Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

10 Eylül 2023 Pazar

‘Barış’ dünya ve Türkiye’de tutuklu

 obursali@cumhuriyet.com.tr

‘Barış’ dünya ve Türkiye’de tutuklu

04 Eylül 2023 Pazartesi


1 Eylül’ü geçtik. Biliyorsunuz 1 Eylül Dünya Barış Günü’dür. Fakat tüm eylüle öyle kabul etmenin ne sakıncası var. Ayrıca önemli bir konu “geçmiş gün” olmaz.

Barış tutuklu. Evet kastettiğim bizim Barış. Üstelik dine inanan, namaz kılan, Allah, İslam, Kuran vb. diyen bir iktidarın tasarrufu ile. Konu burada salt Barış değil tabii, Can Atalay, Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay ve daha başkaları da yasalara göre suçlu olmayan siyasi tutuklular...

VİCDANSIZ DİN OLUR MU?

Hukuki mi? Değil. Demek din-iman, İslam, Allah vb. kavramların yargı ve hukuk, adalet vb. ile ilgisi yok. Bu kavramları dillerinden düşürmeyenler, insanlara her türlü melaneti de haksız ve hukuksuz yapabilirler. Herhalde geçerli hukuk sisteminden başka, değişik bir hukuk ellerinin altında var. Ya bu gizli hukuk sistemiyle vicdanlarını temizliyorlar, “Bunlar düşman her türlü işkenceyi yapmak caizdir” diyorlar ya da dinle ilgili söyledikleri topyekûn yalan...

Bana sorarsanız, ikincisi. 

Vicdanları falan da yok. Amaç iktidarlarını sapasağlam ayakta tutmak ve başkaldıranları eleştirenleri iktidarın tüm yolsuzluklarını sergileyerek rezil edenleri de böylece susturmak.

Konuya böyle bir yaklaşım epeydir aklımın köşesindeydi, orada kalacağına burada arzı endam etsin, dedim. 

‘BARIŞ’ DA TUTUKLU

Evet, Türkiye’deki barışı kastediyorum. 1 Eylül’de dünya barışı da tutuklu. Neredeyse tüm barışları tutuklayacaklar. Barış sözcüğünün anılmasını da yasaklayacaklar. O noktadayız.

Ülkemizde siyasi bir iktidar savaşı var, ilan edilmemiş olağanüstü hal durumu.

Fiili savaşı zaten yanı başımızda sürdürüyoruz. Savaşı çözecek ve coğrafyamızda barışı sağlayacak zerre adım atmayan bir iktidar var. Savaş durumu, ülkeyi, beyinleri, seçmeni esir almış. Tek söz söyleyemezsiniz neredeyse. 

Bu savaş durumundan, Saray iktidarı, iktidarının devamı için politik çıkar sağlıyor. Bölge-Suriye ile ilgili, aslında hiç de gizli olmayan, daha işin başında “Şam’da Emevi Camisi’nde namaz kılacağız” diyerek açıkladıkları politikalarını gerçekleştirme ham hayali ile “savaş durumu”nu sürdürüyorlar.

BARIŞÇI POLİTİKA ÇÖPE

Şahsım Devleti, Atatürk’ün düne kadar Türkiye’nin ana çizgisi “Yurtta Barış Dünyada Barış” politikasını çöpe attı. Bunu pasif bulduğunu açıkladı. Onlar şimdi “aktif barış” izliyorlarmış. Evet hem içeride, insanları yok yere tutuklayarak mahkûm ederek “aktif barış” hem de komşulara karşı “aktif barış”.

Öyle ki Şam adına, Şam’ı yıkma amacıyla savaşan muhalifleri, sözde bir Suriye Milli Ordusu adı altında yeniden örgütleyerek. Dünyanın tanıdığı Şam iktidarı... ama “milli ordusu” Saray yönetiminde.

Böylesine trajik komik bir “aktif barış”.

Büyük zafer günlerindeyiz. Hem de eylülde.

Atatürk’ün barış politikasını biraz kaleme dolayalım yazılarımızı sürdürerek.

***

Dünyada da barış tutuklu dedik ya! Zaten olmayan barışın üzerinde şimdi nükleer silahların gölgesi düşüyor. Bu arada Japonya’nın bölgede savaş tehlikesi nedeniyle yeni silahlanma programı için 53 milyar dolar ayırıyor.

***

Herkese Bilim Teknoloji yazarı Müfit Akyos’un gelecek haftaki yazısını okurken barış için dikkat çekici bir içerik ürettiğini fark ettim. Buraya alıyorum:

“Barış kavramı, savaşın olmaması durumu gibi eksik ve dar bir tanımlamadan kurtarılıp adalet ve insan hakları, eşitlik, özgürlük, gelir dağılımı, cinsiyet eşitliği bağlamlarında ele alınması ve savunulması durumunda gerçek anlamına kavuşturulabilir. Böylesi bir tanım esas alındığında günümüzde dünyada ve ülkemizde barıştan söz etmek çok güçtür.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder