarlık özelleştirme ile de devletin finans durumunu ve harcamalarını ayakta
tutunca, bütün sağ seçmen AKP’ye aktı ve oyu yüzde 50’ye dayandı.
Şu doğrudur:
AKP’den müthiş hoşnutsuz, ama sosyal demokrasiye meyletmiş (veya etmemiş!)
tanınmış isimlere partinizde yer açarsınız... CHP bunu hep yaptı. Bu, AKP’deki
eski seçmene göz kırpmaktır aynı zamanda.. Hini-hacette kaçacağı bir partinin
varlığını anımsatırsınız. CHP bir kitle partisidir. Toplumun bütün kesimlerini
kendi politikaları çevresinde toplamaya çalışması doğaldır.
Ama
dikkat: hangi politikaların çevresinde?!
***
CHP ve daha ötesindeki
berisindeki seçmen, insan, yurttaş Homo economicus değil mi?
Tabii
ki.. Ama bu kitlede seçmende, başka belirleyici özellikler de var ve Homo economicus niteliği toplum, kültür,
aydınlanmacı özellikler, iyilik ve güzellik anlayışlarıyla, insan hak ve
özgürlükleriyle, demokrasi talepleriyle, etikle, baskıcı otoriter yönetim
politikalarını reddetme ile birleşmiştir..
Ülke
sevgisi ve yararı, tarihe ve kuruculara sevgi ve saygı, bunlara eşlik eder.
Bir
ekonomik ve kültürel bir yoğrulmadır.
Ülkenin
geleceği bu tür Homo economicus tipinin
çoğalmasına- artmasına bağlı..
İnce,
Kılıçdaroğlu ve diğerleri..
Neyi
geliştireceklerini, arttıracaklarını, yükselteceklerini iyi biliyorlar mı?
-- 19 Ağustos 2014 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder