Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 16 Temmuz Perşembe, 2020
Şüphesiz Amerikancı bir darbe girişimiydi; şüphesiz esas Erdoğan’ı tasfiye girişimiydi; şüphesiz Kemalist devrimlere, çoğulcu parlamenter rejime vb karşı kökten(din)ci bir darbe girişimiydi...
Senaryoyu kurayım:
Başarsalardı Erdoğan ve ailesi tasfiye edilecekti. Meclis kapatılacaktı. Partiler kapatılır mıydı ilk aşamada bilmiyorum, ama Amerikan patronlarının izinleri çerçevesi içinde hareket ederlerdi görünüş açısından.
Partilerin ilk başta kapatılmamış olacağını varsayarsak, AKP içinde Erdoğan’a kesin bağlı ekip tasfiye edilecekti. FETÖ’nün bir partiye ihtiyacı olacaktı ise, AKP bunun için biçilmiş kaftandı.
AKP Fetöleşirdi
Hem Partinin önemli bir kısmı geçmişte Fetö ile al takke ver külah halindeydi. Birbirlerine kanları kaynamıştı, ortak / beraber yürümüşlerdi bu yollardan... Parti yönetimine geçiş aşamasında içeriden birileri, mesela Arınç vb getirilirdi.
FETÖ Humeyni gibi Ankara’ya konardı. Paris’ten değil Washington’dan.
19 /25 Aralık 2023 Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonu, Erdoğan ve ekibini tamamen tasfiye için kullanılacak mükemmel bir araç olurdu ellerinde. Bugünkü FETÖ yargılamalarının yerini Erdoğan ve ekibinin yargılamalar alırdı.
İpler ABD elinde
Darbenin etkilerinin şüphesiz orta vadeye yayıldığını varsayarsak köklü olacağı açıktı. Devlet, Ordusuyla bu kez tam anlamıyla Fetöleşeceği için (40 yıllık hazırlık!), Türkiye’de tam bir bir devlet – millet karşıtlığı sürece damga vuracak dinamiğe dönüşürdü. Bu süreci ancak bir film senaryosu yazarak anlatabiliriz.
ABD ve Avrupa ilk zamanlar memnun olurdu.
Fakat, FETÖ’yü ne sürece kullanabilirlerdi, onu da ne zaman tasfiye yoluna giderlerdi, öngörmek zor. Ama ilk başlarda ipler ABD- AB’nin elinde olurdu. CHP ve diğer partileri kapattırırlar mıydı, bilinmiyor, ama zor, sanmıyorum. Bir yarı demokratik görünümü öncelikle ayakta tutma çabası egemen olabilirdi. MHP’nin şüphesiz ki AKP’ciliğinden, Erdoğancılığından bahsetmek söz konusu olmazdı.
Hedefleri aynı değil miydi?
FETÖ ve Erdoğan’ı arzuladıkları Türkiye açısından birbirlerinden ayıran neydi?
Kemalizm, tasfiye edilmesi ve devletten ve siyasetten etkinliğinin iyice düşürülmesi gerekmiyor muydu, her ikisi için de?
Atatürk’ün yıkılması ve Yeni Türkiye için başlangıç yapılması gerekmiyor muydu her ikisi için?
Her ikisinin de “alnı secdeye” değmiyor muydu ve bunu devletin temeli yapmak istemiyorlar mıydı?
“Laiklik de ne” değil miydi?
Geldikleri kökenler bir noktada birleşmiyor muydu?
Hukuk, tamamen kendilerinin güdeceği ve iktidarda istedikleri gibi kullanacakları esaslı bir araç değil miydi?
Muhalefeti tasfiye için yargı ve adalet mekanizması emirleri altında değil miydi ve olmayacak mıydı?
İş hayatının kendilerine biad etme talepleri arasında bir farklılık mı vardı?
Parlamenter rejimin giderek göstermelik kalacağı veya tamamen kendilerinin çerçevesini çizecekleri bir rejime dönüşeceği (İran gibi) bir sistem talepleri arasında birbirlerini ayıran neydi?
Medyanın iktidar medyasına dönüşmesi gerektiği konusunda farklı mı düşünüyorlardı?
İktidar, ortak düşünceleri gerçekleştirmede, bu kez kendi payına ve kendi iktidarı için, farklı yöntemlerle aynı yoldan yürümüyor mu?
Darbe ve hukuk yoluyla adım adım
Bugünkü uygulamalara baktığımızda, esas olan, tüm bunları kim yapacaktı.
Ağır bir liderlik çatışması, 2014 öncesi iktidara, devlete ve ülkeye damgasını vurdu.
Tüm ana konularda düşünce ve ideolojik birlikteliği içinde beraber yürüdüler. Ordunun tasfiyesi, Balyoz – Ergenekon yargılamaları, medya yağması..
Bir koltukta iki karpuz taşınmaz. Tepede de bir koltuk var ve bir kişi oraya oturabilirdi.
AKP döneminde muazzam yol alan (Erdoğan da bunu itiraf etti) FETÖ, muazzam ekonomik kaynaklarıyla da bir imparatorluktu içeride ve dışarıda.
Bir ülke patronluğu eksikti, Erdoğan buna en büyük engeldi.
Darbe esas Erdoğan’ı tasfiye harekatıydı.
Bunu daha önce başarsalardı, 15 Temmuz 2015 olmazdı.
İşin başka ilginç yanları vardı tabii...
***
Bir de tabii ki, ABD patronluğu ülkeyi esir alacaktı ki, bela mı bela.
Ama sonuçta, FETÖ belasından kurtuluş, ülkenin en büyük kazancı oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder