Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

9 Mart 2020 Pazartesi

Barışlar ve Afişenin afişesinin onun da afişesinin afişesi cezası

8 Mart 2020 Pazar / bilim ve siyaset

Barış Terkoğlu kardeşimi neden tutukladılar. Ya Barış Pehlivan kardeşimi?
Mesela “yeni bir kitap hazırlıyoruz” açıklamalarından sonra olabilir mi?
Bunlar yine hangi tarafımızı deşifre edecekler” endişesi mi?
“Eyvah, kim bilir devenin hamutuyla beslenenlerin nelerini ifşa edecekler yine” paniği?
Mahkemelerde kurulan yeni “Fetö ve yandaş aklama- paklama” tezgahları mı gündemde, korkusu mu?
Türkiye’nin kuyusunu kazan, din kisvesi altında her türlü ahlaksızlığı, parabazlığı, cinsel istismarcılığı yapan ve devletin hemen her kademesine yuvalanan tarikat ve cemaatlerin yeni dümenlerini mi gündeme getirecekler?

“Yoksa bizi mi açıklayacaklar?”

Bir bir yıkılan AKP yerel yönetimlerinin yolsuzluklarını mı raporlayacaklar ve yürüttüğümüz yeni cukkaları mı açıklayacaklar?
Bu adamların gazetecilik yapmalarını ne kadar geciktirirsek, yazarlıklarını ne kadar kesintiye uğratırsak, o kadar lehimize” düşüncesi mi?
Bu adamlardan bize rahat yok, atalım içeri” intikamcılığı mı?
Gazeteciliği biraz daha öldürelim” ilkesini ve kararlığını tavizsiz sürdürme politikasının otomatik bir sürece bağlanmışlığı mı?
Bu ikisini atalım içeri, gazeteci yazar olarak iktidar muhalifliği yapmanın ne kadar tehlikeli ve bu nedenle gereksiz bir şey olduğunu” göstermek politikası mı?

“Havuzlayamadıklarımızı susturacağız”

Yıldırmak, korkutmak, nefes aldırmamak, dünyayı dar etmek için mi?
“Doğan Medyayı havuzladık, parasını devlete verdirdik; adamlarını, yönetmenlerini devşirdik... Bize direnenleri de susturacağız ve medyada dikensiz bir gül bahçesi yaratacağız” hayali mi?
Barışların tutuklanmasında yukarıda saydıklarımızın hepsi olabilir...
Tüm bunları iktidarın “size gazetecilik, habercilik muhalif yazarlık yaptırmayacağız” ana görüşünde toplayabiliriz.
Ben gazetecinin bana meftun olanını severim, tıpkı aşık olan işverenler gibi, icraatımı sorgulayanını değil, övenini, göz yumanı, kuyruk sallayanını severim, bu gazeteciler hiç işsiz kalmazlar, zenginleşirler, başkanla uçarlar, onlara soru sorarken yağlama yıkama olanağı bahşedilir...
Gazetecilik yapmak isteyenlere ise şahsımın memleketinde yer yoktur, onlar işsiz bırakıla, gazeteleri internet siteleri kapatıla, ocakları söndürüle, kırk katıra kırk satıra mahkum edile... düşman- hain- casus ilan edile...

Üç aşamalı karar

Önce Barış Terkoğlu’nu aldılar. Çünkü o Cumhuriyet’te de çoook kötü şeyler yazıyor, ifşa ediyor, kirli çamaşırları sergiliyordu... Korkusuzluğu, gerçeğe olan bağlılığı, mütevaziliği, Uğur Mumcu gazeteciliğinin parlayan yıldızı... içeri atılması için bunlar yeterliydi.
Sonra, gazeteci susturma, satın alma, tv’lere ayar verme, kimlerin konuşturulacağı ve konuşturulmayacağı listeleri hazırlamadan sorumlu saray eteklerindeki komisyonun aklına, yahu Odatv’nun yayın yönetmeni Barış Pehlivan’ı da alalım geldi, sonra da Odatv’yi kapatalım, fikri de eklendi buna.
Böylece ikinci bir operasyonla, yine gerçek gazetecilerimizden Pehlivan kardeşimi de aldılar.. Üçüncü operasyonla haber sitesini kapattılar.
Utanmazlığın tavan yaptığı zamanlar.

Susturma komisyonu toplantısı

Bu komisyon toplantısında:
Birisi anımsattı: Çok iyi olur çünkü 2011'de o zamanki Gülenci yoldaşlarımızın bunlara kurduğu tuzağın da yıldönümü, yarım bıraktıkları, başaramadıkları, yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları ve kurduğu tuzağın tez elden anlayıldığı işlerini tamamlayalım, o zaman erkenden bırakılmışlardı, topu topu 18 aycık yatmışlardı...
Bir diğeri tamamladı: Hele şimdilik MİT’çi şehidimizin haberini yaparak elimize koz verdi, hepsi bir girsin içeri, tutuklatalım, arkalarından yeni suçlamalarla da yeni davalar yükleriz, kalırlar orada... Siteleri de fitne ocağı diye ilan edilir.
Bir başkası: Evet Osman Kavala’ya yaptığımız gibi.

Bakın bumerang size doğru geliyor

Kurdukları bu tezgahları hayat parçalayacak. Barışlar tez elden çıkacak. İçerde kalmayacaklar.
Barışların savcılıkta mahkemede yaptıkları müthiş suçlamaları karanlık döneminizin belgesi olacak.
Çünkü gazetecilik öldürülemez... Gazetecileri susturduğunuzu zannedersiniz, ama gazetecilik ve yaptığınız hukuksuzluklarla yediğiniz nanelerle ilgili gerçekler, bumerang gibi döner dolaşır yüzlerinizde patlar...
***
Suçlamaya bakın: İsimleri açıklanmış yazılıp çizilmiş, fotoğraflarını arkadaşları tarafından toplumda paylaşılmış, törensiz ve isimsiz gömülmeye kalkışıldıkları sosyal medyada kıyametler kopartılmış, tüm Manisa’nın cenaze törenlerine katıldığı olayı yayınladıkları için, MİT yasasını çiğnemişler.
Afişenin afişesinin onun da afişesinin afişesi cezası...
Başka şeyler icad edin, bu suçlama tutmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder