Davutoğlu, Mayıs’ta başkanlık anayasasını
Meclis’e indireceklerini belirtiyor. Buna şüphe yok. Bu Beştepe’nin programı.
Başbakan bu programı uygulamak zorunda. Güya anayasa yazılımı yeni
yapılıyormuş, öyle diyor iktidar cambazı yazarlar. Acaba dokunulmaz maddeler
değişecek miymiş, nasıl değişecekmiş.. denge-fren mekanizmaları nasıl
kurulacakmış.. bir sürü laf kalabalığı..
Ortalıkta iki
anayasa tasarısı var. Uzun zamandır söylüyorum, Beştepe’nin hazır,
çekmeceden masa üzerine çıktı. Burhan Kuzu beyler falan, Beştepe çevresindeki
hukukçular neden bu kadar kalabalık...
İkincisi ise Davutoğullarının düşledikleri, daha
dengeli olması istenen, Beştepeninki gibi herşeyi yakıp yıkmayacak, ama yine
Başkanlığı öngören anayasa.
Bunları zaten açıklamalardan ve sızan
bilgilerden net okuyoruz. İki taraf arasında, öngördükleri anayasada herhalde
şu şöyle olsun bu böyle diye yoğun bir pazarlık sürüyor.
Ama Davutoğullarınki değil de,
Beştepeoğullarınınki bizi daha çok ilgilendiriyor. Çünkü siyasi egemenlik
ağırlığı olarak orada. Zaten “sızan bilgiler” üzerine inşa edilen ve AKP’nin
yeni anayasası diye isimlendirilen de bu. Davutoğullarının düşledikleri gündeme
gelir mi, nasıl gelir bilemem. Ama sonuçta ortaya çıkacak ve tartışılacak olan
sanırım Beştepeninki olacak.
İrade için
temsilci yok
Bu konuda yazılıp çizilenlere bakılacak olursak,
Beştepe, milli iradeyi doğrudan muhatap alacak, yani günümüz “demokrasi” anlayışının
temel özelliği olan millet egemenliğini seçtiği milletvekilleri /parlamento
aracılığıyla kullanır hukuğu, yani “temsili” demokrasi veya temsiliyete dayalı
parlamenter sistem öngörülmüyor. (Mehmet Tezkan, Milliyet, 30 Mart)
Daha doğrusu, temsilcilerin yanına, temel
başvuru organı olarak halkoylaması konuyor. Yani “Başkan” istemediği bir
durumla karşılaşırsa, rahatça “gelin millete gidelim” diyecek. Meclisin
kararını beğenmezse, hayır şöyle olsun,
gel sandık karar versin, diyecek.
Bu nasıl bir şey demeyin, daha ne istiyorsunuz,
Beştepe 80 milyon nüfusla dünyada eşi benzeri olmayan bir “doğrudan demokrasi” uygulaması öngörüyor...
İşin ilginci, Beştepe’nin gönlünde yatan,
siyasilerin alacağı kararların yargı tarafından da denetlenemeyecek,
değiştirilemeyecek bir mekanizmanın kurulmak istenmesi.
Anayasa Mahkemesi mi mesela, o da kim ki verdiğimiz kararları iptal
edecek veya değiştirecek.. Bu gibi kurumlar ancak ve ancak bize uyumlu
çalışabilirler! Hangi güç, hangi
mahkeme, milletin iradesi olarak bizim kararımızı beğenmeyecek te iptal edecek!
Zaten Beştepe demedi mi ki, kuvvetler ayrılığı ne ki, kuvvetler uyumu!
Yasama,
Yargı, Yürütme, hepsi biziz
Zaten fiili durum da biraz bu. AKP milletvekili
Galip Ensarioğlu daha dün Burhan Kuzu ile birlikte dedi ki, “yasama
da yargı da yürütme de bizde”. Her şey ellerindeyken “bizim hükümeti denetlemek gibi bir şeyimiz olabilir
mi? Totaliterliğin baş yardakçılarından ve demagogluğun şahlarından Kuzu da “oğlan bizim kız da bizim niye denetleyelim
ki...” açık itiraflarda bulundular.
Elhak doğru da, ortada çıkıntılık yapan, yüksek
mahkeme gibi kurumlar var... Bu çıkıntılıklar, bugünkü koşullarda ezilip
geçilemiyor ne yazık ki, iktidar için hukuki, yasal suç zemini oluşturuyorlar. Bu
zemini dümdüz ederlerse, rahat edecekler..
“Yargı
Ben-im”
Mayıs’ta böyle bir sürece gidiyoruz, bunları bol
bol konuşacağız..
RTE’nin mahkemelere karşı tutumundan,
“istemediği kararlar verecek” tüm mahkemelerin dümdüz etmek istediği açık. Doğrudan
iktidarın kurduğu sulh hakimlikleri ellerinde olduğu sürece, onlar en düzgün
mahkemelerdir. Ama onlar da mesela “Anayasa Mahkemesi”nin kararına
direnmedikleri zaman da, fırçalanmaya hazır olacaklar.
Mesela Gül-Dündar salıvermesinde ilk derslerini
aldılar! Otoriterliğin baş söylemi “yargı
ben-im” dir.
Davutoğlu
mu Bahçeli mi?
Bunu Beştepe Davutoğlu’na da anımsattı!
Davutoğlunun yapacağı pek bir şey görzükmüyor.
Kuşatılmış durumdadır ve orada kalmak istiyorsa eninde sonunda her şeye evet
demek zorundadır.
Beştepe her şeyde “uyum”, “itaat” peşinde koşarken,
en önemli makamda, Arnayasa Mahkemesi gibi “çıkıntılık” yapmasına izin mi
verecek...
Söylene söylene söylenmemeyi öğrenir. Veya
söylenir de Beştepe’nin dediğini yapar.
Ben aslında Beştepe’ye “başbakan” olarak Devlet Bahçeli’yi yakıştırıyorum.
Kendisi de oraya en iyi kendisini
yakıştırıyordur..
Yine umutla bitireyim: Bunları
gerçekleştirmeleri çok çok zor.
7 Nisan 2016 Perşembe / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder