Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet, 4 Nisan Pazar, 2021
Okur anımsattı, fikri takipte: “Değerli yazar, haklısınız gündeme yetişmek öylesine zor ki. Ancak okuyucunuz olarak 22 Mart günkü Suriye ve Suriyeliler ile ilgili yazınızın devamını bekliyoruz. Ya da en azından bir açıklama.”
Suriye dünyanın en çok acı çeken ülkesi, halkı. Yazım, 10. yılında oradaki felaketi anlatıyordu sayılarla! Şöyle demiştim: “Türkiye İran ve Rusya ile Suriye’nin toprak bütünlüğü için hem bir ittifak içinde hem de hem de arada sırada Rusya ve Şam ile askeri çatışma içinde. Ender görülecek bir durum! ABD ise PKK / PYD ile birlikte, ülkenin petrol bakımdan zengin önemli bir kısmını işgal altında tutuyor..”
Dün Sedat Ergin, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un Suriye üzerine yaptığı kapsamlı konuşmasının özetini verdi. Önemliydi.
Bizim de sık yazdığımız gibi, Suriye’de Moskova- Şam ve Tahran Suriye’nin yeniden toprak – ülke birliğinin sağlanması için sahadalar.
Diğer cephe ise ABD: Suriye’ye parçalamak ve Fırat’ın doğusunda kendilerinin kontrolünde bir PKK yapılanması –özerk veya ulusal- kurmak için sahada.
Türkiye ise bir üçüncü güç olarak orada. Fırat kalkanı bölgesinde 32 km derinlikte bir alanı, ÖSO güçleriyle kontrol ediyor. Azez bölgesinde ve İdlip’de sınırlarımızdan içeriye dar bölgeleri kontrol ediyor.
Ankara’nın umutsuz makalesi
15 Mart’ta Cumhurbaşkanı’nın Bloomberg’in internet sitesinde bir makalesi yayımlandı. Haberi, gazetelerde “Batı Suriye’de Türkiye’yi desteklemeli” başlığıyla çıktı.
Orada Şam’ı hedef alarak diyor ki özetle, Esad rejiminin İdlip eyaletine yeni bir saldırısını engellemek için müdahale ettik, milyonlarca hayat kurtardık... Batı en makul seçenek olarak Türkiye’yi desteklemeli, asgari maliyet ve azami etkiyle Suriye’de çözümün bir parçası haline gelmeli...
Cumhurbaşkanı, Batıya, hem YPG’ye karşı net tavır al diyor, ama daha önemlisi “meşru Suriye muhalefetine gerekli destek sağlanarak barış ve istikrara yatırım yapılmalıdır.”
Adeta savaş çağrısı
Ankara bir yandan Rusya ve İran ile Suriye’nin toprak bütünlüğü üzerine anlaşmalar yapıyor.
Öte yandan ise Suriye’yi parçalama peşinde koşan ABD (Batı!)’yı, Türkiye’yi Şam’a karşı desteklemeye çağırıyor. Suriye Milli Ordusu adını taktığı, tamamen kendi kontrolünde ÖSO’yu meşru muhalefet gücü olarak göstererek!
Yani Batıya diyor ki mektup: Gel, sadece beni destekle, ben de ÖSO ile birlikte Şam’daki iktidarı yıkıp ülkeye özgürlük getireyim.
Peki Rusya’yı İran’ı ne yapacaksın?
Tabii, Türkiye kendi gücüyle bunu yapamayacağı için, Batının her türlü askeri desteği, uçağının da müdahalesi öngörülüyor sonuçta.
Özetle, dışarıdan bu mektubu değerlendiren bir siyasal- askeri tarafsız gözlemci, Ankara’nın Batı’yı (tabii ABD’yi) Suriye’de Rusya- İran ve Şam’a karşı adeta bir cephe savaşına çağrısı olarak değerlendirir.
Ankara Rusya – ABD arasında ikili oynuyor! Suriye’nin ülke – toprak bütünlüğünü savunuyor görünüyor, ama Fırat’ın doğusunu işgal altında tutan ve orada bir özerk – ulus yapılanması için çırpınan ABD’ye de davetiye çıkartıyor: Suriye’de bizi destekle!
Neden böyle?
Ankara şuna inanıyor: ABD Fırat’ın doğusundan çıkmaz, orada bir PKK yapısı kuracak, Suriye’ye parçalayacak. Böyle bir durumda biz de kontrol altında tuttuğumuz bölgeleri elimizde tutmak için girişimlerde bulunmalıyız.
ABD ve Avrupa’da bu mektubun küçük bir etkisi olsaydı duyardık.
Bu arada Rusya ve Şam, Fırat’ın doğusunda ABD’nin desteklediği güçlerin elindeki petrol sahalarını ve tankerlerini bombalıyor.
İdlip’te de, Ruslar ve Şam, sınırımızda sıkışmış terör güçlerinin üzerinde söz verdiği kontrolü de Ankara’nın yapması çağrısında bulunuyor.
Durum zor ülkemiz için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder