Evet bugün acı yazacağım, Kılıçdaroğlu dahil,
CHP sevdalıları kusura bakmasın.. Yüksek sesle konuşma zamanı. Bu, bağımsız
olmanın özgürlüğüdür.. izninizle onu sonuna kadar kullanacağım..
Kılıçdaroğlu oğlunu kaybeden Fatih Hilmioğlu’nun gece evde
kalmamasına ateş püskürüyor! “Bu tam bir
vicdansızlıktır.. bu kararı veren yargıçta vicdan var mı, insan sevgisi evlat
sevgisi var mı.. o kararı veren kişi yargıç değildir” diyor.
Güzel, hiç bir itirazım yok bu sözlere, iyi,
yerinde, vurucu.. Konuşmasından öğreniyoruz ki CHP’liler hapishane koşullarını araştırıyorlarmış, yakında da bir cezaevi
raporu yayınlayacaklarmış..
Bu da güzel, içerideki tutukluların çok daha
insani koşullarda kalması gerekir.
***
Ama
afedersiniz, Ergenekon ve Silivri davalarının, bu davalarda yargılananların ana
meselesi nedir? Fatih Hilmioğlu neden tutuklu? Milletvekilleriniz Balbay ile Haberal ve diğerleri neden içeride?
Meşru ve evrensel hukukun tek bir delil bile
göremeyeceği ve tek bir mahkumiyet kararı veremeyeceği Balyoz gibi tepeden
tırnağa sahtekarlıklarla dolu bir davada neden ve nasıl mahkumiyet verilebildi?
Sevgili Kılıçdaroğlu, bugün karşı karşıya
olduğumuz hukuksuzluk uygulamalarının özünde, Hilmioğlu’nun “izinde neden
evinde kalamadığı” meselesi yoktur... Şüphesiz, evinde geceleseydi iyi olurdu!
Nitekim Adalet Bakanı da hemen
olayın üzerine atıldı ve bir gazeteye tırışkadan manşet olanağı vererek
propaganda yapabildi.. Efendim infaz
yasasındaki bu kötü durumu düzelteceğiz.. Bırrravooooo!!!
Böylece hukuk
sorunumuz halledilmiş ve demokratik olacağız.. Öyle mi? Hukukun, adaletin,
artık cılkı çıkmış magazin yönüyle uğraşmaktan hiç ne zaman utanacağız..
Fatih Bey veya yarın ailesinin başına yine
bir felaket gelebilecek başka bir tutuklu, yarın evinde bir gece karısı ve
çocuklarıyla kalabilecek ve biz
vicdanlarımızı yıkamış olacağız.. Bakan bey de böylece adalet
duyarlılılığını göstermiş olacak, bugüne kadar yaşanan kirlilikleri aklamış
olacak, öyle mi!
Bırakın, böyle bir vicdan yıkanmadan öyle
kalsın, kusura bakmayın.. Bu sahte bir vicdan sızlamasıdır.. Sahnede oynanan
tiyatronun karşıt tiyatrosudur!
***
Hilmioğlu örneğinde kalalım, Fatih Bey neden
tutuklu, ey vicdanı sızlayanlar, önce bu soruyu sorun! Kendisine yöneltilen
hangi belge, hangi somut delil ve bunlara denk gelecek ceza yasasının hangi
maddesine göre 3,5 yıldır tutuklu!
Fatih beyin yargılandığı Ergenekon davasına bakın, yargılamanın nasıl engizisyon havasına
büründüğünü görün! Sanıkların ve avukatlarının taleplerinin nasıl gözardı
edildiğini öğrenin, bu konularda bir şey biliyor musunuz?! Ergenekon davasında mesela salonda avukatlarla,
sanıklar arasında not mektup alışverişi neden yasaklandı!
Hilmioğlu ve bütün diğer yargılananların, gece evimde kalabilseydim diye ciddi bir
taleplerinin olduğunu sanmıyorum. Bu utanç verici davalar olmasaydı, zaten
bütün günlerini evlerinde geçiriyor olacaklardı.. karısıyla çocuğuyla
yakınlarıyla sevdikleriyle öğrencileriyle.. özgür benlikleriyle başbaşa ve
yalnız.. Dünya ve ülkesiyle birlikte..
Ve bu doğal koşullarda FATİH’İN OĞLU EMİR DE
ÖLMEYECEKTİ!
Evet ölmeyecekti! Çünkü Emir’in arabası kaza
yerinde olmayacaktı, çünkü babasının dışarıda ve özgür olmasının getireceği
onbinlerce bambaşka aile ve çevre ilişkileri, Emir’in kaza anında başka bir yer
ve ilişkiler içinde olmasını getirecekti, yüzde 99,9999999... Hepimizin hayatı
böyledir, tercihler, farklı ilişkiler yumağı içinde bir hayat, belki de böyle
bir kaza ile asla karşılaşmayacağımız gündelik yaşam biçimleri üretir, durmadan
ve yeniden.
Bu açıdan bakıldığında da, Emir, babasının
uğradığı büyük felaketin kurbanıdır. Bunu kim “kader”, “kaçınılmaz ve babasının
bile engelleyemeyecği bir sonuç” olarak görüyorsa, canı cehenneme!
Emir, bir hukuk cinayetinin kurbanıdır, beyler!
Bu cinayet işleyenler hakkında ben sonuç alınmasa bile, örnek bir bilim davası
açardım!
***
Tam bir vicdansızlıktır, diyorsunuz.. iyi
güzel de, bu minik vicdansızlığı gösteren aktörler, aslında bu davayı
sürdürmekle en büyük vicdansızlığı göstermiyor mu? Bu minik vicdansızlığın
kaynağı, çok büyük vicdansızlık değil mi? O zaman büyüğüyle uğraşın!
Sayın Kılıçdaroğlu, Fatih bey cenazede size 3,5 yıldır suçumu soruyorum, yanıt
vermiyorlar, dedi.. Evet, araştırılması gereken budur! Hilmioğlu, başı kıçı
olmayan bir uyduruk terör örgütünden tutukludur.. Nedir bu örgüt, araştırın..
Milletvekilleriniz köpeklerin leşini yiyip bitirdiği bu zırva örgütten dolayı
içerideler.. Davada iddiaları ve hukuksuzlukları araştırın ve açıklayın,
adamınız yoksa görev verin.. Binlerce insan bekliyor! Balyoz kararları,
hukuksuzlukları üzerine önce bir dosya hazırlayın hele..
Size diyeceklerdir ki, yargılama sürüyor,
hukuka karışmayalım. YARGILAMA FALAN YOK KILIÇDAROĞLU, HEPSİ BİTTİ. Hukuk yok!
Adalet yok! Alçakça bir düzen var. Yüzlerce suçsuz insan var. Yargıtay, hukuk
mukuk yok Kılıçdaroğlu..
İktidar mı olmak istiyorsunuz. İşte meydan
işte vicdan..
Kusura bakmayın..
-- 18 Ekim 2012 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder