Taa geçen yıl seçimlere gündemde yokken, Referandum sürecinde yazıp çizmeye başladık: AKP’nin bu seçimlerde hedefi MHP’dir!
Erdoğan ve kurmayları 2011 seçimlerini, MHP’nin bitirilmesi, en azından parçalanması ve Meclis dışında bırakılması stratejisi üzerinde kurdu.
2007 seçimlerinde AKP’nin oy deposu, ve seçim hedefi Kürtlerdi! Açılıp-maçılım ve Kürt bölgesine yapılan parasal yığınaklar, bölgede Kürt seçmenin en az yarısının oyunu AKP’ye akıttı!
Tabii, AKP orta ve batı bölgelerinde yaşayan kürtlerden de hatırı sayılır oy aldı! Yüzde 47 oy oranına ulaşılmasına Kürtler çok iyi katkı koydular!
***
2011 seçimlerinde AKP yeni bir strateji çizdi: Bize tek başına anayasayı değiştirecek bir çoğunluk gerek.. Veya en azından 2007 hedeflerini tutturmalıyız! Yüzde 50’nin üzerinde oy almalıyız!
Dikkat ederseniz, aylar öncesinden yüzde 50’nin üzerinde oy propagandası başladı!
AKP’nin 2011 seçim stratejisinin ilk işaretleri iki olayda görüldü:
1) Referandum sürecinde AKP MHP’yi parçalamaya yöneldi.. 12 Eylül’den hesap sorulacak palavrasına veya soytarılığına kanan veya kandırılan (liboşlar gibi!) bazı tanınmış MHP’liler, AKP’ye yanaştılar..
2) İkinci işaret geçen yıl başlayan KCK operasyonu oldu.. Bu da AKP’nin “Kürt Açılımı”nı, veya Kürt oy deposunu bitirdiğinin göstergesiydi! AKP Kürtlerden alacağı oyu almıştı.. PKK ve BDP’nin dışında kalan Kürt oylarını alıyordu. Bu oyları epey “sağlamlaştırmıştı” (konsolidasyon). Ayrıca, 2007 seçimlerine BDP adayları bağımsız girmiş, ortalıkta yüzer gezer Kürt oyları kalmamıştı ve Kürt milletvekilleri meclise girmenin yolunu bulmuştu!
AKP’nin Kürt bölgesinden çıkartabileceği millettvekili sayısı ve alabileceği oylar yaklaşık sabitti. Oraya yüklenerek yüzde 50’nin üzerine çıkamaz veya arzu ettiği milletvekili sayısına ulaşamazdı..
Erdoğan’ın “artık Kürt sorunu yoktur” veya “bitmiştir” ilanı, bu olgunun kabulu idi.
Bir de Kürt sorununda gidebileceği noktaya gitmiş görünüyordu AKP!
“Kürt sorunu bitmiştir” politikasıyla, daha önceki seçimlerde aldığı Kürt oylarında hatırı sayılır bir düşüş gerçekleşse bile, bunun toplamda fazla bir önemi yoktu. En çok, bölgeden bir kaç milletvekili daha az çıkartabilirdi veya yüzde 1-2 daha az oy alırdı!
Ama, yüzde 50’nin üzerinde oy veya istediği çoğunlukta milletvekili çıkarma olasılığı, MHP’yi bitirmesi halinde gerçekleşebilirdi..
***
MHP’nin yüzde 10 barajına takılması durumunda, AKP rahatça 330’un üzerinde bir milletvekili çoğunluğuna ulaşabilir. “Çok iyi” bir seçim çıkartırlarsa, CHP yüzde 25’i geçemezse, Anayasa’yı Meclis’te tek başlarına yapabilecek bir çoğunluğa (367 ve üstü) bile ulaşabilirlerdi!
Bu noktada, Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’in (Seyfettin Gürsel) yaptığı “Milletvekili Dağılım Senaryoları ve Yeni Anayasa” başlıklı çalışmadan bahsedeceğiz: Buna göre, AKP ancak şu koşullarda Meclis’te salt çoğunluğa ulaşabiliyor: AKP % 48, CHP %24 ve MHP %9 (373 milletvekili).. Eğer oy oranı sırasıyla 52, 22, 10 olarak gerçekleşirse 368 milletvekili çıkartabiliyor.
Yani AKP’nin mecliste salt çoğunluğu tutturabilmesi olasılığı aslında çok çok zayıf, imkansız gibi! Ama Anayasayı referanduma götürecek bir çoğunluğa ulaşma olasılığı, yüzde 48 oy aldığı ve MHP yüzde 10-12 oy aldığı durumlarda, söz konusu.
***
Başka bir gerçek ise, AKP ile CHP arasındaki oy oranı farkı azaldıkça, AKP’nin milletvekili sayısının hızla 300’ün altına düştüğüdür. Bu durum özellikle CHP’nin yüzde 30’ları bulması durumunda gerçekleşiyor...
Bu nedenle, AKP, stratejisini MHP’yi bitirme üzerinde kurdu!
Kasetler, bu amaçla hazırlandı.. Tabii, bu hazırlık, uzun bir izleme, dinleme, tezgahı kurma ve tuzağa düşürme gibi çeşitli zor aşamalara sahipti ve doğrusu iyi planlandı..
Burada AKP ve ortaklarının yasadışı, rezil derin devleti devrededir, üstelik uzun zamandır!
İktidarbaşı, bu nedenle meydanlarda dilinden kaseti düşürmüyor..
MHP seçmeni, bu zokayı yutacak kadar aptal ve kurulan tezgahtan bihaber olabilir mi? Sanmıyorum!
Bu ahlaksız siyaset ve ahlaksız bel altı vuruşlar geri tepecektir..
AKP nin 300 milletvekilinin altına düşmesi büyük olasılıktır..
--- 12 Mayıs 2011 /Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder